|
- You shouldn't ride a bicycle on the sidewalk.
- Kaldırımda bisiklete binmemelisin.
- The sidewalks are deserted.
- Kaldırımlar ıssız.
- I'll be waiting for you on the sidewalk in front of the concert hall.
- Konser salonunun önündeki kaldırımda seni bekliyor olacağım.
- I slipped and fell on the icy sidewalk.
- Buzlu kaldırımda kayıp düştüm.
- The sidewalk is slippery.
- Kaldırım kaygandır.
- Tom found a purse on the sidewalk.
- Tom kaldırımda bir çanta buldu.
- The flower pot crashed to the sidewalk.
- Saksı kaldırıma düştü.
- The sidewalk was covered with fallen leaves.
- Kaldırım dökülmüş yapraklarla kaplıydı.
- He parked his car beside the sidewalk.
- O, arabasını kaldırımın yanına park etti.
- Tom found a wallet lying on the sidewalk.
- Tom kaldırımda duran bir cüzdan buldu.
- There is a lot of old chewing gum stuck to the sidewalk.
- Kaldırıma yapışmış birçok eski sakız var.
- I found a coin on the sidewalk.
- Kaldırımda bozuk para buldum.
- I found a coin on the sidewalk.
- Kaldırımda bir bozuk para buldum.
- She saw her daughter lying on the sidewalk, unconscious.
- O, kızını baygın halde kaldırımda yatarken gördü.
- He parked his car beside the sidewalk.
- Arabasını kaldırımın kenarına park etti.
- Tom is walking up the sidewalk.
- Tom kaldırımdan yukarı doğru yürüyor.
- Tom is walking down the sidewalk.
- Tom kaldırımdan aşağıya yürüyor.
- Tom was gunned down on the sidewalk in front of his house.
- Tom evinin önündeki kaldırımda vurularak öldürüldü.
- Tom rides his bicycle on the sidewalk.
- Tom bisikletini kaldırımda sürüyor.
- The children drew pictures on the sidewalk with chalk.
- Çocuklar kaldırıma tebeşirle resimler çizdiler.
- There's ice on the sidewalk and it's slippery.
- Kaldırımda buz var ve kaygan.
- Tom looked down at the sidewalk.
- Tom kaldırıma baktı.
- She found her sister sprawled unconscious on the sidewalk.
- Kız kardeşini kaldırımda baygın halde buldu.
- There is a lot of old chewing gum stuck to the sidewalk.
- Kaldırıma yapışmış bir sürü eski sakız var.
- The sidewalk was covered with fallen leaves.
- Kaldırım dökülen yapraklarla kaplıydı.
- The sidewalk is slippery.
- Kaldırım kaygan.
- You shouldn't ride a bicycle on the sidewalk.
- Kaldırımda bisiklet sürmemelisin.
- You must not ride your bike on the sidewalk.
- Bisikletini kaldırıma sürmemelisin.
- The flower pot crashed to the sidewalk.
- Çiçek saksısı kaldırıma düştü.
- Tom is walking down the sidewalk.
- Tom kaldırımdan aşağı yürüyor.
- The sidewalks were wet after the rain.
- Yağmurdan sonra kaldırımlar ıslaktı.
- Tom found a wallet on the sidewalk.
- Tom kaldırımda bir cüzdan buldu.
- The children drew pictures on the sidewalk with chalk.
- Çocuklar kaldırım üzerine tebeşirle resimler çizdiler.
- There was a sunshade over the sidewalk.
- Kaldırımda bir şemsiye vardı.
- They were clearing the snow from the sidewalk with a shovel.
- Onlar kürekle kaldırımdan karı temizliyorlardı.
- I slipped and fell on the icy sidewalk.
- Buzlu kaldırımda kaydım ve düştüm.
- There's ice on the sidewalk and it's slippery.
- Kaldırımda buz var ve orası kaygandır.
- Tom stood on the sidewalk talking to Mary.
- Tom kaldırımda durmuş Mary ile konuşuyordu.
- Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.
- Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.
- Tom and Mary walked down the busy sidewalk.
- Tom ve Mary kalabalık kaldırımda yürüdüler.
- You must not ride your bike on the sidewalk.
- Bisikletinizi kaldırımda kullanmamalısınız.
- The sidewalk is well maintained.
- Kaldırım iyi korunmuştur.
- Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.
- Nereye giderseniz gidin, istasyonların yakınındaki kaldırımlara bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.
- They were clearing the snow from the sidewalk with a shovel.
- Kürekle kaldırımdaki karları temizliyorlardı.
- Tom walked along the sidewalk.
- Tom kaldırım boyunca yürüdü.
- Tom was lying unconscious on the sidewalk.
- Tom kaldırımda baygın yatıyordu.
- Tom is walking up the sidewalk.
- Tom kaldırımda yürüyor.
- Tom saw something on the sidewalk.
- Tom kaldırımda bir şey gördü.
- Tom found a purse on the sidewalk.
- Tom kaldırımda bir cüzdan buldu.
- You must not ride your bike on the sidewalk.
- Bisikletini kaldırımda sürmemelisin.
- She saw her daughter lying on the sidewalk, unconscious.
- Kızını kaldırımda baygın yatarken gördü.
- This sidewalk is a lot narrower than the one across the road.
- Bu kaldırım yolun karşısındakinden çok daha dar.
- I saw Tom pushing a stroller down the sidewalk.
- Tom'u kaldırımda bir bebek arabası iterken gördüm.
- A light rain made the sidewalks wet.
- Hafif bir yağmur kaldırımları ıslattı.
- The sidewalks are deserted.
- Kaldırımlar bomboş.
- Tom stooped to pick up a coin he saw on the sidewalk.
- Tom kaldırımda gördüğü madeni parayı almak için durdu.
- The sidewalk is well maintained.
- Kaldırımın bakımı iyi yapılmış.
- Tom walked slowly down the busy sidewalk.
- Tom kalabalık kaldırımda yavaşça yürüdü.
- There was a sunshade over the sidewalk.
- Kaldırımın üzerinde bir güneşlik vardı.
- The sidewalks are deserted.
- Kaldırımlar terk edilmiş.
- Tom was gunned down on the sidewalk in front of his house.
- Tom evinin önünde kaldırımda vuruldu.
- Tom walked down the sidewalk.
- Tom kaldırımdan aşağı yürüdü.
- You must not ride your bike on the sidewalk.
- Bisikletinizi kaldırımda sürmemelisiniz.
- Tom found a wallet lying on the sidewalk.
- Tom kaldırımda yatan bir cüzdan buldu.
- Tom showed me the money he found on the sidewalk.
- Tom bana kaldırımda bulduğu parayı gösterdi.
Show More (62)
|