1 |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) kurban etmek |
v. |
|
- They also have public service responsibilities, which must not be sacrificed to hasty liberalisation.
- Ayrıca, aceleci bir liberalleşmeye kurban edilmemesi gereken kamu hizmeti sorumlulukları da vardır.
- Not only people and their environment but also animal welfare is sacrificed to the free market.
- Sadece insanlar ve çevreleri değil, hayvan refahı da serbest piyasaya kurban edilmektedir.
- They killed this goat as a sacrifice to God.
- Bu keçiyi Tanrı'ya kurban etmek için öldürdüler.
Show More (0)
|
2 |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek |
v. |
|
- They were sacrificed to ensure that the timetable for British entry was kept on track.
- İngiltere'nin AB'ye giriş takviminin aksamaması için feda edilmişlerdir.
Show More (-2)
|