| 1 |
script |
senaryo |
n. |
|
- Aaron has been working on this film script since last year.
- Aaron geçen yıldan beri bu filmin senaryosu üzerinde çalışıyor.
- The script was awful.
- Senaryo korkunçtu.
- Sami didn't stick to the script.
- Sami senaryoyu bağlı kalmadı.
- Sami read the script.
- Sami senaryoyu okudu.
- It's a pretty amazing script.
- Bu oldukça şaşırtıcı bir senaryo.
- Sami loved the script.
- Sami senaryoyu sevdi.
- It's a pretty amazing script.
- Oldukça şaşırtıcı bir senaryo.
- The script was awful.
- Senaryo berbattı.
- Sami didn't stick to the script.
- Sami senaryoya sadık kalmadı.
- Tom wrote the script.
- Senaryoyu Tom yazdı.
Show More (7)
|
| 2 |
script |
yazı |
n. |
|
- The Arabic script was replaced by the Roman alphabet.
- Arap yazısının yerini Roma alfabesi aldı.
- That script has not been deciphered.
- O yazı deşifre edilmemiş.
- I can't read Arabic script.
- Arapça yazıları okuyamıyorum.
- That script has not been deciphered.
- Bu yazı deşifre edilmedi.
Show More (1)
|
| 3 |
script |
alfabe |
n. |
|
- The engravings on the wall were written in Persian script.
- Duvardaki gravürler Fars alfabesiyle yazılmıştır.
- I can't read Arabic script.
- Arap alfabesini okuyamıyorum.
Show More (-1)
|
| 4 |
script |
el yazısı |
n. |
|
- Hilary easily identified her mother's cursive script.
- Hilary annesinin eğik el yazısını kolayca tanıdı.
- I can't read handwritten script, so could you please write it in printed script?
- El yazısını okuyamıyorum, lütfen matbu yazıyla yazar mısınız?
Show More (-1)
|
| 5 |
script |
sınav kağıdı |
n. |
|
- She reviewed her script and handed the paper to the professor.
- Sınav kağıdını gözden geçirerek kâğıdı hocaya uzattı.
Show More (-2)
|
| 6 |
script |
komut dosyası |
n. |
|
- A script on this page is causing your web browser to run slowly.
- Bu sayfadaki bir komut dosyası web tarayıcınızın yavaş çalışmasına neden oluyor.
Show More (-2)
|
| 7 |
script |
betik |
n. |
|
- Can you write a script for me?
- Benim için bir betik yazabilir misin?
Show More (-2)
|
