|
- Just recently I had the opportunity to discuss the contents of the report with prominent US senators.
- Geçtiğimiz günlerde raporun içeriğini ABD'nin önde gelen senatörleriyle tartışma fırsatı buldum.
- She could have told us of how ETA deprived her of her husband, Senator Casas.
- Bize ETA'nın onu kocası Senatör Casas'tan nasıl mahrum bıraktığını anlatabilirdi.
- The Senator is most welcome to the House.
- Senatör'e Meclis'te hoş geldiniz diyoruz.
- What I am proposing is something similar to what Senator Mitchell did in Northern Ireland.
- Benim önerim Senatör Mitchell'in Kuzey İrlanda'da yaptığına benzer bir şeydir.
- Much as I love Senator Doyle and her Irish friends, she is quite wrong about Sellafield in my constituency.
- Senatör Doyle'u ve İrlandalı dostlarını ne kadar sevsem de, seçim bölgemdeki Sellafield konusunda oldukça yanılıyor.
- The delegation is led by Senator Gabriel Valdés, Chairman of the Senate's Foreign Affairs Committee.
- Heyete Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Senatör Gabriel Valdés başkanlık ediyor.
- It is now my pleasure to welcome to the official gallery a delegation of 20 parliamentarians and senators from Mexico.
- Şimdi Meksika'dan 20 parlamenter ve senatörden oluşan bir heyeti resmi salonda ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum.
- They are led by Senator Leonard Gustaffson.
- Senatör Leonard Gustaffson tarafından yönetiliyorlar.
- Many senators came out against the bill.
- Birçok senatör tasarıya karşı çıktı.
- The senator, long undecided, has finally come out in support of the bill.
- Uzun süredir kararsız olan senatör sonunda tasarıyı desteklediğini açıkladı.
- He worked as a congressman and a senator.
- Milletvekili ve senatör olarak çalışmıştı.
- Dan was introduced to Senator Linda Jones.
- Dan, Senatör Linda Jones ile tanıştırıldı.
- The magazine spread many important charges against the Senator.
- Dergi, Senatör'e karşı birçok önemli suçlamada bulundu.
- His father had served as a United States senator.
- Babası Birleşik Devletler senatörü olarak görev yapmıştı.
- Senators made a decision.
- Senatörler bir karar verdiler.
- Southern senators blocked anti-lynching legislation through the 1930s.
- Güneyli senatörler 1930'lar boyunca linç karşıtı yasaları engellediler.
- He served as a United States senator.
- Birleşik Devletler senatörü olarak görev yaptı.
- Senator Tom Jackson was put under house arrest.
- Senatör Tom Jackson ev hapsine alındı.
- His dad is a senator in the USA.
- Onun babası ABD'de senatör.
- Senator Kerry was considered a liberal.
- Senatör Kerry liberal olarak görülüyordu.
- One by one, the Senators voted.
- Senatörler birer birer oy kullandı.
- Senator Tom Jackson was opposed to conscription.
- Senatör Tom Jackson zorunlu askerliğe karşıydı.
- The senator has a very demanding schedule this week.
- Senatörün bu hafta çok yoğun bir programı var.
- Senators made a decision.
- Senatörler bir karar verdi.
- His dad is a senator in the USA.
- Babası ABD'de senatör.
- A number of senators disliked Wilson.
- Bazı senatörler Wilson'dan hoşlanmıyordu.
- One by one, the Senators voted.
- Senatörler teker teker oy kullandı.
- Senator Dole was a hero during World War Two.
- Senatör Dole İkinci Dünya Savaşı sırasında bir kahramandı.
- He worked as a congressman and a senator.
- Kongre üyesi ve senatör olarak çalıştı.
- The senators will praise my act.
- Senatörler gösterimi övecekler.
- Tom Jackson didn't attend Senator John Smith's funeral.
- Tom Jackson, Senatör John Smith'in cenazesine katılmadı.
- He served as a United States senator.
- O, Amerika Birleşik Devletleri senatörü olarak görev yaptı.
- Senator Tom Jackson was opposed to conscription.
- Senatör Tom Jackson zorunlu askerliğe karşı çıktı.
- Many senators opposed it.
- Birçok senatör buna karşı çıktı.
- Dan was introduced to Senator Linda Jones.
- Dan, senatör Linda Jones'la tanıştırıldı.
- Only seven Senators remained undecided.
- Sadece yedi senatör kararsız kaldı.
- His father had served as a United States senator.
- Babası Amerika Birleşik Devletleri senatörü olarak görev yapmıştı.
- Senator Dole was a hero during World War Two.
- Senatör Dole, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir kahramandı.
- The issue divided the senators.
- Bu konu senatörleri ikiye bölmüştür.
- The senators will praise my act.
- Senatörler benim hareketimi övüyorlardı.
- The senator denied repeated requests for an interview.
- Senatör defalarca görüşme taleplerini reddetti.
- The magazine spread many important charges against the Senator.
- Dergi senatöre karşı birçok ciddi suçlama yaydı.
- The issue divided the senators.
- Bu mesele senatörleri ikiye bölmüştür.
- Only seven Senators remained undecided.
- Sadece yedi senatör kararsız kalmıştı.
- Southern senators blocked anti-lynching legislation through the 1930s.
- Güney senatörleri 1930'lu yıllara kadar linç önleme yasasını engelledi.
- Senator Hoar spoke strongly against the treaty.
- Senatör Hoar antlaşmaya şiddetle karşı çıktı.
- Tom Jackson didn't attend Senator John Smith's funeral.
- Tom Jackson Senatör John Smith'in cenaze törenine katılmadı.
Show More (44)
|
