|
- The public do not want yet another grandiose-sounding piece of paper.
- Halk, kulağa görkemli gelen bir başka kağıt parçası daha istemiyor.
- Mr Onesta gave us a very useful piece of paper yesterday.
- Bay Onesta dün bize çok faydalı bir kağıt parçası verdi.
- The resolution which we are voting on should not remain, like so many others, as a worthless piece of paper.
- Oylamakta olduğumuz karar, diğerleri gibi değersiz bir kağıt parçası olarak kalmamalıdır.
- He wrote something on a piece of paper.
- Bir kağıt parçasına bir şey yazdı.
- Mary wrote her number on a piece of paper and handed it to Tom.
- Mary bir kağıt parçasının üzerine numarasını yazdı ve onu Tom'a uzattı.
- Tom handed Mary a piece of paper with his address written on it.
- Tom Mary'ye üzerinde adresi yazılı bir kağıt parçası verdi.
- Tom took a folded piece of paper out of his shirt pocket.
- Tom gömleğinin cebinden katlanmış bir kağıt parçası çıkardı.
- I know what that piece of paper is.
- O kağıt parçasının ne olduğunu biliyorum.
- I found a piece of paper in the room.
- Odada bir kağıt parçası buldum.
- Stuart handed me a piece of paper with an address written on it.
- Stuart bana üzerine bir adres yazılmış bir kağıt parçası uzattı.
- Tom pulled a piece of paper out of his pocket.
- Tom cebinden bir kağıt parçası çıkardı.
- Tom found a crumpled piece of paper on the floor.
- Tom yerde buruşuk bir kağıt parçası buldu.
- Tom handed me a piece of paper with his address written on it.
- Tom bana üzerinde adresi yazılı olan bir kağıt parçası uzattı.
- Tom wrote his number on a piece of paper and handed it to Mary.
- Tom bir kağıt parçasına telefon numarasını yazdı ve onu Mary'ye verdi.
- It's just a piece of paper.
- Bu sadece bir kağıt parçası.
- She took a pencil and began drawing on a piece of paper.
- O bir kalem aldı ve bir kağıt parçası üzerine çizmeye başladı.
- Give me a white piece of paper.
- Bana beyaz bir kağıt parçası ver.
- Tom started to unfold the piece of paper Mary handed him.
- Tom Mary'nin kendisine verdiği kağıt parçasını açmaya başladı.
- I don't know if there was a piece of paper in the box.
- Kutuda bir kağıt parçası var mıydı bilmiyorum.
- Tom took a folded piece of paper out of his pocket.
- Tom cebinden katlanmış bir kağıt parçası çıkardı.
- Tom took a piece of paper out of his pocket and handed it to Mary.
- Tom cebinden bir kağıt parçası çıkardı ve Mary'ye uzattı.
- A piece of paper fell on the ground.
- Yere bir kağıt parçası düştü.
- Write the answer on this piece of paper, please.
- Bu kağıt parçasına cevap yaz, lütfen.
- Tom handed me a piece of paper with his address written on it.
- Tom bana üzerinde adresinin yazılı olduğu bir kağıt parçası uzattı.
- He gave her a piece of paper.
- Ona bir kağıt parçası verdi.
- Tom handed Mary a piece of paper.
- Tom, Mary'ye bir kağıt parçası uzattı.
- Please write the answer on this piece of paper.
- Lütfen cevabı bu kağıt parçasına yazın.
- He used a big piece of paper to make the bag.
- Çantayı yapmak için büyük bir kağıt parçası kullandı.
- Tom wrote something on a piece of paper.
- Tom bir kağıt parçası üzerine bir şeyler yazdı.
- A piece of paper got jammed in the printer and now it doesn't work.
- Yazıcıda bir kağıt parçası sıkıştı ve şimdi çalışmıyor.
- Tom ripped up the piece of paper.
- Tom kağıt parçasını yırtıp attı.
- I want you to write your phone number and address on this piece of paper.
- Bu kağıt parçasına telefon numaranızı ve adresinizi yazmanızı istiyorum.
- He took out a piece of paper.
- Bir kağıt parçası çıkardı.
- There's nothing written on this piece of paper.
- Bu kağıt parçası üzerinde yazılmış hiçbir şey yok.
- I'm supposed to read off this piece of paper.
- Bu kağıt parçasından okumam gerekiyor.
- I'm supposed to read off this piece of paper.
- Bu kağıt parçasını okumam gerekiyor.
- I'm going to rip up this piece of paper.
- Bu kağıt parçasını yırtacağım.
- Write your name on this piece of paper.
- Bu kağıt parçasına adını yaz.
- I'm going to rip up this piece of paper.
- Bu kağıt parçasını yırtıp atacağım.
- She drew a circle on a piece of paper with a pencil.
- O bir kurşun kalemle bir kağıt parçası üzerine bir daire çizdi.
Show More (37)
|
