|
- It brings synergies between players and projects at national, European and international level together.
- Ulusal, Avrupa ve uluslararası düzeydeki oyuncular ve projeler arasındaki sinerjiyi bir araya getirir.
- The public must become active players rather than mere passive spectators, as is still too often the case.
- Halk, halen sıklıkla olduğu gibi pasif izleyiciler olmak yerine aktif oyuncular haline gelmelidir.
- It also makes it easier to supply correct information to all the players in the whole production and distribution chain.
- Ayrıca tüm üretim ve dağıtım zincirindeki tüm oyunculara doğru bilgi sağlamayı da kolaylaştırır.
- New players are appearing and claiming a place in the game.
- Yeni oyuncular ortaya çıkıyor ve oyunda kendilerine yer ediniyorlar.
- The modernisation of financial systems requires the involvement of all players.
- Finansal sistemlerin modernizasyonu tüm oyuncuların katılımını gerektirir.
- Regulators and market players themselves are pressing for further European cooperation and integration.
- Düzenleyiciler ve piyasa oyuncularının kendileri daha fazla Avrupa işbirliği ve entegrasyonu için baskı yapmaktadır.
- Regulators and market players themselves are pressing for further European cooperation and integration.
- Düzenleyiciler ve piyasa oyuncuları Avrupa'da daha fazla işbirliği ve entegrasyon için baskı yapıyor.
- Financial conglomerates are important players in European financial markets.
- Finansal holdingler Avrupa finans piyasalarının önemli oyuncularıdır.
- The modernisation of financial systems requires the involvement of all players.
- Mali sistemlerin modernizasyonu tüm oyuncuların katılımını gerektirir.
- Today, some of the leading players who were not in favour of Fridays have been gone since midday.
- Bugün, Cuma günlerini desteklemeyen önde gelen oyunculardan bazıları öğle saatlerinden beri yoklar.
- Dominant players may appear, even when there are open standards.
- Açık standartlar olsa bile baskın oyuncular ortaya çıkabilir.
- That is why room must be made for local players.
- Bu nedenle yerel oyunculara yer açılmalıdır.
- In addition, the largest European "energy players" must fall into line.
- Buna ek olarak, Avrupa'nın en büyük "enerji oyuncuları" da hizaya gelmelidir.
- New players are appearing and claiming a place in the game.
- Yeni oyuncular ortaya çıkıyor ve oyunda bir yer talep ediyorlar.
- The second problem is that of commercial transactions which involve young players.
- İkinci sorun ise genç oyuncuların dahil olduğu ticari işlemlerle ilgili.
- What guarantees do we have that they will grow into first-class players in the league of the internal market?
- İç pazar liginde birinci sınıf oyunculara dönüşeceklerine dair ne gibi garantilerimiz var?
- Auditors and analysts duped the market players that placed their trust in them.
- Denetçiler ve analistler, kendilerine güvenen piyasa oyuncularını kandırmışlardır.
- It will mean more unscrupulous players and, therefore, more Dover-style accidents.
- Bu da daha fazla vicdansız oyuncu ve dolayısıyla daha fazla Dover tarzı kaza anlamına gelecektir.
- In terms of trade, the Union is already on an equal footing with the other leading players on the world stage.
- Ticaret açısından ise Birlik halihazırda dünya sahnesindeki diğer önde gelen oyuncularla eşit bir konumdadır.
- Nor can you act against the wishes of the players themselves.
- Oyuncuların kendi isteklerine karşı da hareket edemezsiniz.
- A large majority of market players are in favour of MHP and we should say so clearly.
- Piyasa oyuncularının büyük bir çoğunluğu MHP'yi destekliyor ve bunu açıkça söylemeliyiz.
- The great players did not have a chance.
- Büyük oyuncuların hiç şansı yoktu.
- They need to be far bigger players in the WTO.
- DTÖ'de çok daha büyük oyuncular olmaları gerekiyor.
- In terms of trade, the Union is already on an equal footing with the other leading players on the world stage.
- Ticaret açısından Birlik halihazırda dünya sahnesindeki diğer önde gelen oyuncularla eşit bir konumdadır.
- This must change, and clubs, supporters' associations and the players themselves clearly have a role to play in this.
- Bu durum değişmeli ve kulüpler, taraftar dernekleri ve oyuncuların kendileri bu konuda açıkça bir rol oynamalıdır.
- I will tell you what the other players were saying when their turn comes.
- Diğer oyuncuların sırası geldiğinde ne söylediklerini size söyleyeceğim.
- Do they see themselves as participants and players in one political system?
- Kendilerini tek bir siyasi sistemin katılımcıları ve oyuncuları olarak mı görüyorlar?
- The virus can travel with returning players and fans in food and on their footwear.
- Virüs, geri dönen oyuncular ve taraftarlarla birlikte yiyeceklerde ve ayakkabılarında seyahat edebilir.
- Enlargement is a great challenge that can only be met if all the players are ready.
- Genişleme, ancak tüm oyuncuların hazır olması halinde üstesinden gelinebilecek büyük bir meydan okumadır.
- Will the serious concerns of many players in the Algerian economy over the establishment of a free trade area be heard?
- Cezayir ekonomisindeki birçok oyuncunun serbest ticaret bölgesi kurulmasına ilişkin ciddi endişeleri dinlenecek mi?
- Players can now collect all daily mission awards at once.
- Oyuncular artık tüm günlük görev ödüllerini tek seferde toplayabiliyor.
- Hence, his first task is to win the trust of the players.
- Bu nedenle ilk görevi oyuncuların güvenini kazanmaktır.
- The demo shows six players playing in outdoor zones at once.
- Demo, dış mekanlarda aynı anda oynayan altı oyuncuyu gösterir.
- This is a great opportunity for all the young players here as well as me.
- Bu benim gibi buradaki tüm genç oyuncular için de büyük bir fırsat.
- This is a great opportunity for all the young players here as well as me.
- Bu benim için olduğu kadar buradaki tüm genç oyuncular için de büyük bir imkan.
- Hence, his first task is to win the trust of the players.
- Dolayısıyla ilk görevi oyuncuların güvenini kazanmak.
- Players construct bases and armies and struggle with one another for assets.
- Oyuncular üsler ve ordular inşa eder ve kaynaklar için birbirleriyle mücadele ederler.
- The players sitting opposite one another constitute a team.
- Karşılıklı oturan oyuncular bir takım oluştururlar.
- Sami knew that the best polo players were imported.
- Sami en iyi polo oyuncularının ithal edildiğini biliyordu.
- All the players were in position.
- Bütün oyuncular yerlerindeydi.
- Cristiano Ronaldo is one of the world's best soccer players.
- Cristiano Ronaldo dünyanın en iyi futbol oyuncularından biridir.
- Nine players make up a team.
- Dokuz oyuncudan bir takım oluşur.
- What is the average height of the players?
- Oyuncuların boy ortalaması nedir?
- That team has strong players.
- O takımın güçlü oyuncuları var.
- The team needs more skillful players.
- Takımın daha yetenekli oyunculara ihtiyacı var.
- Do you get along with other players?
- Diğer oyuncularla iyi anlaşıyor musun?
- Pierre dealt cards to all the players.
- Pierre tüm oyunculara kart dağıttı.
- The coach made the players run five miles a day.
- Koç oyunculara günde beş mil koşturuyordu.
- The players were in high spirits after the game.
- Oyuncular maçtan sonra çok iyi bir ruh halindeydiler.
- A team is composed of eleven players.
- Bir takım on bir oyuncudan oluşur.
- One of the players took off his shirt.
- Oyunculardan biri gömleğini çıkardı.
- Do you get along with other players?
- Diğer oyuncularla iyi geçiniyor musun?
- The team needs more skillful players.
- Bu takımın daha yetenekli oyunculara ihtiyacı var.
- The coach made the players run five miles a day.
- Antrenör oyuncuları günde beş mil koşturdu.
- We won hands down, because the other players were weak.
- Parmağımızı bile kıpırdatmadan kazandık çünkü diğer oyuncular zayıftı.
- The top eight players survived the ninth day of the tournament.
- Zirvedeki sekiz oyuncu turnuvanın dokuzuncu gününe kadar dayandı.
- When the national hockey team visited America, half the players defected.
- Milli hokey takımı Amerika'yı ziyaret ettiğinde, oyuncuların yarısı iltica etti.
- The coach told the players not to eat too much before the game.
- Koç oyunculara maçtan önce çok fazla yememelerini söyledi.
- Let's encourage the players.
- Hadi oyuncuları teşvik edelim.
- How many players are there in a soccer team?
- Bir futbol takımında kaç oyuncu vardır?
- The top eight players survived the ninth day of the tournament.
- En iyi ilk sekiz oyuncu turnuvanın dokuzuncu gününe dek dayanabildi.
- We won hands down, because the other players were weak.
- Kolayca kazandık, çünkü diğer oyuncular zayıftı.
- The players must obey the rules.
- Oyuncular kurallara uymalı.
- The players must obey the rules.
- Oyuncular kurallara uymak zorunda.
- Tom is one of the best players we have on the team.
- Tom takımdaki en iyi oyuncularımızdan biri.
- The coach called off the game because many of the players were down with the flu.
- Koç maçı iptal etti çünkü oyuncuların çoğu grip olmuştu.
- Each team has 11 players on the field.
- Her takımın sahada 11 oyuncusu var.
- All the players were in position.
- Bütün oyuncular yerlerini almıştı.
- One of our players scored a goal just five minutes after the match started.
- Oyuncularımızdan biri maç başladıktan sadece beş dakika sonra bir gol attı.
- Pierre dealt cards to all the players.
- Pierre tüm oyunculara kartları dağıttı.
- A good coach is like a father to his players.
- İyi bir koç, oyuncularına karşı bir baba gibidir.
- All the players stood there with their arms folded.
- Tüm oyuncular kollarını kavuşturmuş bir şekilde orada duruyordu.
- We have a new coach and some new players.
- Yeni bir antrenörümüz ve bazı yeni oyuncularımız var.
- How many players are there in a soccer team?
- Futbol takımında kaç oyuncu vardır?
- All the players did their best.
- Tüm oyuncular elinden geleni yaptı.
- Our team has good players.
- Takımımızın iyi oyuncuları var.
- One of our players scored a goal just five minutes after the match started.
- Maç başladıktan sadece beş dakika sonra oyuncularımızdan biri gol attı.
- The coach told the players not to eat too much before the game.
- Koç oyunculara maçtan önce çok fazla yemek yememelerini söyledi.
- In basketball, tall players have an advantage.
- Basketbolda uzun oyuncuların avantajı vardır.
- All the players did their best.
- Bütün oyuncular ellerinden geleni yaptılar.
- The coach was waiting for the players to swim.
- Koç oyuncuların yüzmesini bekliyordu.
- Our team has good players.
- Bizim takımın iyi oyuncuları var.
- What's the average height of the players?
- Oyuncuların boy ortalaması kaç?
- A basketball team consists of five players.
- Bir basketbol takımı beş oyuncudan oluşur.
- He ran rings around the other players.
- Diğer oyuncuların etrafında halkalar koştu.
- It's sad that so many players got hurt during the World Cup.
- Dünya Kupası sırasında bu kadar çok oyuncunun sakatlanması üzücü.
- We have a new coach and some new players.
- Yeni bir koçumuz ve yeni oyuncularımız var.
- Tom is one of the best players we have on the team.
- Tom, takımda sahip olduğumuz en iyi oyunculardan biridir.
- That team has strong players.
- Bu takımın güçlü oyuncuları var.
- What's the average height of the players?
- Oyuncuların boy ortalaması nedir?
- One of the players was hurt during the game.
- Oyunculardan biri oyun sırasında yaralandı.
- One of the players was hurt during the game.
- Oyunculardan biri oyun sırasında sakatlandı.
- It's sad that so many players got hurt during the World Cup.
- Dünya Kupası'nda pek çok oyuncunun sakatlanmış olması üzücü.
- Let's encourage the players.
- Oyuncuları cesaretlendirelim.
- This is a game for four players.
- Bu, dört oyunculu bir oyundur.
- A good coach is like a father to his players.
- İyi bir antrenör oyuncularına baba gibi davranır.
- The players were in high spirits after the game.
- Maçtan sonra oyuncuların keyfi yerindeydi.
- The other team has some really good players.
- Diğer takımın gerçekten iyi oyuncuları var.
- So, players were often seriously injured and sometimes even killed in these rough games.
- Bu yüzden, oyuncular bu sert oyunlarda sık sık ciddi şekilde yaralanıyor ve hatta bazen ölüyorlardı.
- A soccer team consists of eleven players.
- Bir futbol takımı on bir oyuncudan oluşur.
- We're all very good players.
- Hepimiz çok iyi oyuncularız.
- A football team consists of eleven players.
- Bir futbol takımı on bir oyuncudan oluşur.
Show More (99)
|
