|
- The weekly magazines fuel this trend by showing 'before and after' pictures.
- Haftalık dergiler 'öncesi ve sonrası' resimlerini göstererek bu eğilimi körüklemektedir.
- The weekly magazines fuel this trend by showing 'before and after' pictures.
- Haftalık dergiler "öncesi ve sonrası" resimlerini göstererek bu eğilimi körüklemektedir.
- It is an offence to display pictures of the Dalai Lama.
- Dalai Lama'nın resimlerini sergilemek suçtur.
- Pictures of unacceptable transport conditions provide repeated evidence of this.
- Kabul edilemez taşıma koşullarının resimleri bunun tekrarlanan kanıtlarını sunmaktadır.
- The problem with the Internet is that the pictures are so clear.
- İnternetle ilgili sorun resimlerin çok net olmasıdır.
- I have seen the pictures.
- Resimleri gördüm.
- So do pictures of people on beaches armed with buckets and spades.
- Sahillerde kova ve küreklerle çekilmiş insan resimleri de öyle.
- Check out the pictures for a better idea.
- Daha iyi bir fikir edinmek için resimlere göz atın.
- For anyone who is fast enough to find two identical pictures.
- Birbirinin aynısı iki resim bulacak kadar hızlı olan herkes için.
- Yes, by all means, check out the pictures.
- Evet, elbette resimlere göz atın.
- This can include pictures or moments that are meaningful to you.
- Bu, sizin için anlamlı olan resimleri veya anları içerebilir.
- Here there's space for pens, notes and pictures.
- Burada kalemler, notlar ve resimler için yer var.
- Here there's space for pens, notes and pictures.
- Burada kalemler, notlar ve resimler için alan var.
- Perhaps the insufficiency has developed since these pictures were taken.
- Belki de bu resimler çekildiğinden beri yetersizlik duygusu başlamıştır.
- For those interested in double-exposure photography, check out these fantastic examples of Pictures.
- Çift pozlama fotoğrafçılığı ile ilgilenenler için bu harika resim örneklerine göz atın.
- Here there's space for pens, notes and pictures.
- Burada kalemler, notlar ve resimler için alan vardır.
- For anyone who is fast enough to find two identical pictures.
- İki özdeş resim bulabilecek kadar hızlı olan herkes için.
- For anyone who is fast enough to find two identical pictures.
- İki özdeş resmi bulabilecek kadar hızlı olan herkes için.
- Do you hang pictures on your walls?
- Duvarlarınıza resim asıyor musunuz?
- Can I keep one of your pictures?
- Resimlerinden birini saklayabilir miyim?
- I have a lot of pictures.
- Bir sürü resmim var.
- Have you drawn any pictures recently?
- Son zamanlarda hiç resim yaptın mı?
- Could you take some pictures of us?
- Birkaç resmimizi çeker misin?
- Were these pictures taken in Germany?
- Bu resimler Almanya'da mı çekildi?
- Do you have pictures of your kids with you?
- Yanında çocuklarının resimleri var mı?
- How many pictures did you buy?
- Kaç tane resim aldın?
- Do you have any other pictures of Tom?
- Tom'un başka resmi var mı?
- This book has many beautiful pictures.
- Bu kitapta çok güzel resimler var.
- These pictures are really very beautiful.
- Bu resimler gerçekten çok güzel.
- I asked Tom to show my some pictures of his family.
- Tom'dan ailesinin bazı resimlerini göstermesini istedim.
- How many pictures did you buy?
- Kaç tane resim satın aldın?
- The police took pictures of the cigarette burns on Tom's body.
- Polisler Tom'un vücudunda yanan sigaranın resimlerini çekti.
- Tom was the one who took these pictures.
- Bu resimleri çeken kişi Tom'du.
- He showed us a few pictures.
- O bize birkaç resim gösterdi.
- Can you draw pictures well?
- Resimleri iyi çizebilir misin?
- Do you have any pictures of your great grandparents?
- Sende büyük büyük ebeveynlerinin resimleri var mı?
- Sami sent Layla some creepy pictures.
- Sami Layla'ya ürkütücü resimler gönderdi.
- I looked at Tom's pictures.
- Tom'un resimlerine baktım.
- Tom deleted all of Mary's pictures from his phone.
- Tom, Mary'nin resimlerinin tümünü telefonundan sildi.
- There are a lot of pictures in this book.
- Bu kitapta birçok resim var.
- Two pictures overlapped.
- İki resim çakıştı.
- Both men drew maps and pictures of what they saw.
- Her iki adam da gördüklerinin haritalarını ve resimlerini çizdi.
- Many pictures are placed on Xiaoding's desk.
- Xiaoding'in masasında birçok resim var.
- I didn't show Tom the pictures he wanted to see.
- Tom'a görmek istediği resimleri göstermedim.
- Tom took these pictures.
- Tom bu resimleri çekti.
- I didn't like to add Mary's pictures to my album.
- Mary'nin resimlerini albümüme eklemekten hoşlanmadım.
- Tom emailed Mary the pictures he took at her party.
- Tom partisinde çektiği resimleri e-postayla Mary'ye yolladı.
- Sami loves Layla's pictures.
- Sami, Layla'nın resimlerine bayılıyordu.
- We looked at our old yearbook pictures.
- Biz eski yıllık resimlerimize baktık.
- This is the most beautiful of all the pictures in my album.
- Albümümdeki tüm resimler arasında en güzeli bu.
- We don't like to add shocking pictures to our website.
- Web sitemize şok edici resimler eklemekten hoşlanmıyoruz.
- Please show us your pictures.
- Lütfen bize resimlerini göster.
- Sami had pictures of Layla's garden.
- Sami'de Layla'nın bahçesinin resimleri vardı.
- These pictures look better at a distance.
- Bu resimler uzaktan daha iyi görünüyor.
- Two pictures overlapped.
- İki resim üst üste geldi.
- We often send each other pictures.
- Birbirimize sık sık resim göndeririz.
- He took pictures of me with his camera.
- Kamerayla resimlerimi çekti.
- The pictures are hanging in the big room.
- Resimler büyük odada asılı.
- Sami had pictures of Layla's garden.
- Sami, Leyla'nın bahçesinin resimlerine sahipti.
- A lot of pictures are hung in the meeting room.
- Toplantı odasının duvarında birçok resim asılı.
- These are two pictures with a nice frame.
- Bunlar güzel çerçeveli iki resim.
- He showed us some pictures.
- Bize bazı resimler gösterdi.
- We will not add more pictures to our magazine.
- Dergimize daha fazla resim eklemeyeceğiz.
- Tom showed me the pictures he took at the wedding.
- Tom bana düğünde çektiği resimleri gösterdi.
- Tom took a look at the pictures.
- Tom resimlere bir göz attı.
- You don't look bad in these pictures, you are that way.
- Bu resimlerde kötü görünmüyorsun, sen zaten öylesin.
- This is one of the pictures that Tom painted.
- Bu, Tom'un yaptığı resimlerden biri.
- Gather all of her pictures and burn them.
- Onun bütün resimlerini topla ve yak.
- Please, give me one of your pictures.
- Lütfen bana resimlerinden bir tanesini ver.
- Could you send me the pictures you took of us yesterday?
- Dün çektiğiniz resimleri bana gönderebilir misiniz?
- Sami had pictures of Layla's garden.
- Sami'de Leyla'nın bahçesinin resimleri vardı.
- I will show you some pictures.
- Sana bazı resimler göstereceğim.
- Tom and Mary showed me pictures of their children.
- Tom ve Mary bana çocuklarının resimlerini gösterdi.
- Show me the pictures!
- Bana resimleri göster!
- Whose pictures are these?
- Bu resimler kimin?
- Pictures sent on snapchat are destroyed after a few seconds.
- Snapchat'te gönderilen resimler birkaç saniye sonra imha edilir.
- Can you look at these two pictures and tell me which one is better?
- Şu iki resme bakıp hangisinin daha iyi olduğunu söyleyebilir misin?
- Mustafa draws very nice pictures.
- Mustafa çok güzel resim çizer.
- Let me see the pictures.
- Resimleri göreyim.
- There are pictures on alternate pages of the book.
- Kitabın değişik sayfalarında resimler var.
- Mary and Alice showed me pictures of their boyfriends.
- Mary ve Alice bana erkek arkadaşlarının resimlerini gösterdiler.
- I don't have any pictures of Tom.
- Tom'un bende hiç resmi yok.
- Sami sent Layla some creepy pictures.
- Sami, Leyla'ya bazı ürkütücü resimler gönderdi.
- Mustafa draws very nice pictures.
- Mustafa çok güzel resimler çiziyor.
- We showed him some pictures of the Alps.
- Biz ona Alpler'in bazı resimlerini gösterdik.
- Tom didn't take many pictures on his trip.
- Tom gezide çok resim çekmedi.
- Look at these pictures.
- Şu resimlere bak.
- They add pictures to their album.
- Albümlerine resim ekliyorlar.
- There are pictures on alternate pages of the book.
- Kitabın farklı sayfalarında resimler vardır.
- Who was it that bought those pictures yesterday?
- Dün o resimleri satın alan kimdi?
- Tom showed Mary several pictures of his house.
- Tom Mary'ye evinin birkaç resmini gösterdi.
- His pictures are very famous.
- Resimleri çok ünlüdür.
- Tom didn't take very many pictures.
- Tom çok sayıda resim çekmedi.
- Tom likes to look at pictures of animals.
- Tom hayvan resimlerine bakmayı seviyor.
- I'd like to take another look at those pictures.
- O resimlere bir kez daha bakmak istiyorum.
- These pictures are amazing.
- Bu resimler inanılmaz.
- I asked Tom to email me the pictures he took yesterday.
- Tom'dan dün çektiği resimleri bana e-posta ile göndermesini istedim.
- All these pictures are of me.
- Bütün bu resimler bana ait.
- There were several framed pictures on the wall.
- Duvarda çerçeveli birkaç resim vardı.
- Are these your pictures?
- Bunlar sizin resimleriniz mi?
- I don't have any pictures of Tom.
- Bende hiç Tom'un resmi yok.
- I have pictures of San Francisco.
- Elimde San Francisco'nun resimleri var.
- We posed for pictures.
- Biz resimler için poz verdik.
- Did you show him your pictures?
- Ona resimlerini gösterdin mi?
- Tom cut up all the pictures he had of Mary.
- Tom, Mary'nin bütün resimlerini kesti.
- Where did you get these pictures?
- Bu resimleri nereden aldın?
- Picasso kept drawing pictures until he was 91 years old.
- 91 yaşında kadar Picasso, resim çizmeye devam etti.
- Did you ask her to give you her pictures?
- Ondan resimlerini vermesini istedin mi?
- I'd like to look at those pictures again.
- Bu resimlere tekrar bakmak istiyorum.
- Let's meet Edgar Degas and look at his pictures with him.
- Edgar Degas ile tanışalım ve resimlerine onunla beraber bakalım.
- These are two nice pictures.
- Bunlar iki hoş resimdir.
- I like to look at old pictures.
- Eski resimlere bakmayı severim.
- Tom told Mary that he was going to show her some old pictures.
- Tom Mary'ye ona bazı eski resimleri göstereceğini söyledi.
- Those pictures were painted by him.
- Bu resimler onun tarafından çizildi.
- Pictures sent on snapchat are destroyed after a few seconds.
- Snapchat'te gönderilen resimler birkaç saniye sonra yok oluyor.
- Could you send me the pictures you took of us yesterday?
- Dün bizimle ilgili çektiğin resimleri bana gönderebilir misin?
- Tom brought some pictures to show the class.
- Tom sınıfa göstermek için bazı resimler getirdi.
- You don't look bad in these pictures, you are that way.
- Bu resimlerde çirkin çıkmamışsın, zaten öylesin.
- I have some pictures to show you.
- Size gösterecek bazı resimlerim var.
- Did you show them your pictures?
- Onlara resimlerini gösterdin mi?
- When did she send you her pictures?
- O sana resimlerini ne zaman gönderdi?
- We didn't add pictures to our album.
- Albümümüze resim eklemedik.
- Tom has a lot of pictures.
- Tom'un çok resmi var.
- Send us lots of pictures!
- Bize bir sürü resim gönderin!
- Have you shown Tom your wedding pictures?
- Düğün resimlerini Tom'a gösterdin mi?
- Did you notice how many pictures were on the mantel?
- Şöminenin üzerinde kaç tane resim olduğunu fark ettin mi?
- I don't have any pictures of you.
- Seninle ilgili hiç resmim yok.
- Tom showed Mary some pictures of his hometown.
- Tom Mary'ye memleketinin bazı resimlerini gösterdi.
- His pictures were hung on the wall.
- Resimleri duvara asıldı.
- When did Tom take these pictures?
- Tom bu resimleri ne zaman çekti?
- Mary and Alice showed me pictures of their boyfriends.
- Mary ve Alice bana sevgililerinin resimlerini gösterdi.
- Tom took these pictures, didn't he?
- Bu resimleri Tom çekti, değil mi?
- Tom always has the cutest profile pictures.
- Tom'un her zaman çok hoş profil resimleri vardır.
- Can you show me those pictures?
- O resimleri bana gösterebilir misin?
- Sami loves Layla's pictures.
- Sami Leyla'nın resimlerini seviyor.
- Tom said he wanted to take some pictures of us.
- Tom birkaç resmimizi çekmek istediğini söyledi.
- Tom is good at drawing pictures.
- Tom resim çizmede iyidir.
- Tom showed the pictures to Mary.
- Tom resimleri Mary'ye gösterdi.
- Tom took these pictures last summer.
- Tom bu resimleri geçen yaz çekti.
- This book has many pictures.
- Bu kitapta bir sürü resim var.
- I want to take pictures.
- Resim çekmek istiyorum.
- Where are your pictures?
- Resimleriniz nerede?
- Tom used to take a lot of pictures when his children were young.
- Tom, çocukları gençken çok fazla resim çekerdi.
- I'd like to look at those pictures again.
- O resimlere tekrar bakmak istiyorum.
- Are you in any of those pictures?
- O resimlerden birinde var mısın?
- Jimmy's pictures were different from other people's.
- Jimmy'nin resimleri, diğerlerinin resimlerinden farklıydı.
- How many pictures did you take on your trip?
- Gezinde kaç tane resim çektin?
- Sami replied to Layla's e-mail with pictures.
- Sami, Leyla'nın e-postalarını resimlerle yanıtladı.
- Hello, my dear, I made two pictures and I want your opinion on them.
- Merhaba canım, iki resim yaptım ve onlar hakkında fikrini almak istiyorum.
- I need your passport and three pictures.
- Pasaportunuz ve üç resminiz gerek.
- I'm downloading the pictures now.
- Şimdi resimleri indiriyorum.
- Here are some pictures.
- İşte bazı resimler.
- His pictures are very famous.
- Onun resimleri çok ünlüdür.
- Please show us your pictures.
- Lütfen bize resimlerinizi gösterin.
- Some parents complained about the nude pictures in their children's textbooks.
- Bazı ebeveynler çocuklarının ders kitaplarındaki çıplak resimlerden şikayetçi.
- Were these pictures taken in Australia?
- Bu resimler Avustralya'da mı çekildi?
- There were several framed pictures on the wall.
- Duvarda birkaç çerçeveli resim vardı.
- Did you take these pictures in Germany?
- Bu resimleri Almanya'da mı çektin?
- Tom showed me some pictures.
- Tom bana bazı resimler gösterdi.
- I have very few pictures of myself as a baby.
- Bebekken çekilmiş çok az resmim var.
- You can't even tell it's me in those pictures.
- O resimlerdekinin ben olduğunu söyleyemezsin bile.
- About how many pictures does Tom take every day?
- Tom her gün yaklaşık olarak kaç tane resim çekiyor?
- There is an abundance of pictures in the book.
- Kitapta bol miktarda resim var.
- I've deleted those pictures.
- O resimleri sildim.
- These pictures could've been taken at that time, I suppose.
- Bu resimler o zaman çekilmiş olabilir, sanırım.
- Tom showed Mary some pictures of his house.
- Tom Mary'ye evinin bazı resimlerini gösterdi.
- Everyone admires the pictures painted by him.
- Herkes onun tarafından yapılan resimlere hayrandır.
- Let me see the pictures.
- Bana resimleri göster.
- Tom took these pictures himself.
- Tom bu resimleri kendisi çekti.
- Did you notice both pictures are very similar?
- Her iki resmin de çok benzer olduğunu fark ettin mi?
- This book has many pictures.
- Bu kitapta birçok resim var.
- How many pictures are there in this album?
- Bu albümde kaç tane resim var?
- Tom is the one who took these pictures.
- Tom bu resimleri çeken kişi.
- I have pictures of Tom.
- Tom'un resimleri var.
- These are two nice pictures.
- Bunlar iki güzel resim.
- They showed me a lot of nice pictures.
- Bana bir sürü güzel resim gösterdiler.
- Would you like some of those pictures?
- Bu resimlerden bazılarını ister misiniz?
- I'd like to take another look at those pictures.
- Bu resimlere tekrar bakmak istiyorum.
- Can you see the difference between these two pictures?
- Bu iki resim arasındaki farkı görebiliyor musun?
- Pictures are amazing!
- Resimler harika!
- When did Tom take these pictures?
- Tom bu resimleri ne zaman çekmiş?
- Sami sent the pictures to Layla's e-mail.
- Sami resimleri, Leyla'nın e-postasına gönderdi.
- Tom took many pictures in Boston.
- Tom Boston'da birçok resim çekti.
- I got those pictures you asked me to take.
- Çekmemi istediğin resimleri aldım.
- Hello, my dear, I made two pictures in photoshop and I want your opinion on them.
- Merhaba, canım, fotoşopta iki resim yaptım ve onlar hakkında fikrini istiyorum.
- We've already published these pictures.
- Bu resimleri zaten yayınladık.
- How many pictures do you need?
- Kaç tane resme ihtiyacın var?
- Tom showed Mary some pictures of his house.
- Tom Mary'ye evinin bazı resimlerini gösteriyor.
- I don't have any baby pictures of myself.
- Hiç bebeklik resmim yok.
- The revolution will be useless without pictures.
- Resimler olmadan devrim işe yaramaz.
- Picasso kept drawing pictures until he was 91 years old.
- Picasso, 91 yaşına kadar resim çizmeye devam etti.
- Both men drew maps and pictures of what they saw.
- Adamlar ne gördükleri hakkında hem haritalar hem de resimler çizdiler.
- Where are your pictures?
- Resimlerin nerede?
- Let me show you some pictures of my family.
- Sana ailemin bazı resimlerini göstereyim.
- He showed us some pictures.
- Bize birkaç resim gösterdi.
- These pictures could've been taken at that time, I suppose.
- Sanırım bu resimler o zaman çekilmiş olabilirdi.
- I don't like either of the pictures.
- Resimlerin ikisini de beğenmedim.
- The children drew pictures on the sidewalk with chalk.
- Çocuklar kaldırım üzerine tebeşirle resimler çizdiler.
- There are a lot of pictures in this book.
- Bu kitapta bir sürü resim var.
- That artist created a lot of beautiful pictures.
- O sanatçı çok güzel resimler yaptı.
- Were these pictures taken in Australia?
- Bu resimler Avustralya'da mı çekilmiş?
- Did you show Tom your pictures?
- Resimlerini Tom'a gösterdin mi?
- Let me see the pictures you took in Paris.
- Paris'te çektiğiniz resimlere bir bakayım.
- We have pictures.
- Resimlerimiz var.
- I've seen these pictures.
- Bu resimleri gördüm.
- There are pictures in children's dictionaries.
- Çocuk sözlüklerinde resimler var.
- They add pictures to their album.
- Onlar albümlerine resim eklerler.
- New Horizons has taken pictures of Pluto.
- Yeni Ufuklar Plüton'un resimlerini çekti.
- I've seen pictures of Tom standing in front of the Eiffel Tower.
- Tom'un Eyfel Kulesinin önünde dururkenki resimlerini gördüm.
- Can you see the difference between these two pictures?
- Bu iki resim arasındaki farkı görebiliyor musunuz?
- Please show me some pictures.
- Lütfen bana bazı resimler göster.
- The teacher explained his theory using pictures.
- Öğretmen resimleri kullanarak teorisini açıkladı.
- Mary and Alice showed me pictures of their husbands.
- Mary ve Alice bana kocalarının resimlerini gösterdiler.
- Did you ask her to give you her pictures?
- Onun resimlerini sana vermesini istedin mi?
- Tom was looking at the pictures that Mary took when I entered the room.
- Tom, ben odaya girdiğimde Mary'nin çektiği resimlere bakıyordu.
- What were you taking pictures of?
- Neyin resimlerini çekiyordun?
- The teacher explained his theory using pictures.
- Öğretmen teorisini resimler kullanarak açıkladı.
- Can you tell the difference between these two pictures?
- Bu iki resim arasındaki farkı söyleyebilir misiniz?
- Years ago, when Tom's children were young, he used to take a lot of pictures.
- Yılar önce, Tom'un çocukları küçükken, o çok resim çekerdi.
- Tom likes to look at pictures of cats.
- Tom kedi resimlerine bakmayı seviyor.
- These pictures were painted by him.
- Bu resimler onun tarafından yapıldı.
- Tom saw the pictures.
- Tom resimleri gördü.
- This is one of the pictures that Tom painted.
- Bu Tom'un çizdiği resimlerden biri.
- Are those your pictures?
- Onlar senin resimlerin mi?
- I'm downloading the pictures now.
- Resimleri şimdi yüklüyorum.
- Did you notice how many pictures were on the mantel?
- Şöminenin üzerinde ne kadar çok resim olduğunu fark ettin mi?
- Do you have any pictures of Tom when he was a kid?
- Sende hiç Tom'un çocukluk resimleri var mı?
- Little Maria likes to draw pictures with crayons.
- Küçük Maria boya kalemleriyle resim çizmeyi seviyor.
- Who was it that bought those pictures yesterday?
- Dün bu resimleri alan kimdi?
- These pictures were taken by Tom.
- Bu resimler Tom tarafından çekildi.
- A lot of pictures are hung in the meeting room.
- Toplantı odasında bir sürü resim asılı.
- These pictures are amazing.
- Bu resimler harika.
- Please show me some pictures.
- Lütfen bana birkaç resim gösterin.
- I haven't seen any of his pictures.
- Hiçbir resmini görmedim.
- Sami sent Layla some pictures of his.
- Sami, Leyla'ya kendine ait bazı resimler gönderdi.
- Tom took pictures of Mary's children.
- Tom, Mary'nin çocuklarının resimlerini çekti.
- This book contains many pictures.
- Bu kitap çok sayıda resim içeriyor.
- She decorated the wall with pictures.
- Duvarı resimlerle süsledi.
- Are we allowed to take pictures here?
- Burada resim çekme iznimiz var mı?
- Tom and John showed me pictures of their wives.
- Tom ve John bana eşlerinin resimlerini gösterdiler.
- Does anybody else know about these pictures?
- Bu resimleri başka biri biliyor mu?
- Tom took these pictures.
- Bu resimleri Tom çekti.
- Did you take any other pictures of Tom?
- Tom'un başka bir resmini çektin mi?
- The children drew pictures on the sidewalk with chalk.
- Çocuklar kaldırıma tebeşirle resimler çizdiler.
- His pictures were hung on the wall.
- Onun resimleri duvarda asılı.
- Whose pictures are these?
- Bunlar kimin resimleri?
- This book has many beautiful pictures.
- Bu kitapta birsürü çok güzel resim var.
- Who painted these pictures?
- Bu resimleri kim yaptı?
- I am not adding pictures to my website.
- Web siteme resim eklemiyorum.
- I'm going to show you some pictures.
- Sana bazı resimler göstereceğim.
- I'd like to know who took those pictures.
- Bu resimleri çekeni bilmek isterim.
- Tom showed some pictures to Mary.
- Tom, Mary'ye bazı resimler gösterdi.
- Why are you burning these pictures?
- Neden bu resimleri yakıyorsun?
- As he spoke, pictures came into my mind.
- O konuştukça benim aklıma resimler geldi.
- We showed him some pictures of the Alps.
- Ona Alplerin birkaç resimini gösterdik.
- He transferred the pictures to his computer.
- Resimleri bilgisayarına aktardı.
- You saw the pictures, didn't you?
- Resimleri gördün, değil mi?
- Do you have any other pictures of Tom?
- Sende Tom'un başka resimleri var mı?
- Would you like some of those pictures?
- O resimlerden bazılarını ister misiniz?
- Tom and John showed me pictures of their girlfriends.
- Tom ve John bana kız arkadaşlarının resimlerini gösterdi.
- This book contains many pictures.
- Bu kitapta birçok resim var.
- Look at these pictures.
- Bu resimlere bak.
- Do you have any pictures I can look at?
- Hiç bakabileceğim resimlerin var mı?
- You seem to be in all these pictures.
- Bütün resimlerde sen varsın gibi görünüyor.
- He has a lot of pictures.
- Onun birçok resmi var.
- Can you identify the animals in the pictures?
- Resimlerdeki hayvanları tanımlayabilir misin?
- Hello, my dear, I made two pictures in photoshop and I want your opinion on them.
- Merhaba canım, photoshop'ta iki resim yaptım ve senin de fikrini almak istiyorum.
- I draw pictures every day.
- Her gün resim çiziyorum.
- Do you have any pictures of Tom?
- Tom'un sende hiç resmi var mı?
- Show me your pictures in Armenia.
- Bana Ermenistan'daki resimlerini göster.
- Tom likes to look at pictures of cats.
- Tom kedi resimlerine bakmayı sever.
- I'd like to know who took those pictures.
- O resimleri kimin çektiğini bilmek isterdim.
- Use scissors to cut out the pictures.
- Resimleri kesmek için makas kullanın.
- There are subtle differences between the two pictures.
- İki resim arasında ince farklar var.
- Tom picked up one of the pictures.
- Tom resimlerden birini aldı.
- Tom showed us a few pictures.
- Tom bize birkaç resim gösterdi.
- Tom stared at the pictures.
- Tom resimlere baktı.
- Does anybody else know about these pictures?
- Bu resimleri bilen başka biri var mı?
- Sami sent the pictures to Layla's e-mail.
- Sami resimleri Layla'nın e-postasına gönderdi.
- Tom showed me some pictures of himself.
- Tom bana kendisine ait bazı resimleri gösterdi.
- Did you show her your pictures?
- Ona resimlerini gösterdin mi?
- Mary and Alice showed me pictures of their husbands.
- Mary ve Alice bana kocalarının resimlerini gösterdi.
- Tom showed me some pictures of his family.
- Tom bana ailesinin bazı resimlerini gösterdi.
- I can show you the pictures.
- Resimleri gösterebilirim.
- I didn't take any pictures.
- Hiç resim çekmedim.
- Please don't take pictures here.
- Lütfen burada resim çekmeyin.
- That's one of my favorite pictures of Tom.
- O, Tom'un en sevdiğim resimlerinden biri.
- Tom showed Mary a lot of his pictures.
- Tom Mary'ye birçok resmini gösterdi.
- Layla posted some provocative pictures on Instagram.
- Leyla, İnstagram'da bazı kışkırtıcı resimler yayınladı.
- I haven't seen these pictures before.
- Bu resimleri daha önce görmedim.
- Let me show you some pictures.
- Sana bazı resimler göstereyim.
- Sami wanted to take perfect pictures.
- Sami mükemmel resimler çekmek istedi.
- Tom was the one who took these pictures.
- Bu resimleri çeken Tom'du.
- Now that I see these pictures, I remember.
- Şimdi bu resimleri görünce hatırladım.
- Tom looked at the pictures.
- Tom resimlere baktı.
- These pictures were taken three months ago.
- Bu resimler üç ay önce çekildi.
- Tom is looking at the pictures Mary took in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da çektiği resimlere bakıyor.
- I don't have any pictures of you.
- Bende de senin resmin yok.
- Do you have pictures of your kids with you?
- Çocuklarınızın resimleri yanınızda mı?
- I was looking at old pictures.
- Eski resimlere bakıyordum.
- Tom has a lot of pictures.
- Tom'un bir sürü resmi var.
- There aren't any pictures or photographs on the walls.
- Duvarlarda hiç resim ya da fotoğraf yok.
- There seem to be some pictures missing from this album.
- Bu albümden eksik bazı resimler var gibi görünüyor.
- Tom deleted all of Mary's pictures from his phone.
- Tom, Mary'nin bütün resimlerini telefonundan silmiş.
- Are these your pictures?
- Bunlar senin resimlerin mi?
- You shouldn't have shown Tom the pictures.
- Tom'a resimleri göstermemeliydin.
- Did you notice both pictures are very similar?
- İki resmin de birbirine çok benzediğini fark ettin mi?
- I wish I had pictures of Tom and Mary.
- Keşke Tom ve Mary'nin resimleri bende olsaydı.
- Tom showed Mary his baby pictures.
- Tom Mary'ye bebeklik resimlerini gösterdi.
- They have some beautiful pictures for sale.
- Satılık çok güzel resimleri var.
- There are three more pictures of Tom in another folder.
- Başka bir dosyada Tom'un üç resmi daha var.
- Everyone admires the pictures painted by him.
- Herkes onun tarafından çizilen resimlere hayranlık duyuyor.
- I want you to tear up her pictures.
- Onun resimlerini yırtmanı istiyorum.
- Here are the pictures from last night.
- İşte dün gecenin resimleri.
- Have you drawn any pictures recently?
- Son zamanlarda hiç resim çizdin mi?
- This is the camera that Tom took the pictures with.
- Bu Tom'un resim çektiği kameradır.
- He took many pictures in London.
- O Londra'da çok sayıda resim çekti.
- He showed us a few pictures.
- Bize birkaç resim gösterdi.
- Layla posted some provocative pictures on Instagram.
- Layla Instagram'da bazı kışkırtıcı resimler paylaştı.
- I got those pictures you wanted.
- İstediğin resimleri aldım.
- Can you tell the difference between these two pictures?
- Bu iki resim arasındaki farkı söyleyebilir misin?
- You're the one who took these pictures, aren't you?
- Bu resimleri çeken sensin, değil mi?
- Sami replied to Layla's e-mail with pictures.
- Sami, Layla'nın e-postasına resimlerle cevap verdi.
- Gather all of her pictures and burn them.
- Bütün resimlerini topla ve yak.
- I have some pictures to show you.
- Sana göstereceğim bazı resimler var.
- I can show you the pictures.
- Resimleri sana gösterebilirim.
- I saw the pictures.
- Resimleri gördüm.
- Do you like any of these pictures?
- Bu resimlerden herhangi birini beğendiniz mi?
- There are many pictures in this book.
- Bu kitapta birçok resim var.
- In science class, we drew pictures of cells.
- Fen dersinde hücrelerin resimlerini çizdik.
- These pictures bring back bad memories.
- Bu resimler kötü anıları canlandırıyor.
- Do you have any pictures of Tom and Mary together?
- Sende hiç Tom ve Mary'nin birlikte resimleri var mı?
- Tom showed Mary his baby pictures.
- Tom Mary'ye onun bebeklik resimleri gösterdi.
- How quickly can you finish these pictures?
- Bu resimleri ne kadar çabuk bitirebilirsin?
- He hung the pictures on the wall.
- Resimleri duvara astı.
- The security guard told Tom that he couldn't take pictures in this area.
- Güvenlik görevlisi Tom'a bu alanda resim çekemeyeceğini söyledi.
- Some of the students like to draw pictures.
- Bazı öğrenciler resim çizmeyi seviyor.
- Tom took pictures until the film ran out.
- Tom makinenin filmi bitene kadar resim çekti.
- I've seen pictures of it.
- Onunla ilgili resimler gördüm.
- Tom took thousands of pictures.
- Tom binlerce resim çekti.
- Tom and Mary showed me pictures of their children.
- Tom ve Mary bana çocuklarının resimlerini gösterdiler.
- By no means may you cut out the pictures from the books on the bookshelf.
- Hiçbir şekilde kitaplıktaki kitapların resimlerini kesemezsin.
- I like neither of the pictures.
- Resimlerin ikisini de beğenmedim.
- There are some pictures on the wall.
- Duvarda bazı resimler var.
- This book has a lot of pictures.
- Bu kitapta çok fazla resim var.
- Tom and John showed me pictures of their girlfriends.
- Tom ve John bana kız arkadaşlarının resimlerini gösterdiler.
- Tom cut up all the pictures he had of Mary.
- Tom Mary ile ilgili sahip olduğu tüm resimleri parçaladı.
- Layla had pictures of her in a bikini.
- Leyla'nın bikinili resimleri vardı.
- Sami was using some of Layla's pictures.
- Sami, Leyla'nın bazı resimlerini kullanıyordu.
- I like to look at old pictures.
- Eski resimlere bakmayı seviyorum.
- I can recall seeing those pictures.
- O resimleri gördüğümü hatırlayabiliyorum.
- I want you to tear up her pictures.
- Senden onun resimlerini yırtmanı istiyorum.
- Can you identify the animals in the pictures?
- Resimlerdeki hayvanları tanıyabilir misin?
- There were nice pictures on that wall.
- Şu duvarda güzel resimler vardı.
- I've seen pictures of it.
- Resimlerini görmüştüm.
- Your uncle took these pictures, didn't he?
- Bu resimleri amcan çekti, değil mi?
- Tom showed Mary pictures of his children.
- Tom, Mary'ye çocuklarının resimlerini gösterdi.
- Tom emailed Mary the pictures he took at her party.
- Tom, Mary'nin partisinde çektiği resimleri e-postayla gönderdi.
- Tom showed us some pictures.
- Tom bize bazı resimler gösterdi.
- Tom showed me the pictures on his phone.
- Tom bana telefonundaki resimleri gösterdi.
- These are two pictures with a nice frame.
- Bunlar hoş çerçeveli iki resimdir.
- My hobby is taking pictures of wild flowers.
- Hobim yabani çiçeklerin resimlerini çekmektir.
- Do you hang pictures on your walls?
- Duvarlarına resim asar mısın?
- We went back to my place and then we started coloring pictures together.
- Evime geri döndük ve sonra birlikte resim boyamaya başladık.
- Please let me have a look at those pictures.
- Lütfen o resimlere göz atmama izin verin.
- Who took these pictures?
- Bu resimleri kim çekti?
- I asked Tom to email me the pictures he took yesterday.
- Tom'dan dün çektiği resimleri bana e-posta ile yollamasını istedim.
- My brother loves taking pictures of mountains.
- Ağabeyim dağların resmini çekmeyi çok sever.
- Pictures are amazing!
- Resimler inanılmaz!
- Let's meet Edgar Degas and look at his pictures with him.
- Edgar Degas'la tanışalım ve onunla birlikte resimlerine bakalım.
- He has a lot of pictures.
- Bir sürü resmi var.
- Use scissors to cut out the pictures.
- Resimleri kesmek için makas kullan.
- Can you show me those pictures?
- Bana o resimleri gösterebilir misin?
- Here are the pictures from last night.
- İşte dün geceden resimler.
- There is an abundance of pictures in the book.
- Kitapta bir resim bolluğu var.
- I saw Tom's pictures.
- Tom'un resimlerini gördüm.
- We often send each other pictures.
- Sık sık birbirimize resim göndeririz.
- He probably won't be happy with the pictures.
- Muhtemelen resimlerden memnun kalmayacaktır.
- Are we allowed to take pictures here?
- Burada resim çekmeye iznimiz var mı?
- We looked at our old yearbook pictures.
- Eski yıllık resimlerimize baktık.
- Here are some pictures.
- İşte birkaç resim.
- Can you draw pictures well?
- İyi resim çizebiliyor musun?
- There seem to be some pictures missing from this album.
- Bu albümde bazı resimler eksik gibi görünüyor.
- There are many pictures in this book.
- Bu kitapta bir sürü resim var.
- Tom draws very nice pictures.
- Tom çok güzel resimler çizer.
- As he spoke, pictures came into my mind.
- O konuşurken, resimler aklıma geldi.
- Are those your pictures?
- Şunlar senin resimlerin mi?
- These pictures were painted by him.
- Bu resimler onun tarafından çizilmiştir.
- I got those pictures you wanted.
- İstediğin şu resimleri aldım.
- Please let me have a look at those pictures.
- Lütfen şu resimlere bir bakmama izin verin.
- Tom didn't take many pictures.
- Tom çok resim çekmedi.
- I like neither of the pictures.
- Resimlerin hiçbirinden hoşlanmıyorum.
- We showed him some pictures of London.
- Ona Londra'nın bazı resimlerini gösterdik.
- Tom handed Mary some pictures.
- Tom Mary'ye bazı resimler verdi.
- Please, give me one of your pictures.
- Lütfen, bana resimlerinden birini ver.
- I am looking at the pictures of Jane.
- Jane'in resimlerine bakıyorum.
- The calendar has many pretty pictures.
- Takvimde çok güzel resimler var.
- You can't even tell it's me in those pictures.
- O resimlerdekinin ben olduğumu anlayamazsın bile.
- Jimmy's pictures were different from other people's.
- Jimmy'nin resimleri, diğer kişilerinkilerden farklıydı.
Show More (396)
|
