1 |
save time |
zaman kazanmak |
v. |
|
- Parliament has given it its full backing and has even waived its codecision powers in order to save time.
- Parlamento buna tam destek vermiş ve hatta zaman kazanmak için kodifikasyon yetkilerinden feragat etmiştir.
- We used the computer in order to save time.
- Zaman kazanmak için bilgisayarı kullandık.
- We used the computer in order to save time.
- Zaman kazanmak için bilgisayar kullandık.
- I used a computer in order to save time.
- Zamandan kazanmak için bir bilgisayar kullandım.
- What should I do in order to save time?
- Zaman kazanmak için ne yapmalıyım?
- You will save time if you adopt this new procedure.
- Bu yeni yöntemi benimserseniz zaman kazanırsınız.
- It'll save time.
- Zaman kazanacak.
- We'd save time if we drove down Park Street.
- Park Caddesi'nden gidersek zaman kazanırız.
- Call ahead to save time.
- Zamandan kazanmak için önceden arayın.
- It'll save time if we cut across the field.
- Tarlayı boydan boya geçersek zaman kazanırız.
- We'd save time if we drove down Park Street.
- Park Street'ten geçersek zaman kazanırız.
- What should I do to save time?
- Zaman kazanmak için ne yapmalıyım?
Show More (9)
|
2 |
save time |
zaman kazandırmak |
v. |
|
- It'll save time.
- Zaman kazandıracak.
- I just thought it would save time.
- Zaman kazandıracağını düşündüm.
- I thought it might save time.
- Zaman kazandıracağını düşündüm.
- This machine should help save time.
- Bu makine zaman kazandırmaya yardım etmeli.
- A computer can save time.
- Bir bilgisayar zaman kazandırabilir.
- It'll save time if we avoid Park Street.
- Park Caddesi'nden uzak durursak bu bize zaman kazandırır.
Show More (3)
|
3 |
save time |
zamandan tasarruf etmek |
v. |
|
- But to save time and then not use it for parliamentary business is wrong.
- Ancak zamandan tasarruf etmek ve bunu parlamento çalışmaları için kullanmamak yanlıştır.
- Call ahead to save time.
- Zamandan tasarruf etmek için önceden arayınız.
- This machine should help save time.
- Bu makine zamandan tasarruf etmemize yardımcı olacak.
- To choose time is to save time.
- Zamanı seçmek, zamandan tasarruf etmektir.
- I used a computer in order to save time.
- Zamandan tasarruf etmek için bilgisayar kullandım.
Show More (2)
|