1 |
plea |
talep |
n. |
|
- The members of the charity made a plea for help.
- Hayır kuruluşu üyeleri yardım talebinde bulundu.
- We warmly endorse the plea for strict budgetary discipline by the European Parliament.
- Avrupa Parlamentosu'nun sıkı bütçe disiplini talebini içtenlikle destekliyoruz.
- I would ask the Commission to throw its weight behind this plea too.
- Komisyon'dan bu talebin arkasında durmasını da rica ediyorum.
- We warmly endorse the plea for strict budgetary discipline by the European Parliament.
- Avrupa Parlamentosunun sıkı bütçe disiplini talebini içtenlikle destekliyoruz.
- That is precisely why I should like to join the rapporteur in her plea for maintaining this budget line.
- İşte tam da bu nedenle raportörün bu bütçe kaleminin korunması yönündeki talebine katılmak istiyorum.
- I would ask the Commission to throw its weight behind this plea too.
- Komisyon'dan bu talebin de arkasında durmasını rica ediyorum.
- Nevertheless, I will make a plea for careful examination, bearing in mind such difficulties as human resources.
- Yine de, insan kaynakları gibi zorlukları göz önünde bulundurarak dikkatli bir inceleme yapılmasını talep edeceğim.
- Finally, the plea for the ban on bullbars both during and after production receives our support.
- Son olarak, üretim sırasında ve sonrasında demir çubukların yasaklanması talebi desteklenmektedir.
- This report is a plea to grant greater financial assistance to small- and medium-sized businesses.
- Bu rapor, küçük ve orta ölçekli işletmelere daha fazla mali yardım sağlanması için bir taleptir.
- Sami made a desperate plea for help.
- Sami, umutsuz bir yardım talebi yaptı.
Show More (7)
|
2 |
plea |
rica |
n. |
|
- I wish to make a passionate plea for a new cooperation agreement with Tajikistan.
- Tacikistan'la yeni bir işbirliği anlaşması yapılması için hararetli bir ricada bulunmak istiyorum.
- My second plea concerns Afghanistan.
- İkinci ricam Afganistan ile ilgili.
- It is therefore naive to think that Saddam could have been called to order with diplomatic pleas alone.
- Dolayısıyla Saddam'ın sadece diplomatik ricalarla yola getirilebileceğini düşünmek saflık olur.
- I would like to make a special plea to ensure that Member States' veterinary services are properly resourced.
- Üye Devletlerin veterinerlik hizmetlerine uygun kaynakların sağlanması için özel bir ricada bulunmak istiyorum.
Show More (1)
|
3 |
plea |
savunma |
n. |
|
- He was questioned by the judge about his guilty plea.
- Suçsuz olduğu yönündeki savunmasına ilişkin olarak hakim tarafından sorgulanmıştır.
- With this in mind, it is my plea that we should respect human rights rather than grovel to anybody.
- Bunu akılda tutarak, kimseye yalakalık yapmak yerine insan haklarına saygı göstermemiz gerektiğini savunuyorum.
- I should therefore like to concur with our fellow MEPs in their plea.
- Bu nedenle, AP üyesi arkadaşlarımızın savunmalarına katıldığımı belirtmek isterim.
Show More (0)
|
4 |
plea |
mazeret |
n. |
|
- She didn't come to the meeting on a plea of headache.
- Başı ağrısı mazeretiyle toplantıya gelmedi.
Show More (-2)
|
5 |
plea |
bahane |
n. |
|
- He was deaf to my pleas.
- Benim bahanelerimi duymazdan geliyordu.
Show More (-2)
|
6 |
plea |
yalvarış |
n. |
|
- God, hear my plea.
- Tanrım, yalvarışımı duy.
Show More (-2)
|
7 |
plea |
yalvarma |
n. |
|
- God, hear my plea.
- Allah'ım, yalvarmamı duy.
Show More (-2)
|