persuasive - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
persuasive ikna edici adj.
  • A persuasive lawyer can make a lot of money.
  • İkna edici bir avukat çok para kazanabilir.
  • Perhaps the European Union which also sends various forms of aid to Albania should take more persuasive measures?
  • Belki de Arnavutluk'a çeşitli şekillerde yardım gönderen Avrupa Birliği daha ikna edici tedbirler almalıdır?
  • I do not believe this is a persuasive argument.
  • Bunun ikna edici bir argüman olduğuna inanmıyorum.
Show More (35)
persuasive inandırıcı adj.
  • I wasn't persuasive enough.
  • Yeterince inandırıcı değildim.
Show More (-2)