1 |
renowned |
ünlü |
adj. |
|
- And, of course, Belgium has long been renowned for its skating prowess.
- Ve elbette Belçika uzun zamandır buz patenindeki hünerleriyle ünlüdür.
- He was renowned to be a very good pilot.
- O çok iyi bir pilot olduğu için ünlüydü.
- Tom is a renowned chef.
- Tom ünlü bir şeftir.
- Tom is a renowned chef.
- Tom ünlü bir aşçıbaşı.
- A renowned tactician, Christopher Columbus once downed an entire pirate fleet by stealing all of their fruits and vegetables, thus giving them scurvy.
- Ünlü bir taktikçi olan Kristof Kolomb bir keresinde bütün bir korsan filosunu, meyve ve sebzelerini çalarak iskorbüt hastalığına yakalanmalarını sağlayarak yok etmişti.
- Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills.
- Bir Aborjin olan Layla, ünlü iz sürme becerilerini kullandı.
Show More (3)
|
2 |
renowned |
tanınmış |
adj. |
|
- Incidentally, our Chancellor is not renowned for being the German farmers' friend!
- Bu arada, Şansölyemiz Alman çiftçilerin dostu olarak tanınmıyor!
- Incidentally, our Chancellor is not renowned for being the German farmers' friend.
- Bu arada, Şansölyemiz Alman çiftçilerin dostu olarak tanınmıyor.
- He was renowned to be a very good pilot.
- Çok iyi bir pilot olarak tanınırdı.
Show More (0)
|
3 |
renowned |
meşhur |
adj. |
|
- The Commission became renowned in many ways, last year, for this waywardness.
- Komisyon, geçen yıl, birçok yönden, bu yol göstericiliği ile meşhur olmuştu.
Show More (-2)
|