| 1 |
stink |
kokmak |
v. |
|
- The river is filthy and it stinks.
- Nehir kirli ve kokuyor.
- The river is filthy and it stinks.
- Nehir pis ve kokuyor.
- Tom's feet stink.
- Tom'un ayakları kokuyor.
- The socks stink.
- Çoraplar kokuyor.
- Fish and visitors stink after three days.
- Balıklar ve ziyaretçiler üç gün sonra kokar.
- Smoking stinks.
- Sigara kokuyor.
- The dog really stinks.
- Köpek gerçekten kokuyor.
- Something stinks here.
- Burada bir şey kokuyor.
- Shit stinks.
- Bok kokuyor.
- The latrine stinks.
- Tuvalet kokuyor.
- What stinks in here?
- Burada ne kokuyor?
- It really stinks in here.
- Burası gerçekten kokuyor.
- Your breath stinks.
- Nefesin kokuyor.
- This fish stinks.
- Bu balık kokuyor.
- My feet stink.
- Ayaklarım kokuyor.
- This stinks.
- Leş kokuyor bu.
- This fish is stinking.
- Bu balık kokuyor.
- Our schools stink.
- Okullarımız kokuyor.
- The house stank.
- Ev kokuyordu.
- Your shoes stink.
- Ayakkabıların kokuyor.
- Do I stink?
- Kokuyor muyum?
- This latrine stinks.
- Bu tuvalet kokuyor.
- The rubbish dump stinks.
- Çöp kutusu kokuyor.
- I'm going to take a shower because I stink.
- Duş alacağım çünkü kokuyorum.
- I'm going to take a shower because I stink.
- Duş alacağım, çünkü kokuyorum.
Show More (24)
|
| 2 |
stink |
kötü kokmak |
v. |
|
- It really stinks in here.
- Gerçekten burası çok kötü kokuyor.
- Do I stink?
- Kötü kokuyor muyum?
- It stinks.
- Bu kötü kokuyor.
- The socks stink.
- Çorap kötü kokuyor.
- Tom stinks at chemistry.
- Tom kimyada kötü kokuyor.
- Your boat stinks.
- Tekneniz kötü kokuyor.
- Something stinks here.
- Burada kötü kokan bir şey var.
Show More (4)
|
| 3 |
stink |
iğrenç kokmak |
v. |
|
- This fish stinks.
- Bu balık iğrenç kokuyor.
- This stinks.
- Bu iğrenç kokuyor.
- That stinks.
- İğrenç kokuyor.
- It stinks in here.
- Burası iğrenç kokuyor.
- You stink.
- İğrenç kokuyorsun.
- You really stink.
- Gerçekten iğrenç kokuyorsun.
Show More (3)
|
| 4 |
stink |
berbat kokmak |
v. |
|
- The rubbish dump stinks.
- Çöplük berbat kokuyor.
- You really stink.
- Gerçekten berbat kokuyorsun.
- It really does stink in here.
- Burası gerçekten berbat kokuyor.
- Tom stinks.
- Tom berbat kokuyor.
- It stinks.
- Berbat kokuyor.
- It stinks here.
- Burası berbat kokuyor.
Show More (3)
|
| 5 |
stink |
leş gibi kokmak |
v. |
|
- It stinks in the bathroom.
- Banyo leş gibi kokuyor.
- It stinks in here.
- Burası leş gibi kokuyor.
- Your boat stinks.
- Teknen leş gibi kokuyor.
- It stinks to high heaven in here.
- Burası leş gibi kokuyor.
- It stinks here.
- Burası leş gibi kokuyor.
Show More (2)
|
| 6 |
stink |
pis kokmak |
v. |
|
- Tom's feet stink.
- Tom'un ayakları pis kokuyor.
- You stink.
- Pis kokuyorsun.
- This whole affair stinks to high heaven.
- Bütün bu olay çok pis kokuyor.
- The house stank.
- Ev pis kokuyordu.
- Your shoes stink.
- Ayakkabıların pis kokuyor.
Show More (2)
|
| 7 |
stink |
berbat olmak |
v. |
|
- I think my job stinks.
- Bence işim berbat.
- That movie stinks!
- O film berbat!
- I think my job stinks.
- Sanırım işim berbat.
- Tom stinks at chemistry.
- Tom kimyada berbat.
- Both of those options stink.
- Bu seçeneklerin ikisi de berbat.
Show More (2)
|
| 8 |
stink |
kötü olmak |
v. |
|
- The whole market in the country stinks.
- Ülkedeki bütün piyasa kötü halde.
Show More (-2)
|
| 9 |
stink |
pis koku |
n. |
|
- There was a stink of rotten food in the kitchen.
- Mutfakta çürümüş yemekten kaynaklı pis bir koku vardı.
Show More (-2)
|
| 10 |
stink |
kokuşmak |
v. |
|
- Chemistry isn't the only thing that stinks.
- Kokuşmuş olan tek şey kimya değil.
Show More (-2)
|
