|
- Tom also plays the violin.
- Tom keman da çalıyor.
- Tom is carrying a violin under his arm.
- Tom kolunun altında bir keman taşıyor.
- The violins aren't playing together.
- Kemanlar birlikte çalmıyor.
- Tom thought his violin was a Stradivarius because the name Stradivarius was on the label inside his violin.
- Tom kemanının bir Stradivarius olduğunu düşündü çünkü Stradivarius adı kemanının içindeki etiketteydi.
- A violin is a stringed instrument.
- Keman, yaylı bir enstrümandır.
- The violins need to play together.
- Kemanların birlikte çalması gerekiyor.
- Tom thought his violin was a Stradivarius because the name Stradivarius was on the label inside his violin.
- Tom kemanının Stradivarius olduğunu düşündü çünkü kemanının içindeki etikette Stradivarius ismi yazıyordu.
- Why don't you buy a violin for Tom?
- Neden Tom için bir keman almıyorsun?
- Tom was good at violin.
- Tom kemanda iyiydi.
- Tom offered to sell Mary a stolen violin.
- Tom, Mary'ye çalıntı bir keman satmayı teklif etti.
- She practices the violin every day.
- Her gün keman çalışıyor.
- Tom is a violin teacher, isn't he?
- Tom keman öğretmeni, değil mi?
- Are you sure that Midori plays the violin well?
- Midori'nin kemanı iyi çaldığından emin misiniz?
- I heard Tom gave you his grandfather's violin.
- Tom'un sana büyükbabasının kemanını verdiğini duydum.
- She played the piano accompaniment for a violin solo.
- O bir keman solosu için piyano eşliğinde çaldı.
- The insurance on his violin costs $200 a year.
- Kemanının sigortası yılda 200 dolar tutuyor.
- The sisters played a duet on the violin and piano.
- Kız kardeşler keman ve piyanoda düet yaptılar.
- I wish I hadn't given Tom my grandfather's violin.
- Keşke Tom'a büyükbabamın kemanını vermeseydim.
- Tom heard Mary practicing her violin.
- Tom, Mary'nin kemanını çalıştığını duydu.
- Tom is carrying a violin under his arm.
- Tom kolunun altında keman taşıyor.
- Tom is practicing the violin now.
- Tom şimdi keman çalışıyor.
- The violin, the piano, and the harp are musical instruments.
- Keman, piyano ve arp müzik aletleridir.
- Layla played Sami as a violin.
- Layla, Sami'yi keman gibi çaldı.
- Tom is a violin teacher.
- Tom bir keman öğretmeni.
- Dan left his violin at school.
- Dan kemanını okulda bıraktı.
- Who's playing the violin?
- Kim çalıyor kemanı?
- Are you still a violin teacher?
- Hâlâ keman öğretmeni misin?
- If I were reborn, I would want to learn the violin.
- Yeniden doğmuş olsaydım keman öğrenmek isterdim.
- She is practicing the violin now.
- Şimdi keman çalışıyor.
- The man carrying a violin seemed upset.
- Keman taşıyan adam üzgün görünüyordu.
- Dan brought the violin to Linda.
- Dan, Linda'ya keman getirdi.
- How do you feel about the violin?
- Keman hakkında ne düşünüyorsun?
- Jane can play the violin, not to mention the guitar.
- Jane gitarın yanı sıra keman da çalabilir.
- If you had to choose between piano and violin, which would you prefer?
- Piyano veya kemandan birini seçmek zorunda olsaydın hangisini tercih ederdin?
- My daughter plays the violin very well.
- Kızım kemanı çok iyi çalıyor.
- Tom practices the violin every day.
- Tom her gün keman çalışıyor.
- Dan sent Linda a violin.
- Dan Linda'ya bir keman gönderdi.
- Dan brought the violin to Linda.
- Dan kemanı Linda'ya getirdi.
- She would often practice the violin on the roof.
- Çatıdaki kemanla sık sık alıştırma yapardı.
- Tom is a violin teacher, isn't he?
- Tom bir keman öğretmeni, değil mi?
- Tom plays violin exceptionally well.
- Tom kemanı son derece iyi çalar.
- She played the piano accompaniment for a violin solo.
- Bir keman solosu için piyano eşliği çaldı.
- Tom finally talked Mary into selling him her old violin.
- Tom sonunda Mary'yi eski kemanını ona satmaya ikna etti.
- Let me get my violin.
- Kemanımı alayım.
- Dan sent Linda a violin.
- Dan, Linda'ya bir keman gönderdi.
- Layla played Sami as a violin.
- Leyla, Sami'yi keman gibi çaldı.
- I don't own a violin.
- Benim bir kemanım yok.
- Why don't you buy a violin for Tom?
- Neden Tom'a bir keman almıyorsun?
- The violin, the piano, and the harp are musical instruments.
- Keman, piyano ve arp müzikal enstrümanlardır.
- I don't own a violin.
- Kemanım yok.
- Tom is practicing the violin now.
- Tom artık keman çalışıyor.
- The flutes and violins are playing in unison.
- Flütler ve kemanlar uyum içinde çalıyorlar.
- Tom finally talked Mary into selling him her old violin.
- Tom sonunda Mary'yi eski kemanını kendisine satması için ikna etti.
- The sound of the violin is very sweet.
- Kemanın sesi çok tatlı.
- She would often practice the violin on the roof.
- Sık sık çatıda keman çalışırdı.
- He arranged that piano music for the violin.
- Keman için piyano müziğini ayarladı.
- A violin is a stringed instrument.
- Keman, yaylı bir çalgıdır.
- Tom was my violin teacher.
- Tom benim keman öğretmenimdi.
- The violins aren't playing together.
- Kemanlar birlikte çalmıyorlar.
- Tom can play the violin much better than Mary can.
- Tom kemanı Mary'den çok daha iyi çalabilir.
- How well do you play the violin?
- Kemanı ne kadar iyi çalıyorsun?
- How do you feel about the violin?
- Keman hakkında kendini nasıl hissediyorsun?
- I wish I hadn't given Tom my grandfather's violin.
- Keşke Tom'a dedemin kemanını vermeseydim.
- Why don't you buy Tom a violin?
- Neden Tom'a bir keman almıyorsun?
- The flutes and violins are playing in unison.
- Flütler ve kemanlar uyum içinde çalıyor.
- Are you still a violin teacher?
- Hâlâ bir keman öğretmeni misin?
- Who's playing the violin?
- Kemanı kim çalıyor?
- She is practicing the violin now.
- O, şimdi keman çalışıyor.
- If I were reborn, I would want to learn the violin.
- Yeniden doğmuş olsam, keman öğrenmek isterdim.
- If you had to choose between piano and violin, which would you prefer?
- Piyano ve keman arasında seçim yapmak zorunda kalsaydınız, hangisini tercih ederdiniz?
- A violin is a stringed instrument.
- Keman yaylı bir enstrümandır.
- Do you have a violin?
- Bir kemanın var mı?
- Do you have a violin?
- Kemanın var mı?
Show More (70)
|