Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
sleep face up
to mean
Geçmiş
Cümleler
"to mean"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 167 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Phrasals
1
Öbek Fiiller
mean to
f.
niyet etmek
Tom didn't
mean to
shoot anyone.
Tom kimseyi vurmaya
niyet etmedi.
More Sentences
2
Öbek Fiiller
mean to
f.
istemek
The President
meant to
say that he now declares this amendment admissible.
Başkan, bu değişikliğin kabul edilebilir olduğunu beyan ettiğini söylemek
istemiştir.
More Sentences
Colloquial
3
Konuşma Dili
mean to say
f.
kastetmek
What I
meant to say
was that I didn't want to do that.
Kastettiğim
şey, bunu yapmak istemediğimdi.
More Sentences
General
4
Genel
mean time to repair
i.
ortalama onarım zamanı
5
Genel
come to mean
f.
anlamına gelmek
6
Genel
mean everything to (me/him/her)
f.
çok şey ifade etmek
7
Genel
come to mean
f.
demeğe gelmek
8
Genel
not mean to do so
f.
böyle olsun istememek
9
Genel
not mean to do so
f.
böyle olmasını istememek
10
Genel
not mean to do so
f.
böyle yapmak istememek
11
Genel
not mean to do so
f.
öyle yapmak istememek
12
Genel
not mean to do so
f.
öyle olmasını istememek
13
Genel
not mean to do so
f.
öyle olsun istememek
14
Genel
be supposed to mean
f.
...demek olmak
15
Genel
be supposed to mean
f.
...anlamına gelmek
Phrasals
16
Öbek Fiiller
mean to
f.
niyetlenmek
17
Öbek Fiiller
mean to
f.
niyetinde olmak
Colloquial
18
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
biri için hiçbir şey ifade etmemek
19
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
biri için önemli olmamak
20
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
biri için önemsiz olmak
21
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
biri için bir önemi olmamak
22
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
birinin sevdiği biri olmamak
23
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
birinin gözünde bir değeri olmamak
24
Konuşma Dili
mean something (to someone)
f.
(birine) iyi hissettirmek
25
Konuşma Dili
mean something (to someone)
f.
(birine) iyi gelmek
26
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) niyet etmek
27
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) niyetlenmek
28
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapmak) istemek
29
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapma) niyetinde olmak
30
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapmak) zorunda olmak
31
Konuşma Dili
mean to (one)
f.
(biri) için önemli/değerli olmak
32
Konuşma Dili
mean to (one)
f.
(biri) için bir anlam ifade etmek
33
Konuşma Dili
mean to (one)
f.
(biri) için bir anlamı olmak
34
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapmak istemek
35
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapmaya niyetlenmek
36
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapmaya niyet etmek
37
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapma niyetinde olmak
38
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapmak zorunda olmak
39
Konuşma Dili
mean to say
f.
demeye çalışmak
40
Konuşma Dili
mean to say
f.
demek istemek
41
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
çok cimri
42
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
çok pinti
43
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
eli sıkı
44
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
eli cebine gitmeyen
45
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
günahını vermeyen
46
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
cebinde akrep olan
47
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
üç kuruşun/üçün beşin hesabını yapan
48
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
üç kuruşa tamah eden
49
Konuşma Dili
(do) you mean to tell me (that) (something is the case)?
expr.
bana (…) mi söylemeye çalışıyorsun?
50
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
(bir şey) mi demeye çalışıyorsun?
51
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
yani (bir şey) mi demek istiyorsun?
52
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
(bir şey olduğunu) mu ima ediyorsun?
53
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
yani (bir şey) mi diyorsun?
54
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
yani (bir şey) olduğunu mu söylüyorsun?
55
Konuşma Dili
you mean to tell me something
expr.
bir şey mi demeye çalışıyorsun?
56
Konuşma Dili
you mean to tell me something
expr.
bir şey mi kastediyorsun?
57
Konuşma Dili
you mean to tell me
expr.
bana (…) mi söylemeye çalışıyorsun?
58
Konuşma Dili
you mean to tell me
expr.
(…) mı demeye çalışıyorsun?
Idioms
59
Deyim
mean all the world to somebody
f.
dünyalara değişmemek
60
Deyim
mean all the world to somebody
f.
çok sevilmek
61
Deyim
mean all the world to somebody
f.
her şeyden daha fazla sevilmek
62
Deyim
mean all the world to somebody
f.
dünyalara bedel/değer olmak
63
Deyim
mean all the world to somebody
f.
biri için çok kıymetli olmak
64
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
dünyalara değişmemek
65
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
çok sevmek
66
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
her şeyden daha fazla sevmek
67
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
dünyalara bedel/değer olmak
68
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak
69
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
çok değer vermek
70
Deyim
mean the world to (someone)
f.
dünyalara değişmemek
71
Deyim
mean the world to (someone)
f.
çok sevmek
72
Deyim
mean the world to (someone)
f.
her şeyden daha fazla sevmek
73
Deyim
mean the world to (someone)
f.
dünyalara bedel/değer olmak
74
Deyim
mean the world to (someone)
f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak
75
Deyim
mean the world to (someone)
f.
çok değer vermek
76
Deyim
mean the world to (someone)
f.
dünya bir yana o bir yana
77
Deyim
mean the world to (someone)
f.
minnettar olmak
78
Deyim
mean the world to (someone)
f.
gönülden borçlu olmak
79
Deyim
mean the world to (someone)
f.
çok teşekkür etmek
80
Deyim
mean the world to (someone)
f.
dünyalara bedel/değer olmak
81
Deyim
mean the world to (someone)
f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli/anlamlı olmak
82
Deyim
mean all the world to
f.
dünyaya bedel olmak
83
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için hiçbir şey ifade etmemek
84
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için önemli olmamak
85
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için bir anlam ifade etmemek
86
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için önemsiz olmak
87
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için bir önemi olmamak
88
Deyim
mean nothing to somebody
f.
birinin sevdiği biri olmamak
89
Deyim
mean nothing to somebody
f.
birinin gözünde bir değeri olmamak
90
Deyim
mean the world to somebody
f.
dünyalara değişmemek
91
Deyim
mean the world to somebody
f.
çok sevmek
92
Deyim
mean the world to somebody
f.
her şeyden daha fazla sevmek
93
Deyim
mean the world to somebody
f.
biri için dünyalara bedel/değer olmak
94
Deyim
mean the world to somebody
f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak
95
Deyim
mean the world to somebody
f.
dünyalar kadar sevmek
96
Deyim
mean the world to somebody
f.
çok değer vermek
97
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(birine) hiçbir anlam ifade etmemek
98
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(biri) için hiçbir şey ifade etmemek
99
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(biri) için önemsiz olmak
100
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(biri) için bir önemi olmamak
101
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(biri) için önemli olmamak
102
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(birinin) gözünde bir değeri olmamak
103
Deyim
mean the world to (one)
f.
(onun için) bir başka olmak
104
Deyim
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
çok cimri
105
Deyim
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
pintinin önde gideni
106
Deyim
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
canını alırsın parasını alamazsın
107
Deyim
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
günahını vermez
Speaking
108
Konuşma
i don't mean to complain
expr.
amacım şikayet etmek değil
109
Konuşma
you do not mean anything at all to me
expr.
benim için (artık) hiçbir anlam ifade etmiyorsun
110
Konuşma
I don't mean to make a comparison
expr.
benzetmek/ karşılaştırmak gibi olması
111
Konuşma
does this mean anything to you?
expr.
bu size bir şey ifade ediyor mu?
112
Konuşma
I didn't mean to do it
expr.
bunu yapmak istememiştim
113
Konuşma
you mean a lot to me
expr.
benim için değerlisin
114
Konuşma
I didn't mean to say that
expr.
ben öyle demek istemedim
115
Konuşma
does this mean anything to you?
expr.
bunun sizin için bir anlamı var mı?
116
Konuşma
why does it mean so much to you?
expr.
bu senin için neden bu kadar önemli?
117
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
başarı senin için ne anlama geliyor?
118
Konuşma
it has to mean something
expr.
bir anlamı olmalı
119
Konuşma
what's that supposed to mean?
expr.
bu da ne demek şimdi?
120
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
başarı senin ne için ne anlam ifade ediyor?
121
Konuşma
I didn't mean to
expr.
bunu yapmak istememiştim
122
Konuşma
what's that supposed to mean?
expr.
bu da ne demek oluyor?
123
Konuşma
you mean nothing at all to me
expr.
benim için (artık) hiçbir anlam ifade etmiyorsun
124
Konuşma
I didn't mean to do it
expr.
bunu yapmak istemedim
125
Konuşma
what is that supposed to mean?
expr.
bu ne demek oluyor?
126
Konuşma
I don't mean to intrude
expr.
burnumu sokmak istemem
127
Konuşma
does that mean anything to you?
expr.
bunun senin için bir anlamı var mı?
128
Konuşma
what I intended to say; what I mean
expr.
demek istediğim
129
Konuşma
hope this doesn't mean something bad's going to happen
expr.
hayırdır inşallah
130
Konuşma
what is this supposed to mean
expr.
ne demek şimdi bu
131
Konuşma
I didn't mean to scare anybody
expr.
kimseyi korkutmak istememiştim
132
Konuşma
what's that supposed to mean?
expr.
ne demek şimdi bu?
133
Konuşma
I didn't mean to upset you
expr.
niyetim sizi üzmek değildi
134
Konuşma
I didn't mean to eavesdrop
expr.
kulak misafiri olmak istemezdim
135
Konuşma
I didn't mean to offend anyone
expr.
kimseyi incitmek istememiştim
136
Konuşma
I didn't mean to worry you
expr.
seni endişelendirmek istememiştim
137
Konuşma
I didn't mean to make you wait
expr.
sizi bekletmek istemezdim
138
Konuşma
I didn’t mean to wake you
expr.
seni uyandırmak istemedim
139
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
senin için başarının anlamı nedir?
140
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
senin için başarı nedir?
141
Konuşma
you mean everything to me
expr.
sen benim her şeyimsin
142
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
senin için başarı ne anlama geliyor?
143
Konuşma
I don't mean to disrespect
expr.
saygısızlık etmek istemedim
144
Konuşma
I don't mean to interrupt you
expr.
sözünüzü kesmek istemem
145
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
senin için başarı neyi ifade ediyor?
146
Konuşma
I didn't mean to get you involved in all this
expr.
seni buna bulaştırmak istememiştim
147
Konuşma
I didn't mean to scare you
expr.
seni korkutmak istememiştim
148
Konuşma
hope this doesn't mean something bad's going to happen
expr.
umarım bu bir şeylerin kötüye gideceğine işaret etmiyordur
149
Konuşma
I am being mean to you
expr.
sana acımasız davranıyorum
Law
150
Hukuk
take to mean
f.
anlam çıkarmak
151
Hukuk
take to mean
f.
çıkarım yapmak
152
Hukuk
take to mean
f.
sonucuna varmak
153
Hukuk
take to mean
f.
varsaymak
Technical
154
Teknik
mean time to repair
i.
ortalama tamır süresi
155
Teknik
mean time to repair
i.
onarım için harcanan ortalama zaman
Computer
156
Bilgisayar
mean time to repair/restore
i.
ortalama onarım süresi
157
Bilgisayar
mean time to repair
i.
ortalama tamir süresi
158
Bilgisayar
mean time to repair
i.
onarım için harcanan ortalama zaman
Informatics
159
Bilişim
mean time to repair
i.
ortalama onarım süresi
Telecom
160
Telekom
mean time to restore
i.
arıza gidermek için gereken ortalama süre
161
Telekom
mean time to repair
i.
ortalama tamir süresi
Aeronautic
162
Havacılık
assessed mean time to failure
i.
tahmini bozulma ortalama zamanı
Statistics
163
İstatistik
regression to the mean
i.
ortalamaya doğru regresyon
164
İstatistik
regression to the mean
i.
ortalamaya bağlanım
Slang
165
Argo
not mean jack shit to
f.
anlam ifade etmemek
166
Argo
mean a hell of a lot to
f.
büyük anlam ifade etmek
167
Argo
what the hell is that supposed to mean?
expr.
bu da ne demek oluyor böyle?
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of to mean
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy