Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
token system
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
upstanding
dürüst
adj.
He is known for his
upstanding
character.
Herkes adamı
dürüst
karakterinden dolayı tanıyor.
Tom is an
upstanding
citizen.
Tom
dürüst
bir vatandaş.
Show More (-1)
2
upstanding
dik duran
adj.
The
upstanding
trees provided shade on a sunny day.
Dik duran ağaçlar güneşli bir günde gölge sağlıyordu.
Show More (-2)