1 |
turn to |
başvurmak |
v. |
|
- As things stand, she cannot turn to the local police to close down these sites.
- Mevcut durumda, bu siteleri kapatmak için yerel polise başvuramıyor.
- It is this precious resource that I should like to turn to.
- İşte bu değerli kaynağa başvurmak istiyorum.
- Today, when we talk about women or violation or female genital mutilation, we have no organisation to turn to for help.
- Bugün, kadınlardan, ihlallerden ya da kadın sünnetinden bahsettiğimizde, yardım için başvurabileceğimiz bir kuruluş yok.
- I would therefore request her to turn to the Commission for additional information.
- Bu nedenle kendisinden ek bilgi için Komisyona başvurmasını rica ediyorum.
- It is also important for the victims of abuses of power to be able to turn to a moral authority that can help them.
- Güç istismarı mağdurlarının kendilerine yardımcı olabilecek bir ahlaki otoriteye başvurabilmeleri de önemlidir.
- Without Tom, Mary would have no one to turn to.
- Tom olmasaydı, Mary'nin başvuracağı kimse olmazdı.
- Sooner or later, I'll have no one left to turn to.
- Er ya da geç, başvuracak kimsem kalmayacak.
- I have no one to turn to for advice.
- Nasihat için başvuracak kimsem yok.
- Tom has no one to turn to for help.
- Tom'un yardım için başvuracak kimsesi yok.
- I don't know who to turn to.
- Kime başvuracağımı bilmiyorum.
- I don't know who else to turn to.
- Başka kime başvuracağımı bilmiyorum.
- The girl had no one to turn to for advice.
- Kızın tavsiye için başvuracağı kimsesi yoktu.
- Tom has nobody to turn to for advice.
- Tom'un tavsiye almak için başvuracağı kimse yok.
- Tom had no one to turn to for advice.
- Tom'un tavsiye almak için başvuracağı kimse yoktu.
- Tom had no one else to turn to.
- Tom'un başvurabileceği başka kimse yoktu.
- Everyone needs someone to turn to when they're in trouble.
- Herkesin başı belaya girdiğinde başvuracağı birine ihtiyacı vardır.
- Tom doesn't know who to turn to.
- Tom kime başvuracağını bilmiyor.
- The girl had no one to turn to for advice.
- Kızın tavsiye almak için başvuracağı kimse yoktu.
- He turned to his friends for help.
- Yardım için arkadaşlarına başvurdu.
- I don't know who else to turn to for help.
- Yardım için başka kime başvuracağımı bilmiyorum.
- Tom turned to Mary for advice.
- Tom, tavsiye için Mary'ye başvurdu.
- I want to be someone you can turn to.
- Başvurabileceğin biri olmak istiyorum.
- I don't know where to turn to.
- Nereye başvuracağımı bilmiyorum.
- Tom had no one to turn to.
- Tom'un başvuracak kimsesi yoktu.
- Tom turned to Mary for help.
- Tom yardım etmesi için Mary'ye başvurdu.
- Tom had no one to turn to for help.
- Tom'un yardım için başvuracağı kimsesi yoktu.
Show More (23)
|
2 |
turn to |
dönüşmek |
v. |
|
- The trust has, however, suddenly turned to deep concern.
- Ancak bu güven aniden derin bir endişeye dönüştü.
- Tom's sadness quickly turned to fury.
- Tom'un üzüntüsü hızla öfkeye dönüştü.
- The water turned to ice.
- Su buza dönüştü.
- Layla's love turned to revenge.
- Leyla'nın aşkı intikama dönüştü.
- Layla's frustration with her parents turned to hate.
- Layla'nın ailesine karşı duyduğu hayal kırıklığı nefrete dönüştü.
- The rain turned to snow.
- Yağmur kara dönüştü.
- At low temperatures, water turns to ice.
- Düşük sıcaklıklarda su buza dönüşür.
- Layla's love turned to revenge.
- Leyla'nın sevgisi intikama dönüştü.
- Soon, their hunger turned to anger.
- Kısa süre sonra açlıkları öfkeye dönüştü.
- Her unhappiness turned to bliss when she heard his voice.
- Onun sesini duyduğunda mutsuzluğu mutluluğa dönüştü.
- Layla's frustration with her parents turned to hate.
- Leyla'nın anne ve babasına olan hayal kırıklığı nefrete dönüştü.
- At low temperatures, water turns to ice.
- Su düşük sıcaklıklarda buza dönüşür.
Show More (9)
|
3 |
turn to |
yardımını istemek |
v. |
|
- I have no one else to turn to but you.
- Senden başka yardımını isteyecek kimsem yok.
- Tom had no one to turn to for advice.
- Tom'un tavsiye için yardım isteyecek kimsesi yoktu.
- Tom has nobody to turn to for help.
- Tom'un yardım isteyecek kimsesi yok.
- Tom turned to his friends for help.
- Tom yardım istemek için arkadaşlarına başvurdu.
- I have no one else to turn to except you.
- Senden başka yardımını isteyecek kimsem yok.
- Tom had no one to turn to for help.
- Tom'un yardım isteyeceği kimse yoktu.
- Tom has no one to turn to for help.
- Tom'un yardım isteyeceği kimse yok.
- He turned to his friends for help.
- O, arkadaşından yardım istedi.
Show More (5)
|
4 |
turn to |
yönelmek |
v. |
|
- It is these signs that we are turning to, to point them out, embrace them and encourage them.
- İşaret etmek, kucaklamak ve cesaretlendirmek için bu işaretlere yöneliyoruz.
- The Commission is now turning to the programming of 2000 funds.
- Komisyon şimdi 2000 yılı fonlarının programlanmasına yöneliyor.
- Tom turned to Mary for advice.
- Tom tavsiye almak için Mary'ye yöneldi.
- After years of focus on words, dictionary writers finally turned to sentences.
- Yıllarca kelimelere odaklandıktan sonra, sözlük yazarları sonunda cümlelere yöneldi.
- Sami turned to alcohol and narcotics to stop the pain.
- Sami acısını dindirmek için alkol ve uyuşturucuya yöneldi.
- The company is turning to export markets to make up for a decline in domestic sales.
- Şirket yurtiçi satışlarındaki bir gerilemeyi telafi etmek için ihracat pazarlarına yöneliyor.
- The company is turning to export markets to make up for a decline in domestic sales.
- Şirket iç satışlardaki düşüşü telafi etmek için ihracat pazarlarına yöneliyor.
Show More (4)
|
5 |
turn to |
uzatmak |
v. |
|
- Anyway, without further ado, let us turn to the matter in hand.
- Her neyse, lafı daha fazla uzatmadan elimizdeki konuya dönelim.
Show More (-2)
|
6 |
turn to |
dönüştürmek |
v. |
|
- It is our turn to put our words into action.
- Sözlerimizi eyleme dönüştürme sırası bizde.
Show More (-2)
|
7 |
turn to |
değişmek |
v. |
|
- Turning to the targets, the targets proposed by the Commission ought to remain largely unchanged.
- Hedeflere dönecek olursak, Komisyon tarafından önerilen hedefler büyük ölçüde değişmeden kalmalıdır.
Show More (-2)
|