| 1 |
prophet |
peygamber |
n. |
|
- Isaiah was known as the Prophet who predicted the coming of Jesus.
- Yeşaya, İsa'nın gelişini önceden haber veren peygamber olarak biliniyordu.
- The Jews are the enemies of the prophets and believers.
- Yahudiler peygamberlerin ve inananların düşmanıdır.
- The Prophet like Moses will have to come from one of the tribes of Israel.
- Musa gibi bir peygamberin İsraillilerin kavimlerinden birinden gelmesi gerekecekti.
- The Prophet like Moses will have to come from one of the tribes of Israel.
- Musa gibi bir peygamberin İsrail kabilelerinden birinden gelmesi gerekecekti.
- The Prophet like Moses will have to come from one of the tribes of Israel.
- Musa gibi bir peygamberin İsraillilerin arasından gelmesi gerekecekti.
- Sami visited the Prophet's Mosque.
- Sami Peygamber Camii'ni ziyaret etti.
- I am not a prophet.
- Ben peygamber değilim.
- There is no God but Allah, and Mohammed is his prophet.
- Allah'tan başka Tanrı yoktur ve Muhammed onun peygamberidir.
- I am not a prophet.
- Ben bir peygamber değilim.
- A prophet is not recognized in his own land.
- Bir peygamber kendi ülkesinde tanınmaz.
- Yes, I also have a relationship with the prophet.
- Evet, benim de peygamberle bir ilişkim var.
- No one is a prophet in their own land.
- Kimse kendi memleketinde peygamber olmaz.
- Marx and Engels weren't prophets.
- Marx ve Engels peygamber değildi.
- Muslims believe in Jesus as a prophet.
- Müslümanlar İsa'nın peygamber olduğuna inanırlar.
- Are you a prophet?
- Sen peygamber misin?
- Sami sent blessings upon the Prophet.
- Sami Peygamber'e salavat gönderdi.
- Sami sent salawat upon the Prophet.
- Sami Peygamber'e salavat gönderdi.
- In one night, the prophet Zechariah received eight visions from the Lord.
- Bir gecede Zekeriya peygamber, RAB'dan sekiz görüm aldı.
- He's a prophet.
- O bir peygamber.
- Are you the prophet?
- Sen peygamber misin?
- No man is a prophet in his own country.
- Hiç kimse kendi ülkesinde bir peygamber değildir.
- Sami sent salawat upon the Prophet.
- Sami peygambere salavat getirdi.
- In one night, the prophet Zechariah received eight visions from the Lord.
- Zekeriya peygamber bir gecede Tanrı'dan sekiz görü aldı.
- No one is a prophet in their own land.
- Hiç kimse kendi topraklarında peygamber değildir.
- Are you a prophet?
- Peygamber misin?
- Muslims believe in Jesus, peace be upon him, as a prophet.
- Müslümanlar İsa'nın peygamber olduğuna inanır.
- Sami sent blessings upon the Prophet.
- Sami peygambere salavat getirdi.
- Muslims believe in Jesus as a prophet.
- Müslümanlar İsa'nın peygamber olduğuna inanır.
- A prophet is not recognized in his own land.
- Bir peygamber kendi toprağında tanınmaz.
- The best prophet of the future is the past.
- Geleceğin en iyi peygamberi geçmiştir.
- No man is a prophet in his own country.
- Hiç kimse kendi ülkesinde peygamber değildir.
Show More (28)
|
| 2 |
prophet |
kahin |
n. |
|
- A prophet made a prophecy that the kingdom would fall.
- Bir kahin krallığın düşeceğine dair bir kehanette bulundu.
- He's a prophet.
- O bir kahin.
Show More (-1)
|
| 3 |
prophet |
elçi |
n. |
|
- Gandhi was the prophet of non-violent protest.
- Gandhi şiddet içermeyen protestoların elçisiydi.
Show More (-2)
|
| 4 |
prophet |
nebi |
n. |
|
- Marx and Engels weren't prophets.
- Marx ve Engels nebi değildi.
Show More (-2)
|
| 5 |
prophet |
resul |
n. |
|
- Muslims believe in Jesus, peace be upon him, as a prophet.
- Müslümanlar İsa Aleyhisselam'a resul olarak iman eder.
Show More (-2)
|
