1 |
practise |
uygulamak |
v. |
|
- Magic is still practiced among some tribes around the world.
- Büyü, dünyadaki bazı kabileler arasında hâlâ uygulanmaktadır.
- This type of ploughing is generally practised in the East.
- Bu tür çiftçilik yöntemleri genellikle Doğu'da uygulanmaktadır.
- Magic is still practised among some tribes around the world.
- Büyü, dünyadaki bazı kabileler arasında hâlâ uygulanmaktadır.
- This is a solution which, incidentally, has been practised for many years by the European Central Bank.
- Bu, tesadüfen, Avrupa Merkez Bankası tarafından uzun yıllardır uygulanan bir çözümdür.
- The system of agricultural export refunds as currently practised is an invitation to fraud.
- Şu anda uygulandığı şekliyle tarımsal ihracat iadeleri sistemi dolandırıcılığa davetiye çıkarmaktadır.
- It is almost always beneficial and healthy for those who practise it.
- Bunu uygulayanlar için neredeyse her zaman faydalı ve sağlıklıdır.
- Regulators already practise excellent, impartial cooperation.
- Düzenleyiciler halihazırda mükemmel ve tarafsız bir işbirliği uygulamaktadır.
- One example is the self-monitoring currently practised by the latter.
- Bunun bir örneği, şu anda bölgesel danışma konseyleri tarafından uygulanan kendi kendini izlemedir.
- Nearly 100% female circumcision is practised.
- Neredeyse %100 oranında kadın sünneti uygulanmaktadır.
- It is not good enough to embed freedom of religion in the constitution and to practise the opposite.
- Din özgürlüğünü anayasaya yerleştirmek ve bunun tersini uygulamak yeterli değildir.
- Nearly 100% female circumcision is practised.
- Neredeyse %100 kadın sünneti uygulanmaktadır.
- Our companies are suffering from the unfair competition practised by the American airlines.
- Şirketlerimiz Amerikan havayollarının uyguladığı haksız rekabetten zarar görmektedir.
- For the ECB to be able to react more swiftly to market changes it should practise majority voting.
- ECB'nin piyasadaki değişikliklere daha hızlı tepki verebilmesi için çoğunluk oylamasını uygulaması gerekir.
- Despite this, it is mainly in Islamic countries that it is practised.
- Buna rağmen esas olarak İslam ülkelerinde uygulanmaktadır.
- In all countries where genital mutilation is practised, local groups are running campaigns to abolish it.
- Sünnetin uygulandığı tüm ülkelerde yerel gruplar sünnetin kaldırılması için kampanyalar yürütmektedir.
- Despite this, it is mainly in Islamic countries that it is practised.
- Buna rağmen, esas olarak İslam ülkelerinde uygulanmaktadır.
- The terrorism of despair of the Chechen fighters is in no way comparable with the State terrorism practised by Russia.
- Çeçen savaşçıların umutsuzluk terörizmi, Rusya'nın uyguladığı devlet terörizmi ile hiçbir şekilde kıyaslanamaz.
- If they think it is a wrong system they should practise what they are preach.
- Bunun yanlış bir sistem olduğunu düşünüyorlarsa, öğütlediklerini uygulamalıdırlar.
- If they think it is a wrong system they should practise what they are preach.
- Eğer bunun yanlış bir sistem olduğunu düşünüyorlarsa, vaaz ettiklerini uygulamalıdırlar.
- The terrorism of despair of the Chechen fighters is in no way comparable with the State terrorism practised by Russia.
- Çeçen savaşçıların umutsuzluk terörü, Rusya tarafından uygulanan devlet terörizmi ile hiçbir şekilde karşılaştırılamaz.
- As always, we condemn the death penalty wherever it is practised.
- Her zaman olduğu gibi, ölüm cezasını uygulandığı her yerde kınıyoruz.
- If they do not practise equality, they do not receive any money.
- Eğer eşitliği uygulamazlarsa, hiç para alamazlar.
- Sami practised Islam to its fullest.
- Sami sonuna kadar İslam'ı uyguladı.
- Sami practised Islam to its fullest.
- Sami İslam'ı sonuna kadar uyguladı.
- Fadil can practise his religion openly now.
- Fadıl artık dinini açıkça uygulayabilir.
- Sami practised Islam to its fullest.
- Sami İslam'ı tam olarak uyguladı.
Show More (23)
|
2 |
practise |
çalışmak |
v. |
|
- James started to practise as a surgeon in the hospital.
- James hastanede cerrah olarak çalışmaya başladı.
- We've been practising for the competition for several weeks.
- Bu yarışma için birkaç haftadır çalışıyoruz.
- Tom spends most of his spare time practising the guitar.
- Tom boş zamanlarının çoğunu gitar çalışarak geçirir.
- She practised as a barrister for many years.
- O yıllarca bir avukat olarak çalıştı.
- Sami was technically a good doctor, but his alcohol abuse prevented him from practising.
- Sami teknik açıdan iyi bir doktordu ama alkole olan bağımlılığı çalışmasını engelledi.
- I've been practising karate since I was a child.
- Çocukluğumdan beri karate çalışıyorum.
- I'm practising judo.
- Judo çalışıyorum.
Show More (4)
|
3 |
practise |
pratik yapmak |
v. |
|
- She's practising for her piano exam.
- Piyano sınavı için pratik yapıyor.
- She's practising for her piano exam.
- O piyano sınavı için pratik yapıyor.
- We've been practising for the competition for several weeks.
- Birkaç haftadır yarışma için pratik yapıyoruz.
- He usually wants to practise his English on me.
- Genelde benim üzerimde İngilizce pratiği yapmak ister.
- I want to practise my English.
- İngilizcemi pratik yapmak istiyorum.
Show More (2)
|
4 |
practise |
yapmak |
v. |
|
- Sami was practising medicine without a license.
- Sami ruhsatsız doktorluk yapıyordu.
- He was banned from practising medicine.
- Doktorluk yapması yasaklandı.
- She practised as a barrister for many years.
- Uzun yıllar avukatlık yaptı.
Show More (0)
|
5 |
practise |
alıştırma yapmak |
v. |
|
- You can use a napkin to mute your guitar when practising.
- Alıştırma yaparken gitarınızın sesini kapatmak için peçete kullanabilirsiniz.
- I need to practise parallel parking.
- Paralel park etme konusunda alıştırma yapmam gerek.
Show More (-1)
|
6 |
practise |
(doktor, avukat) olarak çalışmak |
v. |
|
- He started practising as a psychologist in 1978.
- 1978'de psikolog olarak çalışmaya başladı.
Show More (-2)
|
7 |
practise |
(din) kurallarına göre yaşamak |
v. |
|
- Every person should be in practising their religion.
- Herkes kendi dininin kurallarına göre yaşamalıdır.
Show More (-2)
|