|
- And it is they who have voted for the creation of public services.
- Ve kamu hizmetlerinin oluşturulması için oy verenler de onlardır.
- That is why I voted for it.
- Bu yüzden oy verdim.
- This is why the Italian radicals of the Bonino List are going to vote for the directive.
- Bu nedenle Bonino Listesinin İtalyan radikalleri yönergeye oy verecekler.
- Those who voted for these provisions know full well what they are doing.
- Bu hükümlere oy verenler ne yaptıklarını gayet iyi bilmektedirler.
- That is the reason why we cannot vote for this second proposal.
- Bu ikinci teklife oy veremeyecek olmamızın nedeni de budur.
- However, as the directive now includes old plants, I shall vote for the compromise as well.
- Bununla birlikte, direktif artık eski tesisleri de kapsadığından, ben de uzlaşmaya oy vereceğim.
- With those concluding remarks, I urge you to vote for both reports.
- Bu son sözlerle birlikte her iki rapora da lehte oy vermenizi tavsiye ediyorum.
- The suspicion persisted, but still I had to vote for the motion.
- Şüphe devam etti ama yine de önergeye oy vermek zorunda kaldım.
- So I ask you to vote for these projects by a large majority.
- Bu yüzden sizden bu projelere büyük bir çoğunlukla oy vermenizi rica ediyorum.
- We did not want to support this entire system by voting for one option.
- Tek bir seçeneğe oy vererek tüm bu sistemi desteklemek istemedik.
- That is what Parliament has already voted for.
- Parlamento zaten bunun için oy verdi.
- I call upon each and every Member to vote for the proposal to postpone all the reports to the next part-session.
- Her bir Üyeyi, tüm raporların bir sonraki oturuma ertelenmesi önerisine oy vermeye çağırıyorum.
- Of course, I voted for the Figueiredo report on the conciliation committee text on combating social exclusion.
- Tabii ki Figueiredo'nun sosyal dışlanma ile mücadeleye ilişkin uzlaşma komitesi metnine ilişkin raporuna oy verdim.
- That is why we cannot vote for the report in its entirety.
- Bu nedenle raporun tamamına oy veremeyiz.
- I therefore voted for the motion and I hope that there will soon be Polish representatives with us in this Chamber.
- Bu nedenle önergeye oy verdim ve yakında bu Mecliste Polonyalı temsilcilerin de aramızda olacağını umuyorum.
- In the hope that this will happen, we voted for the motion.
- Bunun gerçekleşeceği umuduyla önergeye oy verdik.
- Vote for my amendments and for those tabled by the Socialist Group.
- Benim ve Sosyalist Grup tarafından sunulan değişiklik önergeleri için oy verin.
- For that reason, I will advise my group to vote for this directive, because it is greatly needed.
- Bu nedenle, grubuma bu yönergeye oy vermelerini tavsiye edeceğim, çünkü buna büyük ihtiyaç var.
- Because of that, the British Labour delegation voted for the ELDR/Green/GUE/NGL resolution.
- Bu nedenle, İngiliz İşçi Partisi delegasyonu ELDR/Yeşil/GUE/NGL karar tasarısına oy verdi.
- I urge you to vote for Amendment No 21 and for the last six words of Amendment No 42.
- Sizleri 21 No'lu Değişikliğe ve 21 No'lu Değişikliğin son altı kelimesine oy vermeye çağırıyorum.
- Let us now prove these critics wrong and vote for the conciliation.
- Şimdi bu eleştirileri haksız çıkaralım ve uzlaşmaya oy verelim.
- This is why I voted for it gladly.
- Bu nedenle memnuniyetle oy verdim.
- In terms of the European Union's enlargement process in general, I have to say that I voted for the motion.
- Genel olarak Avrupa Birliği'nin genişleme süreci açısından önergeye oy verdiğimi söylemeliyim.
- So, if we vote for Amendment No 3 then Amendment No 6 falls.
- Yani, eğer 3 No.lu Değişikliğe oy verirsek 6 No.lu Değişiklik düşer.
- This is why I voted for the report, in the hope that my dream will become a reality.
- Bu nedenle, hayalimin gerçeğe dönüşeceği umuduyla rapora oy verdim.
- For all these reasons, we have voted for the Fiori Report.
- Tüm bu nedenlerden dolayı, Fiori Raporu'na oy verdik.
- That is why I ask my fellow Members to vote for this motion for a resolution.
- Bu nedenle Üye arkadaşlarımdan bu karar önergesine oy vermelerini rica ediyorum.
- I hope so, given that I voted for the text.
- Metne oy verdiğim için umarım öyle olur.
- I therefore still urge Members not to vote for this amendment.
- Bu nedenle Üyeleri bu değişikliğe oy vermemeye çağırıyorum.
- I voted for them and campaigned for them.
- Onlar için oy verdim ve onlar için kampanya yürüttüm.
- For these reasons, we could not vote for this report.
- Bu nedenlerden dolayı bu rapora oy veremedik.
- This is why I voted for this report as adopted in committee.
- Bu nedenle komitede kabul edildiği şekliyle bu rapora oy verdim.
- Lastly, it was because of these three principles that we voted for Mrs Ainardi’s proposals.
- Son olarak bu üç ilke nedeniyle Bayan Ainardi'nin önerilerine oy verdik.
- Vote for the motion, therefore, and you will see how many fish Europe catches!
- Bu nedenle önergeye oy verin ve Avrupa'nın ne kadar çok balık yakaladığını görün!
- I voted for them and campaigned for them.
- Onlara oy verdim ve onlar için kampanya yürüttüm.
- Those who would like to vote for Amendment No 6 now know what the consequences will be.
- Değişiklik No. 6'ya oy vermek isteyenler artık sonuçlarının ne olacağını biliyor.
- Why, then, did I decide to vote for this resolution that I do not like?
- O halde neden hoşuma gitmeyen bu önergeye oy vermeye karar verdim?
- Vote for my amendments and for those tabled by the Socialist Group!
- Benim ve Sosyalist Grup tarafından sunulan değişiklik önergelerine oy verin!
- We are only voting for this report because it advocates prudence, which we consider beneficial to consumers.
- Bu rapora sadece tüketiciler için faydalı olduğunu düşündüğümüz ihtiyatlılığı savunduğu için oy veriyoruz.
- I urge you to vote for Amendment No 21 and for the last six words of Amendment No 42.
- Sizden 21 No'lu Değişikliğe ve 42 No'lu Değişikliğin son altı kelimesine oy vermenizi istiyorum.
- The Czech Republic has asked to accede to the European Union and I have voted for the motion.
- Çek Cumhuriyeti Avrupa Birliği'ne katılmayı talep etti ve ben de bu önergeye oy verdim.
- Well then, having listened to all this with great pleasure, I did, of course, vote for the motion.
- Tüm bunları büyük bir zevkle dinledikten sonra elbette önergeye oy verdim.
- We were happy to vote for the Markov report.
- Markov raporuna oy verdiğimiz için mutluyduk.
- They offer the citizen the opportunity to vote for a party directly.
- Vatandaşa doğrudan bir partiye oy verme fırsatı sunarlar.
- I cannot accept it, and I will not vote for it.
- Bunu kabul edemem ve buna oy vermeyeceğim.
- In the end, however, voting for them was unnecessary.
- Ancak sonunda, onlara oy vermek gereksizdi.
- If the voting goes as promised, I shall be recommending that my Group votes for your report.
- Oylama söz verdiğim gibi giderse Grubumun raporunuza oy vermesini tavsiye edeceğim.
- I voted for the Liese report because it is a moderately pro-science position, as voted.
- Liese raporuna oy verdim çünkü bu rapor oylandığı şekliyle orta derecede bilim yanlısı bir tutum.
- We will gladly vote for the report.
- Rapora memnuniyetle oy vereceğiz.
- The rapporteur produced a compromise that neither side, in the end, was prepared to vote for.
- Raportör, sonuçta her iki tarafın da oy vermeye hazır olmadığı bir uzlaşma sağladı.
- In the hope that this would happen, we voted for the motion.
- Bunun gerçekleşeceği umuduyla önergeye oy verdik.
- I did vote for this document on hygiene rules for food of animal origin, but I did so unwillingly.
- Hayvansal gıdalar için hijyen kurallarına ilişkin bu belgeye oy verdim, ancak bunu istemeyerek yaptım.
- I voted for the Bakopoulos report to ensure our seas are safe and that ship pollution is prevented.
- Denizlerimizin güvenli olmasını ve gemi kirliliğinin önlenmesini sağlamak için Bakopoulos raporuna oy verdim.
- This is why we will vote for the motion for a resolution.
- Bu nedenle karar önergesine oy vereceğiz.
- For these reasons, I would like to ask everyone to vote for this agreement.
- Bu nedenlerle, herkesten bu anlaşmaya oy vermelerini rica ediyorum.
- Voting for these amendments will be barely concealed approval for the practices of organised crime.
- Bu değişikliklere oy vermek, organize suç uygulamalarına üstü kapalı bir onay vermek anlamına gelecektir.
- This is why we will not be voting for this proposal.
- Bu nedenle bu teklife oy vermeyeceğiz.
- This is why I was unable to vote for many social and environmental amendments to the allocation criteria.
- Bu nedenle tahsis kriterlerinde yapılan birçok sosyal ve çevresel değişikliğe oy veremedim.
- So, despite all my reservations, I will vote for this report.
- Tüm çekincelerime rağmen bu rapora oy vereceğim.
- For all these reasons, I felt bound to vote for this report.
- Tüm bu nedenlerden ötürü, kendimi bu rapora oy vermek zorunda hissettim.
- The EPLP voted for Amendment 73 to support comprehensive and effective impact assessments.
- EPLP Grubu, kapsamlı ve etkili etki değerlendirmelerini desteklemek için 73. Değişikliğe oy vermiştir.
- I voted for it, but this will be the last time, because I want to get some light on how the Commission works.
- Ben oy verdim ama bu son olacak çünkü Komisyonun nasıl çalıştığına dair biraz ışık tutmak istiyorum.
- I regret, however, not being able to vote for a directive to organise private security services in Europe.
- Ancak Avrupa'da özel güvenlik hizmetlerinin düzenlenmesine yönelik bir yönergeye oy veremeyeceğim için üzgünüm.
- I rejoice at this and so I voted for this report because the Gothenburg Council has started out along this path.
- Buna sevindim ve Göteborg Konseyi bu yolda ilerlemeye başladığı için bu rapora lehte oy verdim.
- That is why, although we are in favour of progressive social measures, we did not, in the end, vote for this report.
- Bu nedenle, ilerici sosyal tedbirlerden yana olmamıza rağmen, sonuçta bu rapora oy vermedik.
- In order to achieve as broad a basis as possible, we will be voting for Amendment No 6.
- Mümkün olduğunca geniş bir temel elde etmek için 6 No'lu Değişikliğe oy vereceğiz.
- This is the reason why we voted for this regulation.
- Bu düzenlemeye oy vermemizin nedeni de budur.
- The good news is that voting for Amendment 28 will solve all those problems.
- İyi haber şu ki, Değişiklik 28'e oy vermek tüm bu sorunları çözecektir.
- So, if we vote for Amendment No 3 then Amendment No 6 falls.
- Yani, eğer 3 No'lu Değişikliğe oy verirsek 6 No'lu Değişiklik düşer.
- Voting for these amendments will be barely concealed approval for the practices of organised crime.
- Bu değişikliklere oy vermek, organize suç uygulamalarına üstü kapalı onay vermek anlamına gelecektir.
- That is why I was delighted to vote for this document.
- Bu nedenle bu belgeye oy vermekten memnuniyet duydum.
- Of course, therefore, I could not fail to vote for the Ainardi report.
- Bu nedenle elbette Ainardi raporuna oy vermemezlik edemezdim.
- They assured me that I should vote for the motion, and I have therefore done so with pleasure.
- Önergeye oy vermem gerektiği konusunda beni temin ettiler ve ben de memnuniyetle oyumu kullandım.
- Those who would like to vote for Amendment No 6 now know what the consequences will be.
- Değişiklik No 6'ya oy vermek isteyenler artık sonuçlarının ne olacağını biliyor.
- Why did I vote for it?
- Neden ona oy verdim?
- I call upon each and every Member to vote for the proposal to postpone all the reports to the next part-session.
- Her bir Üyeyi, tüm raporların bir sonraki oturuma ertelenmesine ilişkin öneriye oy vermeye çağırıyorum.
- Now, I have voted for this Cederschiöld report because one of the worst dangers threatening us is computer crime.
- Şimdi, bu Cederschiöld raporuna oy verdim çünkü bizi tehdit eden en büyük tehlikelerden biri bilgisayar suçlarıdır.
- Those are the reasons, in short, that lead me to support the report in full and consequently to vote for it.
- Kısacası beni raporun tamamını desteklemeye ve sonuç olarak rapora oy vermeye iten nedenler bunlardır.
- Please use only the official ballot papers and mark the boxes corresponding to the candidates you wish to vote for.
- Lütfen sadece resmi oy pusulalarını kullanın ve oy vermek istediğiniz adaylara karşılık gelen kutuları işaretleyin.
- For all these reasons, I felt bound to vote for this report.
- Tüm bu nedenlerden dolayı, kendimi bu rapora oy vermek zorunda hissettim.
- This is why I cannot vote for a text which, far from achieving its objectives, runs counter to them.
- İşte bu nedenle, hedeflerine ulaşmak bir yana, bu hedeflere ters düşen bir metne oy veremem.
- As far as I am concerned, neither report is acceptable as it stands and I cannot vote for them.
- Bana kalırsa, her iki rapor da bu haliyle kabul edilebilir değildir ve ben onlara oy veremem.
- I vote for this report on financial services, both on my own behalf and as representative of the Pensioners' Party.
- Hem kendi adıma hem de Emekliler Partisi'nin temsilcisi olarak finansal hizmetlerle ilgili bu rapora oy veriyorum.
- I therefore voted for the Cauldron report with great pleasure.
- Bu nedenle Cauldron raporuna büyük bir memnuniyetle oy verdim.
- Why did I vote for the report?
- Neden rapora oy verdim?
- Recognising this as the priority we voted for Amendment No 21.
- Bunu öncelik olarak kabul ederek 21 No.lu Değişikliğe oy verdik.
- I believe her and so I voted for the motion.
- Ben ona inanıyorum ve bu yüzden önergeye oy verdim.
- For the reasons I have attempted briefly to outline, our group will vote for the report.
- Kısaca özetlemeye çalıştığım nedenlerden dolayı grubumuz rapora olumlu oy verecektir.
- I was happy to vote for the directive on ozone.
- Ozon direktifine oy vermekten mutluluk duydum.
- That is the reason why we cannot vote for this second proposal.
- Bu ikinci teklife oy veremememizin nedeni budur.
- When a proposal is tabled to strengthen legislation, we must all vote for it.
- Mevzuatı güçlendirmek için bir teklif sunulduğunda, hepimiz buna oy vermeliyiz.
- For these reasons, we were not able to vote for this report.
- Bu nedenlerden dolayı bu rapora oy veremedik.
- We have adopted the Sixth Framework Programme on the Environment and I voted for the motion.
- Çevre konulu Altıncı Çerçeve Programını kabul ettik ve ben de önergeye oy verdim.
- For these reasons, we were unable to vote for this report.
- Bu nedenlerden dolayı bu rapora oy veremedik.
- I voted for the report on Cyprus as well.
- Ben de Kıbrıs raporuna oy verdim.
- That is why I voted for it.
- Ben de bu nedenle oy verdim.
- There are no European lists on which we can vote for candidates.
- Adaylara oy verebileceğimiz bir Avrupa listesi yok.
- For all these reasons we have voted for the Fiori Report.
- Tüm bu nedenlerden dolayı Fiori Raporu'na oy verdik.
- The Socialist Group will vote for all the amendments adopted in committee.
- Sosyalist Grup komitede kabul edilen tüm değişikliklere oy verecektir.
- I voted for the report on common Community diplomacy.
- Ortak Topluluk diplomasisi raporuna oy verdim.
- To be consistent, the ELDR will vote for them.
- Tutarlı olmak adına ELDR bunlara oy verecektir.
- It was therefore tabled again in plenary and I naturally voted for it.
- Bu nedenle genel kurulda tekrar gündeme geldi ve doğal olarak ben de oy verdim.
- On the contrary, they are happy to vote for them.
- Aksine onlara oy vermekten mutluluk duyuyorlar.
- Today, you must forget who voted for you and who voted against you.
- Bugün, kimin size oy verdiğini ve kimin size karşı oy verdiğini unutmalısınız.
- We were happy to vote for the Markov report.
- Markov raporuna oy vermekten mutluluk duyduk.
- Remember, therefore, to vote for this document and to show my satisfaction for this wonderful health Charter’.
- Bu nedenle, bu belgeye oy vermeyi ve bu harika sağlık Bildirgesi'nden" duyduğum memnuniyeti göstermeyi unutmayın'.
- My group will not vote for the Greens' Amendment No 5 to delete paragraph 26.
- Grubum, 26. paragrafının silinmesine yönelik Yeşiller'in 5 No.lu Değişikliğine oy vermeyecektir.
- Those who voted for me can meet in room R31 at midday and decide when I am to withdraw.
- Bana oy verenler öğle saatlerinde R31 numaralı odada toplanarak ne zaman çekileceğime karar verebilirler.
- We voted for the approvable threshold of 0.5%, above which the product must be GM labelled.
- Ürünün GDO etiketi taşıması gereken kabul edilebilir eşiğe yani %0,5'e oy verdik.
- I voted for the report not least because, as an airman, I am in favour of improving security.
- Rapora oy verdim çünkü bir havacı olarak güvenliğin artırılmasından yanayım.
- The bottle of rum is essential, and so I voted for the motion.
- Bir şişe rom çok önemlidir ve bu nedenle önergeye olumlu oy verdim.
- I therefore ask you to vote for this request for urgent procedure.
- Bu nedenle sizden bu acil prosedür talebine oy vermenizi rica ediyorum.
- It will certainly be a shock, but I hope to be able to vote for it again next time.
- Bu kesinlikle bir şok olacak, ancak bir dahaki sefere tekrar oy verebilmeyi umuyorum.
- I voted for the motion because I feel that relations should be closer.
- Önergeye oy verdim çünkü ilişkilerin daha yakın olması gerektiğini düşünüyorum.
- Of course, therefore, I could not fail to vote for the Ainardi report.
- Elbette bu nedenle Ainardi raporuna oy vermemezlik edemezdim.
- Out of honesty towards them, we refused to vote for this draft.
- Onlara karşı dürüstlüğümüzden dolayı bu taslağa oy vermeyi reddettik.
- Perhaps even more importantly I would like to thank those who did not vote for me.
- Belki de daha da önemlisi bana oy vermeyenlere teşekkür etmek istiyorum.
- Why did I vote for it?
- Neden oy verdim?
- We are very happy to vote for it.
- Buna oy verdiğimiz için çok mutluyuz.
- Remember, therefore, to vote for this document and to show my satisfaction for this wonderful health Charter’.
- Bu nedenle, bu belgeye oy vermeyi ve bu harika sağlık Şartı'ndan duyduğum memnuniyeti göstermeyi unutmayın'.
- In order to achieve as broad a basis as possible, we will be voting for Amendment No 6.
- Mümkün olduğunca geniş bir temel elde etmek amacıyla 6 No'lu Değişikliğe oy vereceğiz.
- That is why I was delighted to vote for this document.
- İşte bu nedenle bu belgeye oy vermekten memnuniyet duydum.
- In view of the political dispute, I will, as I said before, vote for the motion.
- Siyasi anlaşmazlık göz önüne alındığında, daha önce de söylediğim gibi, önergeye oy vereceğim.
- That is why I voted for everything that advocated this approach.
- Bu nedenle bu yaklaşımı savunan her şeye oy verdim.
- So, despite all my reservations, I will vote for this report.
- Tüm tereddütlerime rağmen bu rapora oy vereceğim.
- That is why I voted for the motion.
- Bu nedenle önergeye oy verdim.
- This is why I voted for it gladly.
- Bu yüzden memnuniyetle oy verdim.
- That is why I voted for everything that advocated this approach.
- İşte bu nedenle bu yaklaşımı savunan her şeye oy verdim.
- We also voted for the amendments fixing shorter deadlines for implementing these measures.
- Ayrıca bu tedbirlerin uygulanması için daha kısa süreler belirleyen değişikliklere de oy verdik.
- Tom voted for Viktor Orban.
- Tom Viktor Orban'a oy verdi.
- Vote for him.
- Ona oy verin.
- I voted for him last year.
- Geçen yıl ona oy verdim.
- I didn't vote for her.
- Ona oy vermedim.
- Don't vote for it.
- Oy vermeyin.
- Tom was unable to decide who he should vote for.
- Tom kime oy vermesi gerektiğine karar veremiyordu.
- If Tom ran for president, I'd vote for him.
- Tom başkanlığa adaylığını koysa, ona oy verirdim.
- Whoever you vote for, make sure he's honest.
- Kime oy verirsen ver, onun dürüst olduğundan emin ol.
- Are you going to vote for me?
- Bana oy verecek misin?
- I'll vote for Tom next week.
- Gelecek hafta Tom'a oy vereceğim.
- They all voted for Tom.
- Hepsi Tom'a oy verdi.
- People voted for independence.
- İnsanlar bağımsızlık için oy verdi.
- No one voted for Tom.
- Kimse Tom'a oy vermedi.
- No one voted for you.
- Hiç kimse sana oy vermedi.
- Whoever you vote for, prices will go on rising.
- Kime oy verirsen ver, fiyatlar yükselmeye devam edecek.
- I don't care who you voted for.
- Kime oy verdiğin umurumda değil.
- Tom didn't vote for me.
- Tom bana oy vermedi.
- Did you vote for Romney or Obama?
- Romney'e mi Obama'ya mı oy verdin?
- Four states voted for Aaron Burr.
- Dört eyalet Aaron Burr'e oy verdi.
- I might vote for Tom.
- Tom'a oy verebilirim.
- I voted for Ken.
- Ben Ken'e oy verdim.
- Ted wanted to vote for the communists.
- Ted komünistlere oy vermek istiyordu.
- Today we went to the ballot box to vote for the European Parliament.
- Bugün Avrupa Parlamentosu ile ilgili oy vermek için seçim sandığına gittik.
- Who would you vote for?
- Sen kime oy vereceksin?
- I have no intention of voting for Tom.
- Tom için oy vermeye niyetim yok.
- Tom voted for himself.
- Tom kendine oy verdi.
- Tom said he'd vote for Mary.
- Tom, Mary'ye oy vereceğini söyledi.
- Are you going to vote for me?
- Benim için oy verecek misin?
- It doesn't matter who you vote for.
- Kime oy verdiğiniz önemli değil.
- Who are you voting for?
- Kim için oy veriyorsun?
- I did not vote for Tom.
- Tom'a oy vermedim.
- Whom did you vote for in the election?
- Seçimlerde kime oy verdin?
- I might vote for her.
- Ona oy verebilirim.
- Please don't vote for him.
- Lütfen ona oy verme.
- If Tom ran for president, I'd vote for him.
- Tom başkanlığa aday olursa oyumu veririm.
- Do you really think anyone will vote for you?
- Gerçekten birinin sana oy vereceğini düşünüyor musun?
- Does Tom seriously think anybody will vote for him?
- Tom cidden birilerinin ona oy vereceğini mi düşünüyor?
- I'm going to vote for you.
- Sana oy vereceğim.
- I voted for that.
- Ben ona oy verdim.
- I voted for him.
- Ben ona oy verdim.
- I'd definitely vote for Tom.
- Kesinlikle Tom için oy verirdim.
- I was going to vote for her.
- Ona oy verecektim.
- Tom always votes for the opposition.
- Tom her zaman muhalefete oy verir.
- Who are you going to vote for?
- Kime oy vereceksin?
- I'll vote for Tom, of course.
- Elbette Tom'a oy vereceğim.
- Please don't vote for her.
- Lütfen ona oy vermeyin.
- I would vote for that.
- Ben buna oy verirdim.
- He was unable to decide who he should vote for.
- Kime oy vereceğine karar veremiyordu.
- I'll probably vote for Tom.
- Muhtemelen Tom'a oy vereceğim.
- I voted for you.
- Sana oy verdim.
- I'd definitely vote for Tom.
- Kesinlikle Tom'a oy verirdim.
- Who did you vote for and where do you live?
- Kime oy verdin ve nerede oturuyorsun?
- Tom certainly didn't vote for her.
- Tom kesinlikle ona oy vermedi.
- We voted for the candidate.
- Adaya oy verdik.
- I would have to vote for Tom.
- Tom'a oy vermek zorundayım.
- I'm voting for Tom.
- Tom için oy veriyorum.
- I didn't vote for anyone.
- Hiç kimseye oy vermedim.
- I didn't vote for Tom.
- Tom'a oy vermedim.
- Just don't vote for Tom.
- Yeter ki Tom'a oy vermeyin.
- I voted for Tom.
- Tom'a oy verdim.
- I voted for her last year.
- Geçen yıl ona oy verdim.
- Did you vote for Romney or Obama?
- Romney'e mi yoksa Obama'ya mı oy verdin?
- Vote for us.
- Bize oy verin.
- Tom voted for Viktor Orban.
- Tom, Viktor Orban'a oy verdi.
- I voted for you last year.
- Geçen sene sana oy verdim.
- Who should I vote for?
- Kime oy vermeliyim?
- In the past I used to vote for the Democratic ticket, but from now on I'll climb on the Republican bandwagon.
- Eskiden Demokratlara oy verirdim ama bundan sonra Cumhuriyetçilerin safına geçeceğim.
- It doesn't matter who you vote for.
- Kime oy verdiğin önemli değil.
- Tom said that he'd vote for Mary.
- Tom, Mary'ye oy vereceğini söyledi.
- You aren't really going to vote for Tom, are you?
- Gerçekten Tom'a oy vermeyeceksin, değil mi?
- I won't vote for Tom.
- Tom'a oy vermeyeceğim.
- No one voted for her.
- Kimse ona oy vermedi.
- It doesn't matter who you vote for.
- Kime oy verdiğin fark etmez.
- Are you going to vote for her?
- Ona oy verecek misin?
- I might vote for you.
- Sana oy verebilirim.
- Aren't you going to vote for Tom Jackson?
- Tom Jackson'a oy vermeyecek misin?
- Vote for her.
- Ona oy veriniz.
- All had voted for Aaron Burr.
- Herkes Aaron Burr için oy verdi.
- Who did you vote for in the election?
- Seçimde kime oy verdin?
- I didn't vote for anyone.
- Kimseye oy vermedim.
- Did you vote for Tom?
- Tom'a oy verdin mi?
- I'll be voting for Tom.
- Tom'a oy veriyor olacağım.
- All had voted for Aaron Burr.
- Hepsi Aaron Burr'e oy vermişti.
- I would certainly vote for Tom.
- Kesinlikle Tom'a oy verirdim.
- Just don't vote for him.
- Ona oy vermeyin.
- I would have to vote for Tom.
- Tom için oy vermem gerekecekti.
- They all voted for Tom.
- Onların hepsi Tom'a oy verdi.
- Are you guys going to vote for Tom Jackson?
- Tom Jackson'a oy verecek misiniz arkadaşlar?
- Tom voted for Mary.
- Tom, Mary'ye oy verdi.
- Who did you vote for and where do you live?
- Kime oy verdiniz ve nerede yaşıyorsunuz?
- Tom voted for Romney.
- Tom Romney'e oy verdi.
- Are you going to vote for her?
- Ona mı oy vereceksin?
- Who would you vote for?
- Kime oy verirdin?
- Who will you vote for?
- Kim için oy vereceksin?
- Tom voted for it.
- Tom oy verdi.
- I didn't vote for him.
- Ona oy vermedim.
- I'll vote for you.
- Ben size oy vereceğim.
- I voted for myself.
- Kendim için oy verdim.
- I'm voting for the first proposal.
- İlk öneri için oy veriyorum.
- Who did you vote for in the election?
- Seçimlerde kime oy verdiniz?
- I might vote for him.
- Ona oy verebilirim.
- I'm very sorry that I voted for Tom.
- Tom'a oy verdiğim için çok üzgünüm.
- I'll definitely vote for Tom.
- Ben kesinlikle Tom'a oy vereceğim.
- No one voted for him.
- Kimse ona oy vermedi.
- Do you really want to vote for Tom?
- Gerçekten Tom'a oy vermek istiyor musun?
- I voted for you.
- Ben sana oy verdim.
- Who will you vote for?
- Kime oy vereceksiniz?
- Tom and Mary are planning to vote for the same candidate.
- Tom ve Mary aynı adaya oy vermeyi planlıyor.
- Do you really think anyone will vote for you?
- Gerçekten herhangi birinin sana oy vereceğini düşünüyor musun?
- I didn't vote for you.
- Ben sana oy vermedim.
- I know who I'm going to vote for.
- Kime oy vereceğimi biliyorum.
- I voted for Tom three years ago.
- Tom'a üç yıl önce oy verdim.
- For the record I didn't vote for Trump.
- Bilin diye söylüyorum, Trump'a oy vermedim.
- No one voted for you.
- Kimse sana oy vermedi.
- He was unable to decide who he should vote for.
- Kime oy vermesi gerektiğine karar veremiyordu.
- I'll probably be voting for Tom.
- Muhtemelen Tom'a oy vereceğim.
- Vote for her.
- Ona oy verin.
- I didn't vote for you.
- Sana oy vermedim.
- I'll vote for Tom, of course.
- Tabii ki Tom için oy vereceğim.
- Tom wondered who Mary was planning to vote for.
- Tom, Mary'nin kime oy vermeyi planladığını merak etti.
- I have no intention of voting for Tom.
- Tom'a oy vermek gibi bir niyetim yok.
- Whom did you vote for in the election?
- Seçimde kime oy verdin?
- Tom and Mary voted for John.
- Tom ve Mary John'a oy verdi.
- No one voted for him.
- Hiç kimse ona oy vermedi.
- I'm convinced that the French don't know who to vote for.
- Fransızların kim için oy vereceklerini bilmediklerine ikna oluyorum.
- I'm very sorry I voted for Tom.
- Tom'a oy verdiğim için çok üzgünüm.
- You can vote for change.
- Sen değişim için oy verebilirsin.
- I didn't vote for him.
- Ben ona oy vermedim.
- Who'll you vote for?
- Kim için oy vereceksin?
- Tom voted for Mary.
- Tom Mary'ye oy verdi.
- Please don't vote for Tom.
- Lütfen Tom'a oy vermeyin.
- Who are you voting for?
- Kime oy veriyorsun?
- I'll vote for Tom.
- Tom'a oy vereceğim.
- I voted for him.
- Ona oy verdim.
- Tom was unable to decide who he should vote for.
- Tom kime oy vermesi gerektiğine karar veremedi.
- Whoever you vote for, prices will go on rising.
- Kime oy verirseniz verin, fiyatlar artmaya devam edecek.
- Are you going to vote for Tom Jackson?
- Tom Jackson'a oy verecek misin?
- Many Republicans did not vote for their own candidate.
- Birçok Cumhuriyetçi kendi adaylarına oy vermedi.
- I'm convinced that the French don't know who to vote for.
- Fransızların kime oy vereceklerini bilmediklerine ikna oldum.
- Did you vote for Tom or Mary?
- Tom'a mı yoksa Mary'ye mi oy verdin?
- I was going to vote for Tom.
- Tom'a oy verecektim.
- Are you going to vote for Tom Jackson?
- Tom Jackson için oy verecek misin?
- Whom should I vote for?
- Kime oy vermeliyim?
- I didn't vote for Tom.
- Ben Tom'a oy vermedim.
- I know who you voted for.
- Kime oy verdiğinizi biliyorum.
- Tom told me he wouldn't vote for Mary.
- Tom bana Mary'ye oy vermeyeceğini söyledi.
- I voted for you last year.
- Geçen yıl sana oy verdim.
- Are you going to vote for him?
- Ona oy verecek misin?
- I was going to vote for her.
- Ben de ona oy verecektim.
- Please don't vote for her.
- Lütfen ona oy verme.
- I was going to vote for him.
- Ona oy verecektim.
- Whoever you vote for, make sure he's honest.
- Kime oy verirsen ver, dürüst olduğundan emin ol.
- Why are we voting for Tom?
- Neden Tom'a oy veriyoruz?
- Please don't vote for Tom.
- Lütfen Tom'a oy verme.
- Aren't you going to vote for Tom Jackson?
- Tom Jackson için oy vermeyecek misin?
- I didn't vote for her.
- Ben ona oy vermedim.
- I'll probably vote for Tom Jackson.
- Muhtemelen Tom Jackson'a oy vereceğim.
- I voted for her.
- Ona oy verdim.
- Tom told me he'd vote for Mary.
- Tom bana Mary'ye oy vereceğini söyledi.
- I have never voted for the left-wing politics in France and I'm not going to start now.
- Fransa'daki sol politikalara hiç oy vermedim ve şimdi de vermeyeceğim.
- You'd probably vote for Tom.
- Muhtemelen Tom'a oy vereceksin.
- Don't vote for it.
- Bunun için oy vermeyin.
- I don't care who you voted for.
- Kimin için oy verdiğiniz umurumda değil.
- What party should I vote for?
- Hangi partiye oy vermeliyim?
- Who did Tom vote for?
- Tom kime oy verdi?
- Who did you vote for?
- Kime oy verdin?
- I'll be voting for Tom.
- Tom'a oy vereceğim.
- I voted for Tom three years ago.
- Üç yıl önce Tom'a oy vermiştim.
- Vote for Tom.
- Tom'a oy verin.
- Everybody here will vote for Tom.
- Buradaki herkes Tom'a oy verecek.
- What candidate should I vote for?
- Hangi adaya oy vermeliyim?
- Four states voted for Aaron Burr.
- Dört eyalet Aaron Burr için oy verdi.
- I'll definitely vote for Tom.
- Kesinlikle Tom'a oy vereceğim.
- There are rumors that Tom's wife didn't vote for him.
- Tom'un karısının ona oy vermediği şeklinde söylentiler var.
- Just don't vote for Tom.
- Tom'a oy verme.
- I'm still voting for Tom.
- Hala Tom'a oy veriyorum.
- Does Tom seriously think anybody will vote for him?
- Tom birinin ona oy vereceğini ciddi olarak düşünüyor mu?
- There are rumors that Tom's wife didn't vote for him.
- Tom'un karısının ona oy vermediğine dair söylentiler var.
- No one voted for her.
- Hiç kimse ona oy vermedi.
- No one will vote for the budget.
- Kimse bütçeye oy vermeyecek.
- I won't be voting for Tom.
- Tom'a oy vermeyeceğim.
- Who did you vote for?
- Sen kime oy verdin?
- You can vote for change.
- Değişim için oy verebilirsiniz.
- Just don't vote for him.
- Aman ona oy verme.
- Who'll you vote for?
- Kime oy vereceksin?
- Vote for me!
- Bana oy verin!
- You shouldn't have voted for me.
- Bana oy vermemeliydin.
- Who will you vote for for president?
- Başkanlık için kime oy vereceksin?
- Tom didn't vote for me.
- Tom bana oy vermedi .
- I voted for Tom last year.
- Geçen yıl Tom'a oy vermiştim.
- Everybody here will vote for Tom.
- Buradaki herkes Tom için oy verecek.
- Will you vote for Tom?
- Tom'a oy verecek misin?
- Tom voted for Obama.
- Tom Obama'ya oy verdi.
- I voted for Tom last year.
- Geçen sene Tom'a oy verdim.
- Please don't vote for him.
- Lütfen ona oy vermeyin.
Show More (321)
|
