| 1 |
promoter |
destekleyici |
n. |
|
- In the wake of the new internet law, promoters of internet freedom are restless.
- Yeni internet yasasının ardından internet özgürlüğü destekleyicileri huzursuzlar.
- At present, four antibiotics are authorised for use in animal feed as growth promoters.
- Şu anda dört antibiyotiğin hayvan yemlerinde büyümeyi destekleyici olarak kullanılmasına izin verilmektedir.
- The major issue in this report is a ban on the use of antibiotics as growth promoters in agricultural production.
- Bu rapordaki en önemli konu, tarımsal üretimde büyümeyi destekleyici olarak antibiyotik kullanımının yasaklanmasıdır.
- At present, only four antibiotics are authorised for use in animal feed as growth promoters.
- Halihazırda sadece dört antibiyotiğin hayvan yemlerinde büyümeyi destekleyici olarak kullanılmasına izin verilmektedir.
- You have been an impressive defender and promoter of the Charter on Fundamental Rights and we salute you for that.
- Temel Haklar Şartı'nın etkileyici bir savunucusu ve destekleyicisi oldunuz ve bunun için sizi selamlıyoruz.
- Mr Bowis made reference to growth promoters.
- Sayın Bowis büyüme destekleyicilerine atıfta bulundu.
- The Commission will propose a certain number of rules ensuring that the promoter acts in this regard.
- Komisyon, destekleyicinin bu konuda hareket etmesini sağlayacak belirli sayıda kural önerecektir.
- Within the Convention, the Commission will act as Guardian of the Treaties and promoter of the Community spirit.
- Komisyon, Sözleşme kapsamında Antlaşmaların koruyucusu ve Topluluk ruhunun destekleyicisi olarak hareket edecektir.
Show More (5)
|
| 2 |
promoter |
destekçi |
n. |
|
- In the wake of the new internet law, promoters of internet freedom are restless.
- Yeni internet yasasının ardından internet özgürlüğü destekçileri huzursuzlar.
- Mr Bowis made reference to growth promoters.
- Bay Bowis büyüme destekçilerine atıfta bulundu.
Show More (-1)
|
| 3 |
promoter |
menajer |
n. |
|
- Her main goal is to work for a club as a promoter.
- Ana hedefi, kulübün menajeri olarak çalışmak.
Show More (-2)
|
| 4 |
promoter |
organizatör |
n. |
|
- His main goal is to work as an event promoter.
- Asıl hedefi bir etkinlik organizatörü olarak çalışmak.
Show More (-2)
|
| 5 |
promoter |
destekleyen kimse |
n. |
|
- In the wake of the new internet law, promoters of internet freedom are restless.
- Yeni internet yasasının ardından internet özgürlüğü destekleyenleri huzursuzlar.
Show More (-2)
|
| 6 |
promoter |
reklamcı |
n. |
|
- Facebook always finds a way to annoy promoters.
- Facebook her zaman reklamcıları kızdırmanın bir yolunu bulur.
Show More (-2)
|
