1 |
phone call |
telefon görüşmesi |
n. |
|
- I need to make a phone call.
- Telefon görüşmesi yapmam gerekiyor.
- Can someone accept that phone call?
- Biri şu telefon görüşmesini kabul edebilir mi?
- In order to make a phone call, I put my hand in my pocket and searched for a coin.
- Bir telefon görüşmesi yapmak için elimi cebime soktum ve bozuk para aradım.
- I want to make a phone call.
- Bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.
- The professor is making a phone call.
- Profesör bir telefon görüşmesi yapıyor.
- I'm about to make a very important phone call.
- Çok önemli bir telefon görüşmesi yapmak üzereyim.
- Can someone accept that phone call?
- Biri o telefon görüşmesini kabul edebilir mi?
- Peter is continually making phone calls to his mother.
- Peter sürekli annesiyle telefon görüşmeleri yapıyor.
- Tom made about a dozen phone calls last night.
- Tom dün gece bir düzine telefon görüşmesi yaptı.
- Tom is just wrapping up a phone call.
- Tom sadece bir telefon görüşmesini tamamlıyor.
- Tom is just wrapping up a phone call.
- Tom şu anda bir telefon görüşmesini tamamlıyor.
- Tom makes about fifty phone calls a day.
- Tom günde yaklaşık elli telefon görüşmesi yapıyor.
- I have to make a long-distance phone call.
- Uzun mesafeli bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor.
- I made a phone call.
- Bir telefon görüşmesi yaptım.
- Watch the camera for me while I make a phone call.
- Ben telefon görüşmesi yaparken kameraya göz kulak ol.
- I'd like to make a phone call.
- Bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.
- I'd like to know who that phone call was from.
- O telefon görüşmesinin kimden olduğunu bilmek istiyorum.
- Long distance phone calls were expensive at the time.
- Uzun mesafe telefon görüşmeleri o zaman pahalı idi.
- I'd like to make a phone call.
- Ben bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.
- Tom made a phone call to Mary.
- Tom Mary'ye bir telefon görüşmesi yaptı.
- Fadil placed a phone call at around midnight.
- Fadıl gece yarısı civarında bir telefon görüşmesi yaptı.
- Tom made a phone call to Mary.
- Tom, Mary'yle bir telefon görüşmesi yaptı.
- Where can one make a phone call?
- Nerede telefon görüşmesi yapılabilir?
- I need to make a phone call.
- Bir telefon görüşmesi yapmalıyım.
- Tom made a phone call.
- Tom telefonda görüşme yaptı.
- I had a phone call from him.
- Ondan bir telefon görüşmesi aldım.
- Fadil placed a phone call at around midnight.
- Fadıl gece yarısı civarı bir telefon görüşmesi yaptı.
- Sami made that phone call in jail.
- Sami o telefon görüşmesini hapiste yaptı.
- Phone calls were made.
- Telefon görüşmeleri yapıldı.
- She made at least a hundred phone calls to her sister that day.
- O gün kız kardeşiyle en az yüz telefon görüşmesi yaptı.
- I had to make some phone calls.
- Birkaç telefon görüşmesi yapmalıydım.
- Tom was about to make the most important phone call of his life.
- Tom yaşamının en önemli telefon görüşmesini yapmak üzereydi.
- The phone call was recorded.
- Telefon görüşmesi kaydedilmiş.
- Tom left the room to make a phone call.
- Tom bir telefon görüşmesi yapmak için odadan ayrıldı.
- Fadil knew that if he needed something, he had just to make one phone call.
- Fadıl, bir şeye ihtiyacı olursa, sadece bir telefon görüşmesi yapması gerektiğini biliyordu.
- She made at least a hundred phone calls to her sister that day.
- Kız kardeşiyle o gün en az yüz tane telefon görüşmesi yaptı.
- I have to make a phone call.
- Ben bir telefon görüşmesi yapmak zorundayım.
- He went home as soon as he got the phone call.
- O telefon görüşmesi yapar yapmaz eve gitti.
- Tom was about to make the most important phone call of his life.
- Tom hayatının en önemli telefon görüşmesini yapmak üzereydi.
- I would like to make a phone call.
- Bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.
- Tom made a phone call.
- Tom bir telefon görüşmesi yaptı.
- I need to make some phone calls.
- Birkaç telefon görüşmesi yapmam gerekiyor.
- Tom made about a dozen phone calls last night.
- Tom dün gece yaklaşık bir düzine telefon görüşmesi yaptı.
- I had to make some phone calls.
- Bazı telefon görüşmeleri yapmak zorunda kaldım.
- The phone call was recorded.
- Telefon görüşmesi kaydedildi.
- The police were at Tom's door within three minutes after the phone call.
- Polis, telefon görüşmesinden sonra üç dakika içinde Tom'un kapısındaydı.
- I need to make a phone call.
- Bir telefon görüşmesi yapmam lazım.
- Dan didn't even make phone calls.
- Dan telefon görüşmesi bile yapmadı.
- Tom left the room to make a phone call.
- Tom bir telefon görüşmesi yapmak için odadan çıktı.
- I want to make a phone call.
- Ben bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.
- Tom made a few phone calls.
- Tom birkaç telefon görüşmesi yaptı.
- I wanted to make several phone calls.
- Birkaç telefon görüşmesi yapmak istedim.
- I made a phone call.
- Telefon görüşmesi yaptım.
- Can I make a phone call?
- Bir telefon görüşmesi yapabilir miyim?
- The phone call was a trick to get him out of the house.
- Telefon görüşmesi onu evden çıkarmak için bir hileydi.
- I need to make some phone calls.
- Birkaç telefon görüşmesi yapmalıyım.
- I waited the entire weekend for an important phone call.
- Önemli bir telefon görüşmesi için bütün hafta sonu bekledim.
- She left the table several times to make phone calls.
- Telefon görüşmesi yapmak için birkaç kez masadan kalktı.
- The phone call was a trick to get him out of the house.
- Telefon görüşmesi onu evden çıkarmak için bir numaraydı.
- Long distance phone calls were expensive at the time.
- O zamanlar uzun mesafeli telefon görüşmeleri pahalıydı.
- Layla made a phone call at nine o'clock.
- Leyla saat dokuzda bir telefon görüşmesi yaptı.
- I need to make some phone calls.
- Birkaç telefon görüşmesi yapmam lazım.
- Fadil made about a dozen phone calls that night.
- Fadıl o gece yaklaşık bir düzine telefon görüşmesi yaptı.
- Peter is continually making phone calls to his mother.
- Peter sürekli annesiyle telefon görüşmesi yapıyor.
- I wanted to make a few phone calls.
- Birkaç telefon görüşmesi yapmak istedim.
- I waited the entire weekend for an important phone call.
- Ben önemli bir telefon görüşmesi için tüm hafta sonu bekledim.
- I'll make a phone call.
- Bir telefon görüşmesi yapacağım.
- I have to make a phone call.
- Bir telefon görüşmesi yapmam lazım.
- Tom didn't return my phone calls.
- Tom telefon görüşmelerime cevap vermedi.
- Let's make a phone call.
- Bir telefon görüşmesi yapalım.
- Sami made that phone call in jail.
- Sami o telefon görüşmesini hapishanede yaptı.
Show More (68)
|
2 |
phone call |
telefonla arama |
n. |
|
- Can I make a phone call?
- Ben bir telefon araması yapabilir miyim?
- Tom is waiting for a phone call.
- Tom bir telefon araması bekliyor.
- Why doesn't Tom return my phone calls?
- Tom neden telefon aramalarıma geri dönmüyor?
- I need to make a phone call.
- Bir telefon araması yapmam gerekiyor.
- He gives me a phone call every now and then.
- Arada bir beni telefonla arar.
- The police were at Tom's door within three minutes after the phone call.
- Telefon aramasından sonra üç dakika içerisinde polisler Tom'un kapısındaydılar.
- Tom received an anonymous phone call.
- Tom anonim bir telefon araması aldı.
- Sami got another phone call from Layla.
- Sami, Leyla'dan başka bir telefon araması aldı.
- Layla made a phone call at nine o'clock.
- Layla saat dokuzda bir telefon araması yaptı.
- I'm sorry, I need to take that phone call.
- Üzgünüm, o telefon aramasını yanıtlamam gerek.
- Sami didn't want to answer Layla's phone calls.
- Sami, Leyla'nın telefon aramalarına cevap vermek istemedi.
- Sami ignored any texts or phone calls from Layla.
- Sami, Leyla'dan gelen her mesaj veya telefon aramasını görmezden geldi.
Show More (9)
|
3 |
phone call |
telefon konuşması |
n. |
|
- I'll make a phone call.
- Bir telefon konuşması yapacağım.
- Do you always listen to my phone calls?
- Hep benim telefon konuşmalarımı mı dinliyorsun?
- Since when do you listen to my phone calls?
- Ne zamandan beri telefon konuşmalarımı dinliyorsun?
- Tom makes about fifty phone calls a day.
- Tom bir günde yaklaşık elli telefon konuşması yapar.
- Sami will never forget that phone call.
- Sami o telefon konuşmasını asla unutmayacak.
- Robert broke off in the middle of his phone call.
- Robert telefon konuşmasını yarıda kesti.
Show More (3)
|
4 |
phone call |
telefon çağrısı |
n. |
|
- Why doesn't Mary return my phone calls?
- Mary neden telefon çağrılarıma cevap vermiyor?
- Sami got another phone call from Layla.
- Sami, Leyla'dan bir telefon çağrısı daha aldı.
- I got a phone call from Tom.
- Tom'dan bir telefon çağrısı aldım.
- When I was about to leave my house, I got a phone call from her.
- Evimden ayrılmak üzereyken ondan bir telefon çağrısı aldım.
- You had a phone call from Mr Takakura.
- Bay Takakura'dan size bir telefon çağrısı geldi.
Show More (2)
|