| 1 |
plead |
savunmak |
v. |
|
- A majority in this Parliament has been pleading for years that environmental costs should be passed on to the consumer.
- Bu Parlamento'daki çoğunluk yıllardır çevresel maliyetlerin tüketiciye yansıtılması gerektiğini savunuyor.
- Let nobody plead the need to defend their country at national level and continental level!
- Kimse ülkesini ulusal düzeyde ve kıta düzeyinde savunma ihtiyacını dile getirmesin!
- I would plead strongly in favour of Turkey being treated in the same way as the other candidate Member States.
- Türkiye'nin diğer aday Üye Devletlerle aynı muameleye tabi tutulmasını şiddetle savunuyorum.
- That pleads for a centralised Community jurisdiction.
- Bu durum, merkezi bir Topluluk yargı yetkisini savunmaktadır.
- Tom has pleaded not guilty.
- Tom suçlu olmadığını savundu.
- Tom pleaded not guilty.
- Tom suçlu olmadığını savundu.
- Tom pleaded not guilty.
- Tom suçsuz olduğunu savundu.
- They both pleaded not guilty.
- İkisi de suçsuz olduğunu savundu.
Show More (5)
|
| 2 |
plead |
rica etmek |
v. |
|
- However, I must also plead here for your understanding.
- Ancak burada anlayışınızı da rica etmek zorundayım.
- She also pleaded with them not to let a single drop of the people’s blood stain the earth.
- Ayrıca halkın kanının tek bir damlasının bile yeryüzünü kirletmesine izin vermemelerini rica etti.
- She also pleaded with them not to let a single drop of the people’s blood stain the earth.
- Ayrıca, halkın kanının tek bir damlasının bile yeryüzünü kirletmesine izin vermemelerini rica etti.
- We plead with Member States to implement what they have said in their declarations.
- Üye Devletlerden deklarasyonlarında söylediklerini hayata geçirmelerini rica ediyoruz.
- I plead you to tell me the truth.
- Bana gerçeği söylemeni rica ediyorum.
- I plead you to tell me the truth.
- Bana doğruyu söylemenizi rica ediyorum.
Show More (3)
|
| 3 |
plead |
iddia etmek |
v. |
|
- I can plead ignorance.
- Cahil olduğumu iddia edebilirim.
- I plead ignorance.
- Cahil olduğumu iddia ediyorum.
- Tom has pleaded not guilty.
- Tom suçsuz olduğunu iddia etti.
- Tom has pleaded innocent.
- Tom masum olduğunu iddia etti.
- Tom and Mary both pleaded not guilty.
- Tom ve Mary suçsuz olduklarını iddia ettiler.
Show More (2)
|
| 4 |
plead |
ileri sürmek |
v. |
|
- They pled not guilty to three felony counts.
- Üç ağır suçtan da masum olduklarını ileri sürmüşlerdir.
- They both pleaded not guilty.
- Her ikisi de suçsuz olduklarını ileri sürdü.
Show More (-1)
|
| 5 |
plead |
yalvarmak |
v. |
|
- Jane pleaded that she should be given a second chance.
- Jane kendisine ikinci bir şans verilmesi için yalvardı.
- The survivors of the wildfire pleaded for help.
- Orman yangınından kurtulanlar yalvararak yardım istedi.
Show More (-1)
|
| 6 |
plead |
suçu kabul etmek |
v. |
|
- Tom pled not guilty in October.
- Tom ekim ayında suçu kabul etmedi.
- I plead not guilty.
- Suçu kabul etmiyorum.
Show More (-1)
|
| 7 |
plead |
dilemek |
v. |
|
- Layla pled for Sami's help.
- Leyla, Sami'den yardım dilendi.
Show More (-2)
|
| 8 |
plead |
savunma yapmak |
v. |
|
- How do you plead?
- Nasıl savunma yapacaksınız?
Show More (-2)
|
| 9 |
plead |
suçlamak |
v. |
|
- Tom pleaded not guilty to charges of drunken driving and reckless driving.
- Tom alkollü araç kullanma ve dikkatsiz araç kullanma suçlamalarını kabul etmemiştir.
Show More (-2)
|
