Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
macadam cylindré
elliptique
world distribution
bruant des sierras patagon
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
summon
çağırmak
v.
The Commission is not
summoning
Spain and Portugal before a European court.
Komisyon İspanya ve Portekiz'i bir Avrupa mahkemesine
çağırmıyor.
It
summoned
him home for treatment.
Tedavi için onu eve
çağırdı.
I think you know why I
summoned
you.
Sanırım seni neden
çağırdığımı
biliyorsun.
You will remain here until you are
summoned.
Çağırılıncaya
kadar burada kalacaksın.
You will remain here until you are
summoned.
Çağrılana
kadar burada kalacaksınız.
Show More (2)
2
summon
davet etmek
v.
I think you know why I
summoned
you.
Seni neden
davet ettiğimi
bildiğini düşünüyorum.
I've been
summoned.
Davet edildim.
Even though I
summoned
my courage and invited Mary to a movie, she gave me the slip.
Cesaretimi toplayıp Mary'yi sinemaya
davet etmeme
rağmen beni ekti.
Show More (0)