1 |
unavailable |
müsait değil |
adj. |
|
- The mayor is unavailable at the moment.
- Belediye başkanı şu anda müsait değil.
- Tom is unavailable.
- Tom müsait değil.
- Tom is unavailable.
- Tom müsait değildir.
Show More (0)
|
2 |
unavailable |
ulaşılmaz |
adj. |
|
- At this crucial time, the European Union is unavailable to its subscribers.
- Bu kritik dönemde Avrupa Birliği abonelerine ulaşamıyor.
- English Wikipedia will be unavailable today.
- İngilizce Wikipedia'ya bugün ulaşılamayacak.
Show More (-1)
|
3 |
unavailable |
kullanılamaz |
adj. |
|
- And medicines are often unavailable altogether.
- Ve ilaçlar genellikle tamamen kullanılamaz durumdadır.
- The Internet is unavailable now.
- İnternet şu anda kullanılamıyor.
Show More (-1)
|