|
- I have translated her Portuguese notes off the cuff, so I hope I shall be clear.
- Portekizce notlarını bir çırpıda tercüme ettim, umarım anlaşılır olabilirim.
- There was no simultaneous interpretation into Portuguese during the last speech.
- Son konuşma sırasında Portekizce simultane tercüme yapılmadı.
- I have translated her Portuguese notes off the cuff, so I hope I shall be clear.
- Portekizce notlarını tercüme ettim, umarım anlaşılır olur.
- I speak Portuguese fluently.
- Portekizceyi akıcı konuşurum.
- Spanish and Portuguese are very similar languages.
- İspanyolca ve Portekizce birbirine çok benzeyen dillerdir.
- You don't speak Portuguese, do you?
- Portekizce konuşmuyorsun, değil mi?
- Spanish and Portuguese are very similar languages.
- İspanyolca ve Portekizce çok benzer dillerdir.
- Do you understand Portuguese?
- Portekizce anlıyor musun?
- He learns Portuguese in Brazil.
- O, Brezilya'da Portekizce öğreniyor.
- I have a Carioca accent when I speak Portuguese.
- Portekizce konuşurken Carioca aksanım var.
- Mary is a native speaker of Portuguese and fluent in English and Spanish, in addition to having good knowledge of Esperanto.
- Mary'nin ana dili Portekizce ve akıcı bir şekilde İngilizce ve İspanyolca konuşuyor, ayrıca Esperanto dilini de iyi derecede biliyor.
- I have a lot of friends that can speak Portuguese well.
- Portekizcesi iyi çok arkadaşım var.
- How do you say XXX in Portuguese?
- Portekizce'de nasıl XXX denilir?
- Teresa is a Portuguese name.
- Teresa Portekizce bir isimdir.
- My Portuguese is terrible.
- Portekizcem berbat.
- He speaks Portuguese.
- Portekizce konuşuyor.
- Will you speak Portuguese with me?
- Benimle Portekizce konuşur musun?
- Portuguese is beautiful but not easy.
- Portekizce güzeldir ama kolay değildir.
- She speaks Portuguese.
- O Portekizce konuşur.
- Paul doesn't speak Portuguese well.
- Paul Portekizceyi iyi konuşamıyor.
- Since when has Jorge been studying Portuguese?
- Jorge ne zamandan beri Portekizce öğreniyor?
- I speak Portuguese fluently.
- Akıcı bir şekilde Portekizce konuşurum.
- Melissa became fluent in Portuguese in less than two years.
- Melissa iki yıldan kısa bir sürede Portekizceyi akıcı bir şekilde konuşmaya başladı.
- The book is also available in Portuguese.
- Kitap Portekizce olarak da mevcut.
- Can you teach me Portuguese?
- Bana Portekizce öğretebilir misin?
- She speaks Esperanto and Portuguese.
- Esperanto ve Portekizce konuşuyor.
- I can't even speak Portuguese, let alone English.
- Bırakın İngilizceyi, Portekizce bile konuşamıyorum.
- I know Portuguese, English, and Russian.
- Portekizce, İngilizce ve Rusça biliyorum.
- We're studying the history of the Portuguese language.
- Portekizcenin tarihini çalışıyoruz.
- This is not Portuguese.
- Bu Portekizce değil.
- Spanish is very similar to Portuguese.
- İspanyolca, Portekizceye çok benzer.
- You don't speak Portuguese, right?
- Portekizce bilmiyorsun, değil mi?
- I can understand Portuguese, but I can't speak it.
- Portekizceyi anlayabilirim ama konuşamam.
- It's a Portuguese name.
- Portekizce bir ad.
- To tell the truth, I have never spoken Portuguese.
- Doğruyu söylemek gerekirse, hiç Portekizce konuşmadım.
- The book is also available in Portuguese.
- Bu kitabın Portekizcesi de var.
- Paul doesn't speak Portuguese well.
- Paul Portekizceyi iyi konuşmaz.
- He learns Portuguese in Brazil.
- Brezilya'da Portekizce öğreniyor.
- Spanish and Portuguese are practically the same.
- İspanyolca ve Portekizce hemen hemen aynıdır.
- You have to know Portuguese to learn this language.
- Bu dili öğrenmek için Portekizce bilmek zorundasın.
- I can understand Portuguese, but I can't speak it.
- Portekizce anlayabiliyorum ama onu konuşamıyorum.
- I'm learning Portuguese.
- Portekizce öğreniyorum.
- Every noun in Portuguese is either masculine or feminine.
- Portekizce'de her isim ya eril ya da dişildir.
- Not counting Portuguese, I only know Esperanto.
- Portekizceyi saymazsak, sadece Esperanto biliyorum.
- The official language of Angola is Portuguese.
- Angola'nın resmi dili Portekizce.
- Portuguese is a Romance language.
- Portekizce Latin kökenli bir dildir.
- I'm sorry, but I don't speak Portuguese.
- Üzgünüm ama Portekizce bilmiyorum.
- The bilingual school teaches English and Portuguese.
- İki dilli okul İngilizce ve Portekizce öğretir.
- I don't speak Portuguese.
- Ben Portekizce bilmiyorum.
- Italian, like Portuguese and French, has three verb conjugations.
- İtalyanca aynı Portekizce ve Fransızca gibi üç fiil çekimine sahiptir.
- Do you understand Portuguese?
- Portekizce biliyor musun?
- I'm sorry, I don't speak Portuguese.
- Üzgünüm, Portekizce bilmiyorum.
- I'm sorry, but I don't speak Portuguese.
- Üzgünüm ama Portekizce konuşmuyorum.
- To tell the truth, I have never spoken Portuguese.
- Doğruyu söylemek gerekirse ben hiç Portekizce konuşmadım.
- I have studied Portuguese for two months.
- İki aydır Portekizce çalışıyorum.
- He speaks Portuguese.
- O Portekizce konuşur.
- The last name Santos is very popular in Portuguese.
- Santos soyadı Portekizce'de çok popüler.
- Angola's official language is Portuguese.
- Angola'nın resmi dili Portekizce'dir.
- Can you also speak Portuguese?
- Portekizce de konuşabiliyor musun?
- Interlingua's main source languages are Portuguese, Spanish, Italian, French and English.
- Interlingua'nın ana kaynak dilleri Portekizce, İspanyolca, İtalyanca, Fransızca ve İngilizcedir.
- I have studied Portuguese for two months.
- Ben iki aydır Portekizce öğreniyorum.
- Not counting Portuguese, I only know Esperanto.
- Portekizce sayılmazsa, sadece Esperanto biliyorum.
- Which is closer to Arabic in terms of sound, Spanish or Portuguese?
- Ses açısından hangisi Arapçaya daha yakın, İspanyolca mı Portekizce mi?
- The bilingual school teaches English and Portuguese.
- İki dilli okul İngilizce ve Portekizce öğretiyor.
- Mary said that she could speak not only Portuguese, but also Spanish.
- Mary sadece Portekizce değil, İspanyolca da konuşabildiğini söyledi.
- Portuguese is a Romance language.
- Portekizce bir Roman dilidir.
- I have a lot of friends that can speak Portuguese well.
- Portekizceyi iyi konuşabilen bir sürü arkadaşım var.
- The poem was written in Spanish and then translated into Portuguese.
- Şiir İspanyolca yazılmış ve sonra Portekizceye çevrilmiş.
- How long has George studied Portuguese?
- George ne kadar zamandır Portekizce öğreniyor?
- I don't understand Portuguese.
- Portekizce anlamıyorum.
- My native language is Portuguese.
- Benim ana dilim Portekizce.
- My Portuguese is terrible.
- Portekizcem çok kötüdür.
- She speaks Portuguese.
- Portekizce konuşuyor.
- She speaks Esperanto and Portuguese.
- O Esperanto ve Portekizce konuşur.
- I don't understand Portuguese.
- Ben Portekizce anlamıyorum.
- How do you say XXX in Portuguese?
- Portekizcede XXX nasıl dersiniz?
- The poem was written in Spanish and then translated into Portuguese.
- Şiir İspanyolca yazıldı ve daha sonra Portekizceye çevrildi.
- You don't speak Portuguese, do you?
- Portekizce bilmiyorsun, değil mi?
- Portuguese descends from Latin.
- Portekizce Latince'den geliyor.
- You have to know Portuguese to learn this language.
- Bu dili öğrenmek için Portekizce bilmelisiniz.
- Which is closer to Arabic in terms of sound, Spanish or Portuguese?
- İspanyolca veya Portekizce'den hangisi ses açısından Arapça'ya daha yakındır?
- Portuguese descends from Latin.
- Portekizce, Latinceden türemiştir.
- I don't speak Portuguese.
- Portekizce konuşmuyorum.
- Every noun in Portuguese is either masculine or feminine.
- Portekizcede her isim ya eril ya da dişildir.
- I'm looking for someone who can speak Portuguese.
- Portekizce konuşabilen birini arıyorum.
- The languages spoken in Cape Verde are Portuguese and creoles.
- Cape Verde'de konuşulan diller Portekizce ve kreollerdir.
- Italian, like Portuguese and French, has three verb conjugations.
- Portekizce ve Fransızca gibi İtalyancada da üç fiil çekimi vardır.
- Does he speak Portuguese?
- O, Portekizce konuşuyor mu?
- Soon you will be speaking Portuguese.
- Yakında Portekizce konuşuyor olacaksın.
- I have a lot of friends that can speak Portuguese well.
- İyi Portekizce konuşan çok sayıda arkadaşım var.
- Does he speak Portuguese?
- Portekizce konuşabiliyor mu?
- Spanish and Portuguese are practically the same.
- İspanyolca ve Portekizce hemen hemen aynıdırlar.
Show More (89)
|
|
- I would like an answer as to whether or not the Portuguese Presidency intends to do something about these matters.
- Portekiz Dönem Başkanlığı'nın bu konularda bir şeyler yapmaya niyetli olup olmadığına dair bir cevap istiyorum.
- The Portuguese example of delocalising businesses is just a drop in the ocean, but it is representative.
- İşletmelerin yerlerinden edilmesine ilişkin Portekiz örneği okyanusta sadece bir damla olsa da temsili bir örnektir.
- In recent years, the Portuguese labour market has generally performed well.
- Son yıllarda Portekiz işgücü piyasası genel olarak iyi bir performans sergilemiştir.
- The conclusions of the Portuguese Presidency contain many positive commitments and objectives.
- Portekiz Dönem Başkanlığı'nın sonuçları birçok olumlu taahhüt ve hedef içermektedir.
- One hundred and sixty-nine Portuguese beaches unfurled blue flags in 2003.
- Yüz altmış dokuz Portekiz plajı 2003 yılında mavi bayrak açtı.
- Today not only Irish but also Portuguese waters are under attack.
- Bugün sadece İrlanda değil Portekiz suları da saldırı altında.
- We in the Council will be trying to provide information on this matter during the Portuguese Presidency.
- Konsey olarak Portekiz Dönem Başkanlığı sırasında bu konuda bilgi sağlamaya çalışacağız.
- The Spanish and Portuguese fleets in particular will have to be curtailed in the foreseeable future.
- Özellikle İspanyol ve Portekiz filolarının öngörülebilir gelecekte kısıtlanması gerekecektir.
- I know that the Portuguese presidency is very familiar with this issue.
- Portekiz Cumhurbaşkanlığı'nın bu konuya çok aşina olduğunu biliyorum.
- I have great expectations for the Portuguese Presidency.
- Portekiz Dönem Başkanlığı'ndan büyük beklentilerim var.
- What steps has the Commission taken to try to persuade the Portuguese authorities to stop construction of this dam?
- Komisyon Portekiz makamlarını bu barajın inşasını durdurmaya ikna etmek için ne gibi adımlar attı?
- The reconstruction of the Spanish and Portuguese fishing fleets is crucial and of the utmost importance.
- İspanyol ve Portekiz balıkçılık filolarının yeniden inşası son derece önemli ve hayati bir konudur.
- I believe that the Portuguese Presidency can contribute positively to this.
- Portekiz Dönem Başkanlığı'nın buna olumlu katkıda bulunabileceğine inanıyorum.
- This has, from the outset, been the position of the Portuguese Presidency.
- Başından beri Portekiz Dönem Başkanlığı'nın tutumu bu yönde olmuştur.
- The Portuguese Presidency must put an end to this type of barbaric behaviour.
- Portekiz Dönem Başkanlığı bu tür barbarca davranışlara bir son vermelidir.
- Unfortunately, the Finnish, Portuguese and French Presidencies chose to disregard Parliament's recommendation.
- Ne yazık ki Finlandiya, Portekiz ve Fransa Başkanlıkları Parlamento'nun tavsiyesini göz ardı etmeyi tercih etmiştir.
- We do not want to make this a Portuguese issue.
- Bunu bir Portekiz meselesi haline getirmek istemiyoruz.
- To conclude, the Feira Council crowned an extremely successful Portuguese presidency.
- Sonuç olarak, Feira Konseyi son derece başarılı bir Portekiz dönem başkanlığını taçlandırmıştır.
- I am referring here specifically to the attitude of the Portuguese Government to the Andalusian fishermen.
- Burada özellikle Portekiz Hükümetinin Endülüslü balıkçılara karşı tutumuna atıfta bulunuyorum.
- I should like to point out to the House that the Portuguese version has already been corrected.
- Meclis'e Portekiz versiyonunun zaten düzeltilmiş olduğunu belirtmek isterim.
- The Portuguese authorities had plenty of ways of doing that.
- Portekiz makamlarının bunu yapmak için pek çok yolu vardı.
- Only in Portuguese higher education, with 53%, was a balance achieved.
- Sadece Portekiz yükseköğretiminde %53'lük bir oranla denge sağlanmıştır.
- This is a very serious issue, which is of great concern to the Portuguese citizens resident in that country.
- Bu, ülkede ikamet eden Portekiz vatandaşları için büyük endişe kaynağı olan çok ciddi bir konudur.
- Portuguese is spoken not only in Portugal and Brazil.
- Portekizce sadece Portekiz ve Brezilya'da konuşulmaz.
- Angola was once a Portuguese territory.
- Angola bir zamanlar Portekiz bölgesiydi.
- Where is the Portuguese office?
- Portekiz ofisi nerede?
- Brazil was a Portuguese colony.
- Brezilya bir Portekiz sömürgesiydi.
- Carlos Queiroz was fired by the Portuguese Football Federation.
- Carlos Queiroz Portekiz Futbol Federasyonu tarafından kovuldu.
- We're studying the history of the Portuguese language.
- Portekiz dilinin tarihi üzerine çalışıyoruz.
- The party host had a Portuguese accent.
- Partinin ev sahibinin Portekiz aksanı vardı.
- Portuguese is spoken not only in Portugal and Brazil.
- Portekizce sadece Portekiz ve Brezilya'da konuşulmuyor.
- The party host had a Portuguese accent.
- Parti sahibinin Portekiz aksanı vardı.
- Carlos Queiroz was fired by the Portuguese Football Federation.
- Carlos Queiroz, Portekiz Futbol Federasyonu tarafından kovuldu.
- Have you noticed the similarity in pronunciation between the Polish and Portuguese languages?
- Polonya ve Portekiz dilleri arasındaki telaffuz benzerliğini fark ettiniz mi?
- Brazil was a Portuguese colony.
- Brezilya bir Portekiz kolonisiydi.
- The last name Santos is very popular in Portuguese.
- Santos'un soyadı Portekiz'de çok popüler.
- Angola was once a Portuguese territory.
- Angola bir zamanlar bir Portekiz bölgesiydi.
Show More (34)
|
|
- I would emphasise the case of Portugal, with which, being Portuguese, I am most familiar.
- Portekizli olduğum için en çok aşina olduğum Portekiz örneğini vurgulamak isterim.
- Now Portuguese women travel to Spain.
- Artık Portekizli kadınlar İspanya'ya seyahat ediyor.
- The Portuguese, Greeks and southern Italians got a lot less than that.
- Portekizliler, Yunanlılar ve Güney İtalyanlar bundan çok daha azını elde ettiler.
- The choice of a Portuguese for this position was doubtless due to a favourable judgment of his merits.
- Bu mevki için bir Portekizlinin seçilmesi, şüphesiz onun liyakatine ilişkin olumlu bir yargıdan kaynaklanmıştır.
- The Portuguese, Greeks and southern Italians got a lot less than that.
- Portekizliler, Yunanlılar ve Güney İtalyanlar bundan çok daha azını aldılar.
- Portuguese women, for example, go to neighbouring Spain.
- Örneğin Portekizli kadınlar komşu İspanya'ya gidiyor.
- I would emphasise the case of Portugal, with which, being Portuguese, I am most familiar.
- Portekizli olduğum için en aşina olduğum Portekiz örneğini vurgulamak isterim.
- My history teacher is an old Portuguese.
- Tarih öğretmenim eski bir Portekizli.
- It's a Portuguese name.
- O bir Portekizli adı.
- Is she Portuguese?
- O Portekizli mi?
- We learned at school that the Portuguese Pedro Álvares Cabral discovered Brazil.
- Okulda Brezilya'yı Portekizli Pedro Álvares Cabral'ın keşfettiğini öğrendik.
- We learned at school that the Portuguese Pedro Álvares Cabral discovered Brazil.
- Biz okulda Portekizli Pedro Alvares Cabral'ın Brezilya'yı keşfettiğini öğrendik.
- We were taught that Ferdinand Magellan was Portuguese but worked in the service of Spain.
- Bize Ferdinand Magellan'ın Portekizli olduğu ama İspanya'nın hizmetinde çalıştığı öğretildi.
- He is Portuguese.
- O Portekizli.
- My history teacher is an old Portuguese.
- Benim tarih öğretmenim eski bir Portekizli.
- My father is not Spanish, he is Portuguese.
- Babam İspanyol değil, Portekizli.
- He is Portuguese.
- O Portekizlidir.
Show More (14)
|
