vigilant - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
vigilant tetikte olan adj.
  • We need to remain vigilant so that the relatively good human rights situation in the EU does not deteriorate.
  • AB'deki nispeten iyi insan hakları durumunun bozulmaması için tetikte olmamız gerekmektedir.
  • I just have to be vigilant about the work and stay on top of it.
  • Sadece iş konusunda tetikte olup başında durmak zorundayım.
  • You must be vigilant.
  • Tetikte olmalısın.
Show More (2)
vigilant uyanık adj.
  • Our citizens expect and are entitled to a vigilant and positive response.
  • Vatandaşlarımız uyanık ve olumlu bir yanıt beklemekte ve buna hak kazanmaktadır.
  • We must be vigilant, disciplined, and always looking out for one another.
  • Uyanık, disiplinli olmalı ve her zaman birbirimizi kollamalıyız.
  • Be vigilant.
  • Uyanık ol.
Show More (0)
vigilant dikkatli adj.
  • People who have cancer should be extra vigilant about what they eat or drink.
  • Kanser hastası olan kişiler yedikleri ve içtikleri konusunda daha dikkatli olmalıdır.
  • We must therefore have a vigilant and cautious approach.
  • Bu nedenle dikkatli ve ihtiyatlı bir yaklaşım sergilemeliyiz.
Show More (-1)
vigilant ihtiyatlı adj.
  • We must therefore maintain a constructive and vigilant attitude for the future.
  • Bu nedenle gelecek için yapıcı ve ihtiyatlı bir tutum sergilemeliyiz.
  • We must be vigilant, disciplined, and always looking out for one another.
  • İhtiyatlı, disiplinli olmalı ve her zaman birbirimizi gözetmeliyiz.
Show More (-1)
vigilant tedbirli adj.
  • We must be extremely vigilant.
  • Son derece tedbirli olmalıyız.
  • We'll continue to be vigilant.
  • Biz tedbirli olmaya devam edeceğiz.
Show More (-1)