revealing - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
revealing açıklayıcı adj.
  • The article contains some revealing details of last decade's political affairs.
  • Makalede son on yılda yaşanan siyasi olaylara ilişkin bazı açıklayıcı ayrıntılar yer alıyor.
  • The disaster in Toulouse is hugely revealing.
  • Toulouse'daki felaket son derece açıklayıcıdır.
  • They are revealing not only in times of conflict, they are also revealing in terms of the state of a society as a whole.
  • Sadece çatışma zamanlarında değil, bir bütün olarak toplumun durumu açısından da açıklayıcıdırlar.
Show More (6)
revealing dekolte adj.
  • It is inappropriate for her to attend the meeting in a revealing blouse.
  • Onun toplantıya bu dekolte bluzla katılması uygun değil.
Show More (-2)