| 1 |
spectator |
seyirci |
n. |
|
- The spectators clapped their hands at the end of the play.
- Oyunun sonunda seyirciler ellerini çırptı.
- What we are doing here today does not require 70 000 spectators.
- Bugün burada yaptığımız şey 70.000 seyirci gerektirmiyor.
- Too often we are left with the impression of a Commission that is a spectator rather than a powerful actor.
- Çoğu zaman güçlü bir aktörden ziyade seyirci konumunda olan bir Komisyon izlenimi ediniyoruz.
- Sport is not only a form of entertainment for the spectator.
- Spor sadece seyirciler için bir eğlence biçimi değildir.
- There were over fifteen thousand spectators.
- On beş binden fazla seyirci vardı.
- That's why spectators love you.
- Seyircilerin seni sevmesinin nedeni bu.
- That's why spectators love you.
- Bu yüzden seyirciler sizi seviyor.
- About eighty thousand spectators packed into the stadium last night.
- Dün gece yaklaşık seksen bin seyirci stadyumu doldurdu.
- A mere 529 spectators watched the game.
- Oyunu sadece 529 seyirci izledi.
- There were more spectators than I had expected.
- Beklediğimden daha fazla seyirci vardı.
- What's your favorite spectator sport?
- En sevdiğin seyirci sporu hangisi?
- Every spectator buys a ticket.
- Her seyirci bir bilet alır.
- A mere 529 spectators watched the game.
- Maçı sadece 529 seyirci izledi.
- There are few spectators.
- Çok az seyirci var.
- Every spectator buys a ticket.
- Her seyirci bilet satın alır.
- The spectators in the gallery were making a lot of noise.
- Galerideki seyirciler çok gürültü yapıyordu.
- How many spectators were there at the stadium?
- Stadyumda kaç seyirci vardı?
- There are few spectators.
- Az sayıda seyirci var.
- The eager spectators crowded into the stadium.
- Hevesli seyirciler stadyuma doluştu.
- How many spectators were there at the stadium?
- Stadyumda kaç tane seyirci vardı?
- About eighty thousand spectators packed into the stadium last night.
- Dün gece stadyuma yaklaşık seksen bin seyirci doldu.
Show More (18)
|
| 2 |
spectator |
izleyici |
n. |
|
- Nor can we understand how Parliament can merely be a passive spectator in this and in other matters.
- Parlamentonun bu ve diğer konularda nasıl sadece pasif bir izleyici olabileceğini de anlayamıyoruz.
- The public must become active players rather than mere passive spectators, as is still too often the case.
- Halk, halen sıklıkla olduğu gibi pasif izleyiciler olmak yerine aktif oyuncular haline gelmelidir.
- The spectators in the gallery were making a lot of noise.
- Galerideki izleyiciler çok gürültü yapıyorlardı.
Show More (0)
|
| 3 |
spectator |
spectator dergisi |
n. |
|
- I couldn't find the Spectator in the shop.
- Spectator dergisini mağazada bulamadım.
Show More (-2)
|
