|
- I voted against the Rothley report for the following reasons.
- Aşağıdaki nedenlerle Rothley raporuna karşı oy kullandım.
- And there are very specific reasons why not.
- Ve bunun olmaması için çok özel nedenler var.
- The Charter has diminished, not extended people's rights, for obvious reasons.
- Şart, bilinen nedenlerden dolayı insanların haklarını genişletmek yerine azaltmıştır.
- For all these reasons, we will vote against the joint motion.
- Tüm bu nedenlerden dolayı, ortak önergeye karşı oy kullanacağız.
- They already play a central role, and there are reasons for increasing their participation in the employment strategy.
- Halihazırda merkezi bir rol oynamaktadırlar ve istihdam stratejisine katılımlarını arttırmak için nedenler vardır.
- The detailed reasons for this are to be found in the 28 pages of the Commission communication.
- Bunun ayrıntılı nedenleri Komisyon bildiriminin 28 sayfasında yer almaktadır.
- There are reasons against continuing various funding programmes separately from one another.
- Çeşitli finansman programlarının birbirinden ayrı olarak sürdürülmesine karşı nedenler var.
- I would like to thank the Minister for his availability but I am going to withdraw my speech, for two reasons.
- Sayın Bakan'a müsait olduğu için teşekkür etmek istiyorum ancak iki nedenden ötürü konuşmamı geri çekiyorum.
- The explanatory memorandum gives three reasons for it.
- Açıklayıcı memorandum bunun için üç neden sunuyor.
- Can the reasons for our cautiousness have disappeared or become less pressing?
- Temkinli olmamızın nedenleri ortadan kalkmış ya da daha az acil hale gelmiş olabilir mi?
- So there are very good reasons why we should follow this closely.
- Dolayısıyla bunu yakından takip etmemiz için çok iyi nedenler var.
- The reasons for the failure at Cancún must be investigated too.
- Cancún'daki başarısızlığın nedenleri de araştırılmalıdır.
- There are very good reasons for doing so.
- Bunu yapmak için çok iyi nedenler var.
- People could go back and search for different reasons why there are numbers of people there.
- İnsanlar geriye dönüp orada neden çok sayıda insan olduğuna dair farklı nedenler arayabilir.
- These are some of the reasons for the demonstrations against President Bush.
- Bunlar Başkan Bush'a karşı yapılan gösterilerin nedenlerinden bazılarıdır.
- I think that there are many good reasons to hold a debate.
- Bir münazara düzenlemek için pek çok iyi neden olduğunu düşünüyorum.
- Let me first, as rapporteur, give my reasons for assenting to Malta's accession application.
- Öncelikle raportör olarak Malta'nın katılım başvurusunu onaylama nedenlerimi belirtmeme izin verin.
- The European Union, for this and other reasons, has some credibility vis-à-vis the DPRK.
- Bu ve diğer nedenlerden dolayı Avrupa Birliği'nin Kuzey Kore'ye karşı bir miktar güvenilirliği vardır.
- There are other reasons why this method deserves our support.
- Bu yöntemin desteğimizi hak etmesi için başka nedenler de var.
- There are many reasons for this.
- Bunun birçok nedeni vardır.
- Above all, there are reasons of form and content for deferring the deadline.
- Her şeyden önce, son tarihin ertelenmesi için biçimsel ve içeriksel nedenler var.
- These are the reasons for saying no to such a constitution.
- İşte bu nedenlerle böyle bir anayasaya hayır diyorum.
- Is the monetary reserve now no longer necessary, and what are the reasons for this?
- Parasal rezerv artık gerekli değil mi ve bunun nedenleri nelerdir?
- And there are several reasons why our opinion can only be positive.
- Ve görüşümüzün yalnızca olumlu olmasının birkaç nedeni var.
- There are also other, more substantial reasons for the Convention, however.
- Bununla birlikte, Sözleşme için başka, daha önemli nedenler de var.
- Since I have been personally implicated by certain speakers, I must ask to take the floor for personal reasons.
- Bazı konuşmacılar tarafından kişisel olarak töhmet altında bırakıldığım için kişisel nedenlerle söz almak zorundayım.
- We think there are good reasons for scepticism.
- Şüpheci olmak için iyi nedenler olduğunu düşünüyoruz.
- All these reasons may explain why consumers wish to choose something other than GM products.
- Tüm bu nedenler tüketicilerin neden GDO'lu ürünler dışında bir ürün tercih etmek istediklerini açıklayabilir.
- Our group has other reasons for rejecting the report.
- Grubumuzun raporu reddetmek için başka nedenleri de bulunmaktadır.
- Their use derives from historic and socio-economic reasons that cannot be ignored by a simple ban.
- Bunların kullanımı, basit bir yasakla göz ardı edilemeyecek tarihi ve sosyo-ekonomik nedenlerden kaynaklanmaktadır.
- However, there are three reasons why I ask this question.
- Ancak bu soruyu sormamın üç nedeni var.
- I understand the reasons for your request.
- Talebinizin nedenlerini anlıyorum.
- There are two reasons for this development, and it is useful to run over them once more.
- Bu gelişmenin iki nedeni var ve bunları bir kez daha gözden geçirmekte fayda var.
- There are many reasons why and we too bear some responsibility.
- Bunun birçok nedeni var ve biz de bazı sorumluluklar taşıyoruz.
- For the reasons I have given, the Commission is still convinced of the merits of this proposal.
- Belirttiğim nedenlerden dolayı, Komisyon bu teklifin yararına hala inanmaktadır.
- Quite apart from that, there are any number of objective reasons why we cannot agree to it.
- Bunun dışında bunu kabul edemeyeceğimizi gösteren çok sayıda nesnel neden bulunmaktadır.
- I believe we have three good reasons to appreciate the results.
- Sonuçları takdir etmek için üç iyi nedenimiz olduğuna inanıyorum.
- Those are the reasons, in short, that lead me to support the report in full and consequently to vote for it.
- Kısacası beni raporun tamamını desteklemeye ve sonuç olarak rapora oy vermeye iten nedenler bunlardır.
- I have several reasons for voting against this report.
- Bu rapora karşı oy kullanmak için birkaç nedenim var.
- Both the Council and Parliament opposed such a solution for different reasons.
- Hem Konsey hem de Parlamento farklı nedenlerle böyle bir çözüme karşı çıkmıştır.
- For all of these reasons, we voted against the report.
- Tüm bu nedenlerden dolayı rapora karşı oy kullandık.
- There are quite a few reasons for objecting to this.
- Buna itiraz etmek için pek çok neden var.
- Of course, there are reasons for this.
- Elbette bunun nedenleri var.
- For the same reasons, my group is opposed to an appeal before the European Court of Justice.
- Aynı nedenlerle, grubum Avrupa Adalet Divanı nezdinde temyiz başvurusunda bulunulmasına karşıdır.
- The British Conservative delegation voted against the Brok report on ESDP for the following reasons.
- İngiliz Muhafazakâr delegasyonu AGSP'ye ilişkin Brok raporuna aşağıdaki nedenlerle karşı oy kullanmıştır.
- The same reasons explain the non-acceptance of Amendment Nos 12 and 50.
- Aynı nedenler 12 ve 50 sayılı değişikliklerin kabul edilmemesini de açıklamaktadır.
- This is important for this Parliament, not for corporate reasons.
- Bu Parlamento için önemlidir, kurumsal nedenlerle değil.
- My objections are based on the following reasons.
- İtirazlarım aşağıdaki nedenlere dayanmaktadır.
- These, in short, are the reasons for my vote against this report.
- Kısacası, bu rapora karşı oy kullanmamın nedenleri bunlardır.
- One of the reasons for this is that the education system has been run into the ground.
- Bunun nedenlerinden biri de eğitim sisteminin yerle bir edilmiş olmasıdır.
- There must be reasons for this, reasons that are far more complex than just a measure or two.
- Bunun için bir ya da iki tedbirden çok daha karmaşık nedenler olmalıdır.
- Even so, I voted against the Sjöstedt report for two crucial reasons.
- Yine de, iki önemli nedenden ötürü Sjöstedt raporuna karşı oy kullandım.
- These, in brief, are the reasons for my vote against the report.
- Rapora karşı oy kullanmamın nedenleri özetle bunlardır.
- These were our reasons for abstaining from the vote on this report.
- Bu rapora ilişkin oylamada çekimser kalmamızın nedenleri de bunlardı.
- The reasons for the difficulties must be sought both in the Member States and in the EU Commission.
- Zorlukların nedenleri hem Üye Devletlerde hem de AB Komisyonunda aranmalıdır.
- There must be reasons for this that we can find.
- Bunun için bulabileceğimiz nedenler olmalı.
- There are other reasons for this apart from air traffic control.
- Bunun hava trafik kontrolü dışında başka nedenleri de var.
- We will support this report not only for reasons of ideology, but also out of wholehearted conviction.
- Bu raporu sadece ideolojik nedenlerle değil, aynı zamanda gönülden inandığımız için de destekleyeceğiz.
- Many reasons can be given to justify my vote in favour of this report; I shall simply mention them.
- Bu rapor lehinde oy kullanmamı haklı çıkaracak pek çok neden gösterilebilir; ben sadece bunlardan bahsedeceğim.
- The reasons for this are no mystery.
- Bunun nedenleri gizemli değildir.
- And I have explained the reasons.
- Ben de nedenlerini açıkladım.
- The intention is laudable, but the reasons behind it exaggerated and the result out of proportion.
- Niyet övgüye değer, ancak arkasındaki nedenler abartılı ve sonuç orantısız.
- There, then, are many more reasons than are needed for rejecting this regulation.
- O halde bu düzenlemeyi reddetmek için gerekenden çok daha fazla neden vardır.
- Since we are opposed to the agreement as such for the above reasons, we have voted against the legislative resolution.
- Yukarıdaki nedenlerden dolayı anlaşmaya karşı olduğumuz için, yasama kararına karşı oy kullandık.
- The reasons are budgetary and the objective is partly to dismantle or reduce the few common policies.
- Bunun nedeni bütçeseldir ve amaç kısmen az sayıdaki ortak politikayı ortadan kaldırmak ya da azaltmaktır.
- One of the reasons is that BSE is only the latest development.
- Bunun nedenlerinden biri, BSE'nin sadece en son gelişme olmasıdır.
- Obviously, there are reasons for this.
- Açıkçası bunun nedenleri var.
- Regular consultation of Parliament is therefore required for a number of reasons.
- Dolayısıyla bir dizi nedenden ötürü Parlamento'ya düzenli olarak danışılması gerekmektedir.
- The Commission did not send those letters of formal notice for nothing, there were reasons for doing so.
- Komisyon bu resmi bildirim mektuplarını boşuna göndermedi, bunu yapmak için nedenleri vardı.
- The background to this proposal suggests additional reasons for having this legislation.
- Bu teklifin arka planı, bu mevzuatın çıkarılması için ilave nedenler ortaya koymaktadır.
- We oppose regulation by directives, both on principle and for practical reasons.
- Hem prensip olarak hem de uygulamaya yönelik nedenlerle direktiflerle düzenlemeye karşı çıkıyoruz.
- The reasons for this are not political; they are to do with journalism.
- Bunun nedenleri siyasi değil; gazetecilikle ilgili.
- I realise it has its own reasons for this position.
- Bu pozisyon için kendi nedenleri olduğunun farkındayım.
- We voted against this draft regulation for a number of reasons.
- Bu taslak yönetmeliğe çeşitli nedenlerle karşı oy kullandık.
- For all those reasons, we shall vote against ratifying this agreement.
- Tüm bu nedenlerle, bu anlaşmanın onaylanmasına karşı oy kullanacağız.
- Nonetheless, there are many reasons which justify this optimism.
- Bununla birlikte bu iyimserliği haklı çıkaran pek çok neden var.
- Clearly, our help is vital for humanitarian reasons and for attaining a bare minimum of economic activity.
- Yardımımızın insani nedenlerle ve asgari düzeyde bir ekonomik faaliyetin sağlanması için hayati önem taşıdığı açıktır.
- For different reasons, none of them are optimistic about the Commission's proposals for the fisheries sector.
- Farklı nedenlerden dolayı, hiçbiri Komisyon'un balıkçılık sektörüne yönelik önerileri konusunda iyimser değil.
- There were very good reasons to look ahead to the next conference.
- Önümüzdeki konferansa bakmak için çok iyi nedenler vardı.
- There are two key reasons for action in this field.
- Bu alanda harekete geçmek için iki temel neden var.
- All the reasons stated mean that we have been unable to vote in favour of the report.
- Belirtilen tüm nedenlerden dolayı rapor lehinde oy kullanmamız mümkün olmamıştır.
- Finally, the Commission has not analysed the circumstances or reasons behind these statistics.
- Son olarak Komisyon bu istatistiklerin arkasındaki koşulları veya nedenleri analiz etmemiştir.
- I ask that the exclusion clauses should not be routinely considered for practical as well as humanitarian reasons.
- Hem pratik hem de insani nedenlerden ötürü istisna maddelerinin rutin olarak dikkate alınmamasını rica ediyorum.
- There are some reasons to be hopeful, but there are still huge reasons to feel frustrated and hopeless.
- Umutlu olmak için bazı nedenler var, ancak hayal kırıklığı ve umutsuzluk hissetmek için hala çok büyük nedenler var.
- There are plenty of reasons for this.
- Bunun için pek çok neden var.
- I ask that the exclusion clauses should not be routinely considered for practical as well as humanitarian reasons.
- İnsani nedenlerin yanı sıra pratik nedenlerden dolayı istisna maddelerinin rutin olarak dikkate alınmamasını istiyorum.
- For the reasons set out above, I cannot see a good reason for introducing a European Tobin tax.
- Yukarıda belirttiğim nedenlerden dolayı, Avrupa Tobin vergisinin getirilmesi için iyi bir neden göremiyorum.
- One of the reasons for the crisis is that meat was imported illegally into Europe.
- Krizin nedenlerinden biri de etin Avrupa'ya yasadışı yollardan ithal edilmesidir.
- There are two topical reasons why this treatment and the approval of this report are advisable.
- Bu muamelenin ve bu raporun onaylanmasının tavsiye edilmesinin iki güncel nedeni vardır.
- I realise that there are important biological reasons for this proposal.
- Bu önerinin önemli biyolojik nedenleri olduğunun farkındayım.
- I have taken the floor for personal reasons, to apologise for interrupting you.
- Kişisel nedenlerle sözünüzü kestiğim için özür dilemek üzere söz almış bulunuyorum.
- One of the reasons for this is that medicines are for the most part too expensive for the people of those countries.
- Bunun nedenlerinden biri, ilaçların bu ülkelerdeki insanlar için çoğunlukla çok pahalı olmasıdır.
- That is one of the reasons we should all support the internal market.
- Hepimizin iç pazarı desteklemesinin nedenlerinden biri de budur.
- What are our reasons for doing this in spite of that negative, or non-existent, Statement of Assurance?
- Olumsuz ya da hiç olmayan Güvence Beyanı'na rağmen bunu yapmak için nedenlerimiz nelerdir?
- There are very good basic reasons why these poor countries are not well integrated into the world economy.
- Bu yoksul ülkelerin dünya ekonomisine iyi entegre olamamalarının çok iyi temel nedenleri var.
- The Socialist Group has made very clear its reasons for wanting the temporary committee.
- Sosyalist Grup, geçici komiteyi isteme nedenlerini çok açık bir şekilde ortaya koymuştur.
- I voted against the resolution for several reasons.
- Çeşitli nedenlerden dolayı karara karşı oy kullandım.
- There are yet two more reasons why your presidency comes at a decisive moment.
- Başkanlığınızın belirleyici bir zamanda gelmesinin iki nedeni daha var.
- In summary, for the reasons I have set out, 19 amendments are not acceptable.
- Özet olarak, belirttiğim nedenlerden dolayı, 19 değişiklik kabul edilemez.
- The reasons for this initiative and its goals are not difficult to understand.
- Bu girişimin nedenlerini ve hedeflerini anlamak zor değildir.
- That is one of the reasons for adopting a European approach.
- Avrupa yaklaşımını benimsememizin nedenlerinden biri de budur.
- I believe that there are good reasons for not imposing a total ban on the ivory trade.
- Fildişi ticaretinin tamamen yasaklanmaması için iyi nedenler olduğuna inanıyorum.
- I speak as an Austrian, but I also speak as a European for three reasons.
- Bir Avusturyalı olarak konuşuyorum ancak üç nedenden dolayı bir Avrupalı olarak da konuşuyorum.
- We oppose regulation by directives, both on principle and for practical reasons.
- Hem prensipte hem de pratik nedenlerle direktiflerle düzenlemeye karşıyız.
- The longer these reasons apply, the more mass grass-roots resistance and opposition will grow.
- Bu nedenler ne kadar uzun süre geçerli olursa, tabandan gelen kitlesel direniş ve muhalefet de o kadar büyüyecektir.
- One of the most important reasons is that stocks of several species are at a critical level.
- Bunun en önemli nedenlerinden biri, çeşitli türlerin rezervlerinin kritik bir seviyede olmasıdır.
- Clearly, we also need to make the public understand the reasons behind some of our decisions.
- Açıkçası, bazı kararlarımızın arkasındaki nedenleri kamuoyunun anlamasını da sağlamamız gerekiyor.
- There are two reasons, however, why these allocations cannot be too high.
- Ancak bu tahsislerin neden çok yüksek olamayacağının da iki nedeni var.
- We voted against the Brok report for all these reasons.
- Tüm bu nedenlerden dolayı Brok raporuna karşı oy kullandık.
- It is his decision alone, and there are extremely important reasons for this.
- Bu sadece onun kararıdır ve bunun için son derece önemli nedenler vardır.
- That is one of the reasons.
- Bunun nedenlerinden biri de budur.
- For these and other reasons I felt it inappropriate to participate in the vote.
- Bu ve diğer nedenlerden dolayı oylamaya katılmayı uygun bulmadım.
- There are two reasons for this.
- Bunun iki nedeni vardır.
- There are clearly other reasons, however.
- Ancak başka nedenler de olduğu açıktır.
- One of the most important reasons is that stocks of several species are at a critical level.
- Bunun en önemli nedenlerinden biri de birçok türe ait rezervlerin kritik düzeyde olmasıdır.
- I will give you a few reasons why we are concerned.
- Size neden endişe duyduğumuza dair birkaç neden sunacağım.
- I think there are two good reasons for highlighting this work.
- Bu çalışmayı vurgulamak için iki iyi neden olduğunu düşünüyorum.
- There are many reasons why and we too bear some responsibility.
- Bunun pek çok nedeni var ve biz de bazı sorumluluklar taşıyoruz.
- It is for these two reasons that, based on experience, a public interest regulation is vital.
- İşte bu iki nedenden ötürü, deneyime dayalı olarak, kamu yararına bir düzenleme hayati önem taşımaktadır.
- There are many reasons for this, these are dealt with in the report and many of you will be familiar with them.
- Bunun birçok nedeni vardır, bunlar raporda ele alınmıştır ve birçoğunuz bunlara aşina olacaksınız.
- One hundred percent purity was never possible for biological reasons and never will be in the future.
- Yüzde yüz saflık biyolojik nedenlerden dolayı hiçbir zaman mümkün olmamıştır ve gelecekte de olmayacaktır.
- The second is that, for once, there are excellent reasons for such concerns.
- İkincisi ise, bir kez olsun, bu tür endişeler için mükemmel nedenler olmasıdır.
- The British Conservatives are opposed to the principles of the report for the reasons outlined above.
- İngiliz Muhafazakârlar, yukarıda özetlenen nedenlerden ötürü raporun ilkelerine karşı çıkmaktadır.
- I have very good reasons for giving this speech.
- Bu konuşmayı yapmak için çok iyi nedenlerim var.
- There are other reasons for this apart from air traffic control.
- Bunun hava trafik kontrolü dışında başka nedenleri de vardır.
- The reasons for this are budgetary and the objective is to dismantle the limited common policies.
- Bunun nedenleri bütçe ile ilgilidir ve amaç sınırlı ortak politikaları ortadan kaldırmaktır.
- There were obviously reasons for this, not least the fact that time is short and that there is a huge amount to be done.
- Bunun tabii ki nedenleri vardı, en önemlisi de zamanın kısa olması ve yapılması gereken çok şey olmasıydı.
- There are also other, more substantial reasons for the Convention, however.
- Bununla birlikte, Sözleşme için başka, daha önemli nedenler de vardır.
- I have a number of reasons for supporting the directive.
- Yönergeyi desteklemek için bir dizi nedenim var.
- The reasons for this initiative and its goals are not difficult to understand.
- Bu girişimin nedenlerini ve hedeflerini anlamak zor değil.
- The Commission hopes that this delay is due solely to technical reasons.
- Komisyon, bu gecikmenin sadece teknik nedenlerden kaynaklandığını ummaktadır.
- There are three reasons why I voted as I did.
- Bu şekilde oy kullanmamın üç nedeni var.
- This appeal is, for very good reasons, particularly directed to the Finance Ministers, who are responsible for this.
- Bu itiraz, çok iyi nedenlerden ötürü, özellikle bu konuda sorumlu olan Maliye Bakanlarına yöneliktir.
- We voted against this draft regulation for a number of reasons.
- Bir dizi nedenden ötürü bu taslak yönetmeliğe karşı oy kullandık.
- I am against the tobacco advertising directive for several reasons of principle.
- Tütün reklamları direktifine çeşitli prensip nedenlerinden dolayı karşıyım.
- I realise that there are important biological reasons for this proposal.
- Bu öneri için önemli biyolojik nedenler olduğunun farkındayım.
- I believe we have to do this for two reasons, namely to increase efficiency and for the sake of greater transparency.
- Bunu iki nedenden dolayı yapmamız gerektiğine inanıyorum; verimliliği artırmak ve daha fazla şeffaflık için.
- There need to be very strong reasons for imposing any such restrictions.
- Bu tür kısıtlamaların uygulanması için çok güçlü nedenlerin olması gerekir.
- The results achieved, however, are not the same across the board, and it is worth exploring the reasons for this.
- Bununla birlikte elde edilen sonuçlar her yerde aynı değildir ve bunun nedenlerini araştırmaya değer.
- There are several reasons for this.
- Bunun birkaç nedeni var.
- These, in short, are the reasons for my vote against this report.
- Kısacası, bu rapora karşı oy kullanmamın nedenleri bunlar.
- For all these reasons, and since I am a European artist, I decided to vote against.
- Tüm bu nedenlerden dolayı ve Avrupalı bir sanatçı olduğum için karşı oy kullanmaya karar verdim.
- If we are not voting against Parliament's approval of the initiative, it is for the following reasons.
- Eğer Parlamento'nun girişimi onaylamasına karşı oy kullanmayacaksak bunun nedeni aşağıdaki sebeplerdir.
- If all of these are not reasons to protect women under international law, then what are?
- Eğer tüm bunlar kadınların uluslararası hukuk çerçevesinde korunması için bir neden değilse, o zaman nedir?
- I believe there are a number of specific reasons for this success.
- Bu başarının bir dizi özel nedeni olduğuna inanıyorum.
- It is for these two reasons that, based on experience, a public interest regulation is vital.
- İşte bu iki nedenden ötürü, deneyimlerimize dayanarak, kamu yararına yönelik bir düzenleme hayati önem taşımaktadır.
- These are, in short, the reasons that have led me to support this report.
- Kısacası, beni bu raporu desteklemeye iten nedenler bunlardır.
- Allow me to make only a few comments on these amendments and our reasons for rejecting them.
- İzninizle bu değişiklikler ve bunları reddetme nedenlerimiz hakkında sadece birkaç yorum yapmak istiyorum.
- There are numerous reasons for non-transposition and they need to be studied.
- Yer değiştirmemenin çok sayıda nedeni var ve bunların incelenmesi gerekiyor.
- We are given two reasons for the need for further liberalisation.
- Daha fazla serbestleşme ihtiyacı için bize iki neden sunuluyor.
- Most of the reasons have been well rehearsed before and we have heard some of them again this morning.
- Nedenlerin çoğu daha önce iyi bir şekilde prova edildi ve bazılarını bu sabah tekrar duyduk.
- I could go on, but the two reasons have already been stated.
- Devam edebilirim, ancak iki neden zaten belirtilmişti.
- There are no practical reasons for extending this period from five to ten years.
- Bu sürenin beş yıldan on yıla uzatılması için hiçbir pratik neden yok.
- The war against Kuwait was fought for this dictator's own reasons.
- Kuveyt'e karşı savaş bu diktatörün şahsi nedenleri uğruna yapılmıştır.
- We have a number of reasons to substantiate this view.
- Bu görüşümüzü destekleyecek bir dizi nedenimiz var.
- There are thus several reasons for not accepting Amendment No 6.
- Dolayısıyla 6 No'lu Değişikliği kabul etmemek için çeşitli nedenler var.
- I would like to thank the Minister for his availability but I am going to withdraw my speech, for two reasons.
- Sayın Bakana hazır bulunduğu için teşekkür etmek istiyorum ancak iki nedenden ötürü konuşmamı geri çekiyorum.
- The reasons for this shortcoming are varied in origin and responsibility for it lies in different places.
- Bu eksikliğin nedenleri çeşitlidir ve sorumluluk farklı yerlerde yatmaktadır.
- As for Libya, for obvious reasons, it only has observer status.
- Libya'ya gelince, malum nedenlerden dolayı sadece gözlemci statüsüne sahiptir.
- The Commission has pursued this line for a number of reasons.
- Komisyon'un bu yönde hareket etmesinin bir dizi nedeni bulunmaktadır.
- They are crucial to us for four reasons.
- Dört nedenden dolayı bizim için çok önemliler.
- These, in brief, are the reasons for my vote against the report.
- Rapora karşı oy kullanmamın nedenleri kısaca bunlardır.
- The constitutional challenge is often quoted in Ireland as one of our reasons.
- İrlanda'da anayasal meydan okuma sık sık nedenlerimizden biri olarak gösterilir.
- Nonetheless, there are many reasons which justify this optimism.
- Bununla birlikte, bu iyimserliği haklı çıkaran pek çok neden var.
- The reasons for that are, I hope, recognised to be practical and justified and not insular or conservative.
- Bunun nedenlerinin dar görüşlü ya da tutucu değil, pratik ve haklı nedenler olduğunun kabul edildiğini umuyorum.
- You have many reasons and you have explained them to me.
- Birçok nedeniniz var ve bunları bana açıkladınız.
- I hope the President will inform us of the reasons for the allocation of these contracts and the savings made.
- Umarım Başkan bu sözleşmelerin tahsis edilme nedenleri ve yapılan tasarruflar hakkında bizi bilgilendirir.
- It is for all these reasons that I voted against this report.
- Tüm bu nedenlerden ötürü bu rapora karşı oy kullandım.
- It is not going to be easy, and some of the reasons for that have been outlined.
- Kolay olmayacak ve bunun bazı nedenleri ana hatlarıyla belirtilmiştir.
- There are no practical reasons for extending this period from five to ten years.
- Bu sürenin beş yıldan on yıla uzatılması için hiçbir pratik neden bulunmamaktadır.
- Today is not a day, however, to argue our differences over the reasons for this.
- Ancak bugün bunun nedenleri üzerindeki farklılıklarımızı tartışacak bir gün değil.
- For all these reasons, I commend the Council common position to Parliament and urge its rapid adoption.
- Tüm bu nedenlerle Konsey'in ortak tutumunu Parlamento'ya tavsiye ediyor ve bir an önce kabul edilmesini talep ediyorum.
- I have asked for the floor for personal reasons to speak just on the language issue, for the rest is a political matter.
- Kişisel nedenlerden dolayı sadece dil konusunda konuşmak için söz istedim çünkü gerisi siyasi bir meseledir.
- There are many reasons for this.
- Bunun için pek çok neden var.
- I think there are two reasons for specifying this.
- Bunu belirtmenin iki nedeni olduğunu düşünüyorum.
- There are quite a few reasons why there are not enough women, and these apply everywhere.
- Yeterli sayıda kadın olmamasının birkaç nedeni var ve bunlar her yerde geçerli.
- The general climate for investment in real estate is quite positive for a number of reasons.
- Gayrimenkul yatırımları için genel ortam, birçok nedenden dolayı oldukça olumludur.
- There are different reasons why people want to lose weight.
- İnsanların kilo vermek istemelerinin farklı nedenleri vardır.
- There are many reasons for the fast growth of this disease.
- Bu hastalığın hızla yayılmasının pek çok nedeni var.
- There are at least two reasons for its existence.
- Onun varlığının en az iki nedeni var.
- There are different reasons why people want to lose weight.
- İnsanların zayıflamak istemelerinin farklı nedenleri vardır.
- There are many reasons a cat won't eat.
- Bir kedinin mama yememesinin birçok nedeni olur.
- There are many reasons and first comes lack of understanding.
- Bunun birçok nedeni var ve ilk olarak anlayış eksikliği geliyor.
- There are many reasons and first comes lack of understanding.
- Birçok nedeni vardır; anlayışsızlık en başta gelmektedir.
- There are many reasons to want to have children.
- Çocuk sahibi olmak istemenin birçok nedeni var.
- There are many reasons why we go from one state to another.
- Bir eyaletten diğerine gitmemizin birçok nedeni var.
- There are many reasons for the fast growth of this disease.
- Bu hastalığın hızla yayılmasının birçok nedeni var.
- Here are some reasons to love green buildings.
- İşte çevreci binaları sevmek için bazı nedenler.
- The general climate for investment in real estate is quite positive for a number of reasons.
- Gayrimenkul yatırımı için genel hava bir dizi nedenden dolayı oldukça olumludur.
- Here are some reasons to love green buildings.
- İşte çevreci binaları sevmek için birtakım nedenler.
- There are many reasons to want to have children.
- Çocuk sahibi olmayı istemek için pek çok neden vardır.
- Reasons for having a cup of coffee daily are not limited to these.
- Her gün bir fincan kahve içmenin nedenleri bunlarla sınırlı değil.
- Here are some reasons to love green buildings.
- İşte çevreci binaları sevmeniz için bazı nedenler.
- The general climate for investment in real estate is quite positive for a number of reasons.
- Gayrimenkul yatırımına yönelik genel ortam birçok nedenden dolayı oldukça olumludur.
- There are many reasons a cat won't eat.
- Bir kedinin mama yememesinin pek çok nedeni vardır.
- There are many reasons a cat won't eat.
- Bir kedinin yemeyi reddetmesinin birçok nedeni vardır.
- There are many reasons and first comes lack of understanding.
- Pek çok nedeni var ve bunların başında anlayış eksikliği geliyor.
- There are lots of reasons why we should do that.
- Bunu yapmamız için birçok neden var.
- The heart has reasons reason cannot know.
- Kalbin, aklın bilemeyeceği nedenleri vardır.
- The reasons for our failure are as follows.
- Başarısızlığımızın nedenleri aşağıdaki gibidir.
- She explained her reasons to us.
- Bize nedenlerini açıkladı.
- There are many good reasons not to do it.
- Bunu yapmamak için birçok iyi neden var.
- I had my reasons for doing that.
- Bunu yapmak için nedenlerim vardı.
- The reasons are unclear.
- Nedenler belirsiz.
- Let me tell you the reasons that I don't agree with you.
- Sizinle aynı fikirde olmamamın nedenlerini anlatayım.
- You didn't have any reasons to be angry.
- Senin de kızmak için bir nedenin yoktu.
- There are several good reasons why you should do that.
- Bunu neden yapman gerektiğine dair birkaç iyi sebep var.
- A photograph can't explain the reasons.
- Bir fotoğraf nedenlerini açıklayamaz.
- Tom gave me three reasons why he couldn't help.
- Tom bana neden yardım edemeyeceğine dair üç neden söyledi.
- Let me give you several other reasons why you shouldn't go to Boston.
- Sana Boston'a gitmemen için birkaç neden daha vereyim.
- There are a good many reasons why you shouldn't do it.
- Bunu yapmamanız için pek çok neden var.
- Tom listed a lot of reasons why we should do that.
- Tom bunu yapmamız için bir sürü neden sıraladı.
- There are several good reasons why you should do that.
- Bunu yapman için birkaç iyi neden var.
- Let me give you several other reasons why you should do that.
- Bunu yapman için sana birkaç neden daha vereyim.
- Let's list all the reasons we should be happy.
- Mutlu olmamız için tüm nedenleri sıralayalım.
- Tom explained the reasons for his decision.
- Tom, kararının nedenlerini açıkladı.
- He has his reasons for staying there.
- Orada kalmak için onun nedenleri var.
- I never argued with my stepmother, nor she gave me the reasons.
- Üvey annemle hiç tartışmadım, o da bana bunun için nedenler vermedi.
- Tom listed a lot of reasons why we should do that.
- Tom, neden bunu yapmamız gerektiğinin pek çok nedenini sıraladı.
- Tom has his reasons for not doing that.
- Tom'un bunu yapmamak için nedenleri var.
- Will you give me your reasons for doing this?
- Bunu yapma nedenini söyler misin?
- A photograph can't explain the reasons.
- Bir fotoğraf, nedenleri açıklayamaz.
- There are several reasons.
- Birkaç neden var.
- Here are a few reasons.
- İşte birkaç neden.
- I am not going, because, among other reasons, I don't have money.
- Gitmeyeceğim, çünkü diğer nedenlerin yanı sıra param yok.
- Let's list all the reasons not to do that.
- Bunu yapmamak için tüm nedenleri sıralayalım.
- There are a good many reasons why you shouldn't do it.
- Bunu yapmaman için pek çok neden var.
- Yes, there are two important reasons.
- Evet, iki önemli nedeni var.
- There are several reasons why we can't do that today.
- Bunu bugün yapamamamızın birkaç nedeni var.
- Tom explained the reasons for his decision.
- Tom kararının nedenlerini açıkladı.
- Will you give me your reasons for doing this?
- Bunu yapmak için bana nedenlerini söyler misin?
- There are a good many reasons why you shouldn't do it.
- Onu yapmaman için çok sayıda nedenler var.
- We have many reasons to be hopeful.
- Umutlu olmak için birçok nedenimiz var.
- I have my reasons for doing that.
- Bunu yapmak için nedenlerim var.
- Yes, there are two important reasons.
- Evet, iki önemli neden var.
- There are several reasons why we can't do that today.
- Bugün onu yapamamamızın birkaç nedeni var.
- There were several reasons why we decided not to do that.
- Bunu yapmamaya karar vermemizin birkaç nedeni vardı.
- A photograph cannot explain the reasons.
- Bir fotoğraf nedenlerini açıklayamaz.
- The reasons are understandable.
- Nedenleri anlaşılabilir.
- What are your reasons?
- Nedenleriniz neler?
- But he believed he had good reasons.
- Ama o iyi nedenleri olduğuna inanıyordu.
- I have my own reasons.
- Benim kendi nedenlerim var.
- One of the reasons is the difference between Japan and other countries in their attitudes toward education.
- Bunun nedenlerinden biri, Japonya ile diğer ülkeler arasında eğitime yönelik tutumlardaki farklılıktır.
- That was one of the reasons that I did that.
- Bunu yapmamın nedenlerinden biri de buydu.
- Do you have any other reasons to suspect Tom?
- Tom'dan şüphelenmek için herhangi başka nedenlerin var mı?
- A photograph cannot explain the reasons.
- Bir fotoğraf, nedenleri izah edemez.
- I'd like an opportunity to explain my reasons.
- Nedenlerimi açıklamak için bir fırsat istiyorum.
- Let's list all the reasons we should do that.
- Bunu yapmamız için tüm nedenleri sıralayalım.
- Tom did have reasons.
- Tom'un nedenleri vardı.
- They have their reasons.
- Onların nedenleri var.
- Tom has his reasons for doing that.
- Tom'un onu yapmak için nedenleri var.
- I have my reasons.
- Kendimce nedenlerim var.
- We had our reasons.
- Bizim nedenlerimiz vardı.
- Tom seems to have reasons for everything he did.
- Tom'un yaptığı her şey için nedenleri var gibi görünüyor.
- There seem to be several reasons for that.
- Bunun birkaç nedeni var gibi görünüyor.
- There were several reasons.
- Birkaç neden vardı.
- There seem to be several reasons for that.
- Bunun için birkaç neden var gibi görünüyor.
- I have good reasons for hating Tom.
- Tom'dan nefret etmek için iyi nedenlerim var.
- There were a number of reasons for the change.
- Değişikliğin birkaç nedeni vardı.
- Let's list all the reasons we should be happy.
- Mutlu olmamız için gereken tüm nedenleri listeleyelim.
- Let's list all the reasons not to do that.
- Onu yapmamak için bütün nedenleri listeye yazalım.
- They didn't give us their reasons.
- Bize nedenlerini söylemediler.
- Let's list all the reasons we shouldn't do that.
- Bunu yapmamamız için tüm nedenleri sıralayalım.
- Let's list all the reasons we need to do this.
- Bunu yapmamız için gereken tüm nedenleri listeleyelim.
- There seem to be several reasons for his failure.
- Başarısızlığının birkaç nedeni var gibi görünüyor.
- To be honest, I don't understand the reasons for such actions.
- Dürüst olmak gerekirse, bu tür eylemlerin nedenlerini anlamıyorum.
- I have my reasons for wanting to go.
- Gitmek istemek için nedenlerim var.
- You don't need to know all the reasons.
- Tüm nedenleri bilmene gerek yok.
- Perhaps there are other reasons.
- Belki başka nedenler vardır.
- I understand your reasons.
- Nedenlerini anlıyorum.
- I had my reasons.
- Kendimce nedenlerim vardı.
- Tom explained his reasons clearly.
- Tom nedenlerini açıkça açıkladı.
- I guess you have your reasons for being angry.
- Kızgın olmak için nedenlerin var sanırım.
- Let's list all the reasons we need to do this.
- Bunu yapmamız için tüm nedenleri listeleyelim.
- Do you have any other reasons to suspect Tom?
- Tom'dan şüphelenmek için başka bir nedeniniz var mı?
- But he believed he had good reasons.
- Ama iyi nedenleri olduğuna inanıyordu.
- There are several reasons why I don't want to do that.
- Bunu yapmak istemememin birkaç nedeni var.
- There are lots of reasons why we should do that.
- Bunu neden yapmamız gerektiğine dair bir sürü sebep var.
- I guess you have your reasons for being angry.
- Sanırım kızgın olmak için nedenlerin var.
- Tom couldn't think of any reasons why Mary wouldn't want to go.
- Tom, Mary'nin gitmek istememesi için herhangi bir neden düşünemiyordu.
- I'm sure Tom had good reasons for doing that.
- Eminim Tom'un bunu yapmak için iyi nedenleri vardır.
- He left the company on account of personal reasons.
- Kişisel nedenlerden dolayı şirketten ayrıldı.
- That was one of the reasons I did that.
- Bunu yapmamın nedenlerinden biri de buydu.
- Tom explained his reasons to me.
- Tom bana nedenlerini açıkladı.
- I can think of several reasons.
- Birkaç neden düşünebilirim.
- Tom had few reasons to doubt Mary.
- Tom'un Mary'den şüphelenmek için çok az nedeni vardı.
- Tom gave me three reasons why he couldn't help.
- Tom neden bana yardım edemediğine dair üç neden söyledi.
- Everyone had their reasons.
- Herkesin nedenleri vardı.
- There were a number of reasons for this accident.
- Bu kazanın birçok nedeni var.
- They didn't have any reasons to be angry.
- Kızgın olmak için herhangi bir nedenleri yoktu.
- Tom explained his reasons clearly.
- Tom nedenlerini açıkça anlattı.
- There are several reasons.
- Birkaç nedeni var.
- We have many reasons to be hopeful.
- Umutlu olmak için pek çok nedenimiz var.
- Tom did the right thing for the wrong reasons.
- Tom yanlış nedenlerle doğru olanı yaptı.
- Can you think of any reasons?
- Herhangi bir neden düşünebiliyor musun?
Show More (292)
|
