Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
vested interest
çıkar
n.
Everyone who works in one seems to have a
vested interest
in the agencies' expansion.
Birinde çalışan herkesin ajansların genişlemesinde
çıkarı
var gibi görünüyor.
The TRIPS Agreement was a clear example of the powerful
vested interests
of the developed world at this time.
TRIPS Anlaşması, o dönemde gelişmiş dünyanın güçlü
çıkarlarının
açık bir örneğiydi.
I say that as an entrepreneur who has a
vested interest
in this.
Bunu, bu işten
çıkarı
olan bir girişimci olarak söylüyorum.
Who has a
vested interest
in restoring stocks to sustainable levels?
Rezervlerin sürdürülebilir seviyelere getirilmesinde kimin
çıkarı
var?
Show More (1)
2
vested interest
menfaat
n.
In addition, we also oppose the introduction of a European Transport Fund, as this reeks of
vested interest.
Ayrıca,
menfaat
koktuğu için Avrupa Ulaştırma Fonu'nun kurulmasına da karşı çıkıyoruz.
That means a lot of
vested interests
will need to be confronted.
Bu da pek çok
menfaat
sahibiyle yüzleşilmesi gerektiği anlamına geliyor.
Show More (-1)