smile - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
smile gülümsemek v.
  • There is no smile on the face of Zaki 'Abd al-Malak.
  • Zeki Abdülmalak'ın yüzünde hiç gülümseme yok.
  • I could smile a little at that, for even that is now possible in the EU.
  • Buna biraz gülümseyebilirim çünkü bu bile artık AB'de mümkün.
  • I see he is smiling, so perhaps he agrees with me.
  • Gülümsediğini görüyorum, belki o da benimle aynı fikirdedir.
Show More (856)
smile gülmek v.
  • Smiling makes me happy.
  • Gülmek beni mutlu ediyor.
  • He made me smile.
  • Beni güldürdü.
  • What's there to smile about?
  • Gülünecek ne var ki?
Show More (50)
smile tebessüm n.
  • He greeted me with a smile.
  • O bir tebessümle beni selamladı.
  • Mary has a very welcoming smile.
  • Mary'nin çok davetkar bir tebessümü var.
  • Tom gave Mary a warm smile.
  • Tom, Mary'ye sıcak bir tebessüm verdi.
Show More (31)
smile tebessüm etmek v.
  • She smiled.
  • Tebessüm etti.
  • Tom smiled reassuringly.
  • Tom rahatlatıcı şekilde tebessüm etti.
  • What are you smiling about?
  • Neden tebessüm ediyorsun?
Show More (1)
smile gülücük n.
  • Please give me a smile.
  • Lütfen bana bir gülücük ver.
  • Please give me a smile.
  • Lütfen bana bir gülücük verin.
  • Tom gave Mary a big smile.
  • Tom, Mary'ye kocaman bir gülücük verdi.
Show More (1)
smile gülümseme n.
  • Well, I know very well that I will be greeted with smiles and grins everywhere.
  • Her yerde gülümsemeler ve sırıtışlarla karşılanacağımı çok iyi biliyorum.
  • But many men in love with a woman's smile have made the mistake of marrying the whole girl.
  • Ancak bir kadının gülümsemesine aşık olan birçok erkek, kızın bütünüyle evlenme hatasına düşmüştür.
  • But many men in love with a woman's smile have made the mistake of marrying the whole girl.
  • Ama bir kadının gülümsemesine aşık olan pek çok erkek, kızın tamamıyla evlenme hatasına düşmüştür.
Show More (0)
smile mutlu görünmek v.
  • He was all smiles.
  • O mutlu görünüyordu.
  • She was all smiles.
  • Mutlu görünüyordu.
Show More (-1)
smile gülümsetmek v.
  • I do not think there is any harm in making people smile while explaining the reasons for one's vote.
  • Bir kişinin oyunun gerekçelerini açıklarken insanları gülümsetmesinde herhangi bir sakınca olduğunu düşünmüyorum.
Show More (-2)