stalemate - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
stalemate çıkmaz n.
  • Negotiations with the unions are at a stalemate.
  • Sendikalarla yapılan pazarlık çıkmaza girdi.
  • For many years we have been in a stalemate over the legal funding for minority languages in Europe.
  • Avrupa'da azınlık dillerinin yasal olarak finanse edilmesi konusunda uzun yıllardır bir çıkmaz içerisindeyiz.
  • Who is responsible for the stalemate, or rather the failure of Bali?
  • Bali'deki çıkmazdan ya da daha doğrusu başarısızlıktan kim sorumlu?
Show More (5)
stalemate beraberlik n.
  • His king is just under attack, so it is a stalemate, not a checkmate.
  • Şahı saldırı altında, yani sonuç şah mat değil berabere.
Show More (-2)