|
- It is not surprising that I was elected mayor.
- Benim belediye başkanı seçilmem şaşırtıcı değildir.
- Were the results surprising?
- Sonuçlar şaşırtıcı mıydı?
- Is that surprising?
- Şaşırtıcı mı?
- This is certainly surprising.
- Bu kesinlikle şaşırtıcı.
- It isn't surprising Tom resigned.
- Tom'un istifa etmesi şaşırtıcı değil.
- This is quite surprising for several reasons.
- Bu birkaç nedenden dolayı oldukça şaşırtıcı.
- That's surprising.
- Bu şaşırtıcı.
- That's very surprising.
- Bu çok şaşırtıcı.
- The researchers made a surprising discovery.
- Araştırmacılar şaşırtıcı bir keşif yaptı.
- Tom keeps surprising me.
- Tom beni şaşırtmaya devam ediyor.
- That's not surprising.
- O şaşırtıcı değil.
- This is a surprising discovery.
- Bu şaşırtıcı bir keşif.
- For a man of seventy, he still has surprising vigour.
- Yetmiş yaşındaki bir adam için o hala şaşırtıcı bir enerjiye sahip.
- Tom made a surprising decision.
- Tom şaşırtıcı bir karar verdi.
- It's not really that surprising.
- Gerçekten de o kadar şaşırtıcı değil.
- It was quite surprising.
- Oldukça şaşırtıcıydı.
- That's pretty surprising.
- Oldukça şaşırtıcı.
- Is that so surprising?
- Bu çok şaşırtıcı mı?
- Bill spoke Japanese with surprising fluency.
- Bill, şaşırtıcı bir akıcılık ile Japonca konuştu.
- It's not at all surprising.
- Bu hiç şaşırtıcı değil.
- He countered their proposal with a surprising suggestion.
- Önerilerine şaşırtıcı bir öneriyle karşı çıktı.
- It is not surprising that he resigned.
- Onun istifa etmesi şaşırtıcı değildir.
- That's not surprising at all.
- Bu hiç de şaşırtıcı değil.
- This is quite surprising for several reasons.
- Çeşitli nedenlerden dolayı bu oldukça şaşırtıcı.
- This isn't at all surprising.
- Bu hiç şaşırtıcı değil.
- It isn't surprising that Tom resigned.
- Tom'un istifa etmesi şaşırtıcı değil.
- That's very surprising.
- O çok şaşırtıcı.
- It is not surprising that I was elected mayor.
- Belediye başkanı seçilmem şaşırtıcı değil.
- These mistakes are hardly surprising.
- Bu hatalar pek şaşırtıcı değil.
- It's not surprising.
- O şaşırtıcı değil.
- It is not surprising that you should be scolded by your teacher.
- Öğretmeniniz tarafından azarlanmanız şaşırtıcı değil.
- This isn't at all surprising.
- Bu hiç de şaşırtıcı değil.
- The researchers made a surprising discovery.
- Araştırmacılar şaşırtıcı bir keşif yaptılar.
- The scientists made a surprising discovery.
- Bilim insanları şaşırtıcı bir keşif yaptılar.
- What's more surprising?
- Daha şaşırtıcı olan nedir?
- That's not surprising at all.
- O hiç şaşırtıcı değil.
- That's not surprising nowadays.
- Bugünlerde bu şaşırtıcı değil.
- That's not surprising.
- Şaşırtıcı değil.
- That's extremely surprising.
- Bu son derece şaşırtıcı.
- Was the result surprising?
- Sonuç şaşırtıcı mıydı?
- This is very surprising.
- Bu çok şaşırtıcı.
- Is that surprising?
- Bu şaşırtıcı mı?
- It's not surprising!
- Bu hiç şaşırtıcı değil!
- It's not surprising that Tom resigned.
- Tom'un istifa etmesi şaşırtıcı değil.
- It's surprising that you haven't heard anything about her wedding.
- Düğünü hakkında hiçbir şey duymamış olmanız şaşırtıcı.
- Is that really all that surprising?
- Bu gerçekten o kadar şaşırtıcı mı?
- It was a little surprising.
- Biraz şaşırtıcıydı.
- What's more surprising?
- Daha şaşırtıcı olan ne?
- It's not really that surprising.
- O kadar da şaşırtıcı değil.
- That's really surprising.
- Bu gerçekten şaşırtıcı.
- Is that so surprising?
- Bu çok mu şaşırtıcı?
- I've something interesting to tell you that you might find surprising.
- Şaşırtıcı bulabileceğin sana söyleyecek ilginç bir şeyim var.
- It is not surprising that he resigned.
- İstifa etmesi şaşırtıcı değil.
- He keeps surprising me.
- Beni şaşırtmaya devam ediyor.
- It's not at all surprising.
- Hiç de şaşırtıcı değil.
- That was pretty surprising.
- Bu oldukça şaşırtıcıydı.
- These mistakes are hardly surprising.
- Bu hatalar hiç de şaşırtıcı değil.
- I've something interesting to tell you that you might find surprising.
- Sana şaşırtıcı bulabileceğin ilginç bir şey söyleyeceğim.
- That's extremely surprising.
- O son derece şaşırtıcı.
- It's not surprising Tom resigned.
- Tom'un istifa etmesi şaşırtıcı değil.
- It is not surprising that you should be scolded by your teacher.
- Öğretmenin tarafından azarlanman şaşırtıcı değil.
- It's not surprising.
- Şaşırtıcı değil.
- Tom and Mary have something surprising in common.
- Tom ve Mary'nin şaşırtıcı bir ortak noktası var.
- For a man of seventy, he still has surprising vigour.
- Yetmiş yaşında bir adam için hala şaşırtıcı bir dinçliği var.
Show More (61)
|
