1 |
turn down |
geri çevirmek |
v. |
|
- She cannot have turned down his offer.
- Teklifini geri çevirmiş olamaz.
- Tom turned down our offer to help.
- Tom yardım etme teklifimizi geri çevirdi.
- He flatly turned down our request.
- Teklifimizi açıkca geri çevirdi.
- She turned down our offer of help.
- Yardım teklifimizi geri çevirdi.
- Why did you turn down his offer?
- Neden teklifini geri çevirdin?
- Why did you turn down his request for a pay raise?
- Maaşına zam isteğini neden geri çevirdin?
- We turned down the offer.
- Teklifi geri çevirdik.
- She turned down my request.
- O benim ricamı geri çevirdi.
- Tom turned down the offer.
- Tom teklifi geri çevirdi.
- Nobody knows why he turns down my help.
- Yardımımı neden geri çevirdiğini kimse bilmiyor.
- She turned down every proposal.
- Bütün teklifleri geri çevirdi.
- I can't understand why John turned down a job as good as that.
- John'un o kadar iyi bir işi niçin geri çevirdiğini anlayamıyorum.
- Tom turned down my request.
- Tom isteğimi geri çevirdi.
- She turned down every proposal.
- O, her teklifi geri çevirdi.
- Tom turned down the promotion.
- Tom terfiyi geri çevirdi.
- He turned down her request for a day off.
- Kadının bir gün izin isteğini geri çevirdi.
- Why did they turn down your proposal?
- Neden teklifini geri çevirdiler?
- Robert was so busy he had to turn down an invitation to play golf.
- Robert o kadar meşguldü ki golf oynama davetini geri çevirmek zorunda kaldı.
- She turned down my proposal.
- O benim teklifimi geri çevirdi.
- My boss turned down his proposal.
- Patronum önerisini geri çevirdi.
- Tom turned down our proposal.
- Tom teklifimizi geri çevirdi.
- She turned down my offer.
- O benim teklifimi geri çevirdi.
- Tom turned down my proposal.
- Tom teklifimi geri çevirdi.
- Tom turned down our offer.
- Tom önerimizi geri çevirdi.
- She turned down my offer.
- O, benim teklifimi geri çevirdi.
- Why did you turn down his request for a pay rise?
- Onun ücret artışı ile ilgili ricasını neden geri çevirdin?
- Tom had to turn down the offer.
- Tom teklifi geri çevirmek zorunda kaldı.
- I turned down the offer.
- Teklifi geri çevirdim.
- Tom turned down the job offer.
- Tom iş teklifini geri çevirdi.
- Tom turned down three dinner invitations last week.
- Tom geçen hafta üç yemek davetini geri çevirdi.
- It was hard for me to turn down his demand.
- Talebini geri çevirmek benim için zor oldu.
- I wonder why Tom turned down that job.
- Tom'un o işi neden geri çevirdiğini merak ediyorum.
- Tom turned down my offer.
- Tom teklifimi geri çevirdi.
- She cannot have turned down his offer.
- Onun önerisini geri çevirmiş olamaz.
- He turned down our proposal.
- O, bizim teklifimizi geri çevirdi.
- When I asked him to lend me some money, he turned down my request.
- Bana biraz borç vermesini istediğimde, isteğimi geri çevirdi.
- She turned down my request.
- İsteğimi geri çevirdi.
- Our boss turned down our proposal.
- Patronumuz önerimizi geri çevirdi.
- Tom turned down our request.
- Tom isteğimizi geri çevirdi.
- She turned down our proposal.
- Teklifimizi geri çevirdi.
- My boss turned down his proposal.
- Patronum onun teklifini geri çevirdi.
- I'm afraid she will turn down my request.
- Korkarım ki o, ricamı geri çevirecek.
- You were wrong to turn down his help.
- Yardımını geri çevirmekle hata yaptın.
- It was stupid for him to turn down her offer.
- Onun teklifini geri çevirmesi aptallıktı.
- Mary turned down Tom's advances.
- Mary, Tom'un hamlelerini geri çevirdi.
- It was hard for me to turn down his demand.
- Onun talebini geri çevirmek benim için zordu.
- It was stupid for him to turn down her offer.
- Teklifini geri çevirmesi aptalcaydı.
- She turned down his advances.
- O, avantajlarını geri çevirdi.
- No one could turn down their invitation.
- Hiç kimse onların davetini geri çeviremezdi.
- He turned down their invitation.
- Davetlerini geri çevirdi.
- He turned down my application.
- Başvurumu geri çevirdi.
- Tom turned down that offer.
- Tom bu teklifi geri çevirdi.
- She turned down his invitation.
- Davetini geri çevirdi.
- How can you turn down a deal like that?
- Böyle bir anlaşmayı nasıl geri çevirebilirsin?
- It was foolish for him to turn down her offer.
- Teklifini geri çevirmesi aptallıktı.
- He turned down our proposal.
- Teklifimizi geri çevirdi.
- No one could turn down their invitation.
- Kimse onların davetini geri çeviremez.
- He turned down my application.
- O, benim başvurumu geri çevirdi.
- She had no choice but to turn down his proposal.
- Onun önerisini geri çevirmekten başka çaresi yoktu.
- Tom turned down our offer to help.
- Tom yardım teklifimizi geri çevirdi.
- No wonder they turned down her offer.
- Onun teklifini geri çevirdiklerine şaşmamalı.
- Why did they turn down your proposal?
- Onlar teklifini niçin geri çevirdiler?
- Tom turned down that offer.
- Tom o teklifi geri çevirdi.
- Why did you turn down their offer?
- Neden tekliflerini geri çevirdin?
- She turned down his advances.
- Onun tekliflerini geri çevirdi.
- I'm afraid she will turn down my request.
- İsteğimi geri çevirmesinden korkuyorum.
- She turned down his proposal.
- O, evlenme teklifini geri çevirdi.
- Tom turned down my request.
- Tom benim isteğimi geri çevirdi.
- No wonder they turned down her offer.
- Teklifini geri çevirmelerine şaşmamalı.
- Why did you turn down his request for a pay rise?
- Neden maaşına zam isteğini geri çevirdin?
- Tom turned down our offer.
- Tom teklifimizi geri çevirdi.
- He turned down my offer.
- Teklifimi geri çevirdi.
Show More (69)
|
2 |
turn down |
reddetmek |
v. |
|
- I regret that I also have to turn down Amendment No 15.
- 15 numaralı Değişikliği de reddetmek zorunda kaldığım için üzgünüm.
- Tom asked Mary to marry him, but she turned down his proposal.
- Tom, Mary'ye evlenme teklif etti ama o teklifi reddetti.
- I wonder why Tom turned down that job.
- Tom'un o işi neden reddettiğini merak ediyorum.
- Tom turned down our proposal.
- Tom teklifimizi reddetti.
- I wonder whether or not Tom turned down that job.
- Tom'un o işi reddedip reddetmediğini merak ediyorum.
- I can't believe you turned down that job.
- O işi reddettiğine inanamıyorum.
- Tom turned down the promotion.
- Tom terfiyi reddetti.
- She turned down our proposal.
- Teklifimizi reddetti.
- I turned down the job.
- İşi reddettim.
- Why did you turn down his request for a pay raise?
- Neden onun bir maaş zammı talebini reddettiniz?
- We turned down the offer.
- Biz teklifi reddettik.
- Can you explain why you turned down their proposal?
- Onların teklifini neden reddettiğini açıklayabilir misin?
- She turned down my proposal.
- Teklifimi reddetmişti.
- It was foolish for him to turn down her offer.
- Onun teklifini reddetmesi aptallıktı.
- I wonder whether or not Tom turned down that job.
- Tom'un bu işi reddedip reddetmediğini merak ediyorum.
- She turned down my offer.
- Teklifimi reddetti.
- He turned down my offer.
- O, önerimi reddetti.
- Tom turned down our offer.
- Tom teklifimizi reddetti.
- I think he's making a big mistake by turning down the job.
- Sanırım işi reddederek büyük bir hata yapıyor.
- She turned down his proposal.
- Onun teklifini reddetti.
- You were wrong to turn down his help.
- Onun yardımı reddetmekle hata yaptın.
- Our boss turned down our proposal.
- Patronumuz teklifimizi reddetti.
- She had no choice but to turn down his proposal.
- Teklifini reddetmekten başka çaresi yoktu.
- Can you explain why you turned down their proposal?
- Tekliflerini neden reddettiğinizi açıklayabilir misiniz?
- To put it briefly, she turned down his proposal.
- Kısaca söylemek gerekirse, teklifini reddetti.
- Nobody knows why he turns down my help.
- Yardımımı niçin reddettiğini kimse bilmiyor.
- He flatly turned down our request.
- İsteğimizi kesin bir dille reddetti.
- He turned down her request for a day off.
- Onun bir günlük izin isteğini reddetti.
- Tom asked Mary to marry him, but she turned down his proposal.
- Tom Mary'ye evlenme teklif etti ama Mary teklifi reddetti.
- Why did you turn down his offer?
- Niçin onun önerisini reddettin?
- I think he's making a big mistake by turning down the job.
- Bence işi reddederek büyük bir hata yapıyor.
- I can't understand why John turned down a job as good as that.
- John'un bu kadar iyi bir işi neden reddettiğini anlayamıyorum.
- I couldn't help but turn down his offer.
- Onun teklifini reddetmekten başka elimden bir şey gelmedi.
- Tom turned down my proposal.
- Tom teklifimi reddetti.
Show More (31)
|
3 |
turn down |
sesini kısmak |
v. |
|
- Turn down the TV.
- Televizyonun sesini kısın.
- Could you turn down the volume?
- Sesi kısabilir misin?
- Would you mind turning down the volume?
- Sesi kısabilir misiniz?
- Do you mind if I turn down the TV?
- Televizyonun sesini kısmamın bir sakıncası var mı?
- Could you turn down the music, please?
- Müziğin sesini kısabilir misin lütfen?
- Could you turn down the music, please?
- Lütfen müziğin sesini kısar mısın?
- Please turn down the radio.
- Lütfen radyonun sesini kıs.
- Please turn down the volume.
- Lütfen sesi kısın.
- Tom turned down the TV.
- Tom televizyonun sesini kıstı.
- She turned down the radio.
- O, radyonun sesini kıstı.
- Turn down the TV.
- TV'nin sesini kıs.
- Turn down the television.
- Televizyonun sesini kıs.
- Turn down the radio.
- Radyonun sesini kıs.
- May I turn down the TV?
- TV'nin sesini kısabilir miyim?
- Turn down the music before you kill us all.
- Hepimizi öldürmeden önce müziğin sesini kıs.
- I asked him to turn down the volume on his speakers.
- Ondan hoparlörlerinin sesini kısmasını istedim.
- Turn down the music.
- Müziğin sesini kıs.
- Turn down the volume.
- Sesi kıs.
- Turn down the volume, please.
- Sesi kısın lütfen.
- Would you please turn down the TV?
- Lütfen televizyonun sesini kısar mısınız?
- Could you turn down the TV?
- Televizyonun sesini kısabilir misin?
- Please turn down the music.
- Lütfen müziğin sesini kısın.
- Turn down the stereo.
- Müzik setinin sesini kısın.
- Tom asked us to turn down the music.
- Tom müziğin sesini kısmamızı istedi.
- Turn down the television.
- Televizyonun sesini kısın.
- Would you mind turning down the volume?
- Sesi kısar mısınız?
- Turn down the TV, please.
- Lütfen televizyonun sesini kıs.
- Please turn down the music.
- Müziğin sesini kıs lütfen.
- Turn down the volume.
- Sesi kısın.
- Tom is turning down the sound of the radio.
- Tom radyonun sesini kısıyor.
- Tom turned down the volume.
- Tom sesi kıstı.
- Could you turn down the volume?
- Sesi kısabilir misiniz?
Show More (29)
|
4 |
turn down |
kısmak |
v. |
|
- Will you please turn down the radio?
- Lütfen radyoyu kısar mısın?
- Would you mind turning down the radio?
- Radyoyu kısar mısınız?
- Would you mind turning down the radio?
- Pardon ama radyoyu kısabilir misin acaba?
- Tom turned down the flame.
- Tom ateşi kıstı.
- Would you please turn down the TV?
- Lütfen televizyonu kısar mısın?
- Could you turn down the radio?
- Radyoyu kısar mısın?
- Turn down the television.
- Televizyonu kısın.
- Could you turn down the TV?
- Televizyonu kısar mısın?
- Turn down the TV.
- Televizyonun senini kıs.
- Could you please turn down the heat?
- Lütfen ocağı kısar mısın?
- Please turn down the stereo a little.
- Lütfen müzik setinin sesini biraz kısın.
- Please turn down the volume a little bit more.
- Lütfen sesi biraz daha kısın.
- Would you mind turning down the radio?
- Radyoyu kısabilir misiniz lütfen?
- Would you please turn down the TV a little?
- Lütfen TV'yi biraz kısar mısın?
- Tom turned down the radio.
- Tom radyoyu kıstı.
- Could you turn down the music a little?
- Müziğin sesini biraz kısabilir misin?
- Would you please turn down the TV a little?
- Lütfen televizyonun sesini biraz kısar mısın?
- Would you turn down the stereo a little?
- Teybin sesini biraz kısar mısın?
- Turn down the music before you kill us all.
- Hepimizi öldürmeden önce müziği kısın.
Show More (16)
|
5 |
turn down |
azaltmak |
v. |
|
- Turn down the volume, please.
- Ses seviyesini azaltın, lütfen.
- I asked him to turn down the volume on his speakers.
- Ondan hoparlörlerindeki ses seviyesini azaltmasını rica ettim.
- Would you mind turning down the volume?
- Sesi azaltmanızın sakıncası var mı?
Show More (0)
|