|
- Looking at this report, the phrase that stands out is 'best value for money'.
- Bu rapora baktığımızda göze çarpan ifade "paranın karşılığını en iyi şekilde vermek".
- This big-heartedness stands out starkly against the PPE’s plans for Afghanistan.
- Bu büyük yüreklilik, PPE'nin Afganistan'a yönelik planlarına karşı açıkça göze çarpmaktadır.
- Looking at this report, the phrase that stands out is 'best value for money'.
- Bu rapora baktığımızda göze çarpan ifade 'paranın karşılığını en iyi şekilde vermek'.
- If we look at the facts on the table two complexes of problems stand out.
- Masadaki gerçeklere baktığımızda iki karmaşık sorun göze çarpmaktadır.
- And skimming the cases he worked, nothing stands out.
- Çalıştığı davaları gözden geçirince hiçbir şey göze çarpmıyor.
- And skimming the cases he worked, nothing stands out.
- Ve çalıştığı vakalara göz atıldığında göze çarpan hiçbir şey yok.
- And skimming the cases he worked, nothing stands out.
- Ve üzerinde çalıştığı davalara bakınca, hiçbiri göze çarpmıyor.
- Avoid standing out.
- Göze çarpmaktan sakın.
- He stood out because he was wearing a suit.
- Takım elbise giydiği için göze çarpıyordu.
- Your colorful shirt really stands out.
- Renkli gömleğin gerçekten göze çarpıyor.
- He is so intelligent that he stands out in class.
- O kadar zeki ki sınıfta göze çarpıyor.
- Nothing really stands out.
- Gerçekten bir şey göze çarpmıyor.
- The scar on his forehead really stands out.
- Alnındaki yara izi gerçekten göze çarpıyor.
- Wearing a suit, he stood out.
- Takım elbise giydiği için göze çarpıyordu.
- She stands out from the rest.
- Diğerleri arasında göze çarpıyor.
- The islet stands out above the water.
- Adacık suyun üzerinde göze çarpıyor.
- Tom is so intelligent that he stands out in class.
- Tom o kadar zeki ki sınıfta göze çarpıyor.
- Nothing really stands out.
- Hiçbir şey göze çarpmıyor.
Show More (15)
|
