|
- We must fight against social discrimination wherever and however it manifests itself.
- Nerede ve nasıl ortaya çıkarsa çıksın toplumsal ayrımcılığa karşı mücadele etmeliyiz.
- The key, of course, is the screening of blood products wherever they come from.
- Elbette anahtar kelime, nereden gelirse gelsin kan ürünlerinin taranmasıdır.
- As always, we condemn the death penalty wherever it is practised.
- Her zaman olduğu gibi, nerede uygulanırsa uygulansın ölüm cezasını kınıyoruz.
- The key, of course, is the screening of blood products wherever they come from.
- Elbette işin anahtarı, nereden gelirse gelsin kan ürünlerinin taranmasıdır.
- We must fight against social discrimination wherever and however it manifests itself.
- Nerede ve nasıl ortaya çıkarsa çıksın sosyal ayrımcılığa karşı mücadele etmeliyiz.
- Europe should therefore pull out all the stops to combat this phenomenon, wherever it appears.
- Bu nedenle Avrupa, nerede ortaya çıkarsa çıksın bu olguyla mücadele etmek için elinden geleni yapmalıdır.
- Energy will go wherever we direct it.
- Enerji, onu nereye yönlendirirsek oraya gidecektir.
- His dog follows him wherever he goes.
- Nereye giderse gitsin köpeği onu takip ediyor.
- Wherever you live, there's the capital city.
- Nerede yaşarsan yaşa başkent vardır.
- Tom follows Mary wherever she goes.
- Tom, Mary nereye giderse gitsin onu takip ediyor.
- Wherever you live, there's the capital.
- Nerede yaşarsan yaşa, başkent orasıdır.
- I'll go wherever you want me to go.
- Nereye gitmemi istersen oraya giderim.
- Wherever she goes, her child follows her.
- Nereye giderse gitsin, çocuğu onu takip ediyor.
- Tom wanted to go wherever Mary was going.
- Tom, Mary nereye gidiyorsa oraya gitmek istedi.
- We'll go wherever the action is.
- Nerede aksiyon varsa oraya gideceğiz.
- Wherever he arrived, he was accepted as a friend.
- Nereye giderse gitsin, bir arkadaş olarak kabul edildi.
- Wherever you say.
- Nereye derseniz.
- His reputation goes with him wherever he goes.
- Ünü nereye giderse gitsin onunla birlikte gider.
- Wherever she goes, she has bodyguards with her.
- Nereye giderse gitsin, yanında korumaları var.
- Wherever you say, Tom.
- Nereye dersen, Tom.
- I walked around town wherever my feet led me.
- Şehirde ayaklarım beni nereye götürürse orada dolaştım.
- His reputation goes with him wherever he goes.
- O nereye giderse ünü onunla birlikte gider.
- Wherever I go, I won't lose my passion.
- Nereye gidersem gideyim, ben tutkumu kaybetmem.
- You can go wherever you want.
- Nereye istersen gidebilirsin.
- I'll find friends wherever I go.
- Nereye gidersem gideyim arkadaş bulacağım.
- Wherever you live, there's the capital city.
- Nerede yaşarsan yaşa, başkent orasıdır.
- Wherever you may go, you can't succeed without perseverance.
- Nereye gidersen git, azim olmadan başarılı olamazsın.
- Wherever he goes, he has bodyguards with him.
- Nereye giderse gitsin, yanında korumaları var.
- We can find friends wherever we go.
- Nereye gidersek gidelim arkadaş bulabiliriz.
- Tom may eat wherever he wants to.
- Tom nerede isterse yiyebilir.
- Wherever you may go, you will not find a better place than your home.
- Nereye gidersen git, evinden daha iyi bir yer bulamazsın.
- Tom always carries a camera with him wherever he goes.
- Tom nereye giderse gitsin yanında her zaman bir kamera taşır.
- Tom carries a flask of Tequila with him wherever he goes.
- Tom nereye giderse gitsin yanında bir şişe tekila taşır.
- I'll go wherever you want me to go.
- Nereye gitmemi istiyorsan gideceğim.
- You can go wherever you want to go.
- Nereye gitmek istersen gidebilirsin.
- He was welcome wherever he went.
- Nereye giderse gitsin hoş karşılanırdı.
- My dog follows me wherever I go.
- Nereye gidersem gideyim köpeğim beni takip eder.
- To wherever the wind may take us.
- Rüzgar bizi nereye götürürse.
- I take my camera with me wherever I go.
- Nereye gidersem gideyim fotoğraf makinemi yanımda götürürüm.
- Wherever she goes, her child follows her.
- O nereye giderse gitsin, çocuğu onu takip eder.
- He radiates happiness around wherever he goes.
- O nereye giderse etrafında mutluluk yayar.
- I'll go wherever you go.
- Sen nereye gidersen ben de oraya giderim.
- Come out, come out, wherever you are!
- Dışarı çık, dışarı çık, neredeysen!
- The dog followed him wherever he went.
- Nereye giderse gitsin köpek onu takip ederdi.
- You may go wherever you like.
- Nereye istersen gidebilirsin.
- Wherever she goes, she is well liked.
- Nereye giderse gitsin, çok seviliyor.
- Wherever I go, I won't lose my passion.
- Nereye gidersem gideyim, tutkumu kaybetmeyeceğim.
- I can go wherever you like.
- Nereye istersen gidebilirim.
- He gets lost wherever he goes.
- O nereye giderse kaybolur.
- We'll meet wherever you want.
- Nerede istersen orada buluşuruz.
- I can take a nap wherever.
- Nerede istersem orada kestirebilirim.
- She follows her brother wherever he goes.
- Kardeşi nereye giderse gitsin onu takip eder.
- Sami went with the queen wherever she went.
- Kraliçe nereye giderse Sami de onunla gidiyordu.
- The dog follows me wherever I go.
- Nereye gidersem gideyim, köpek beni takip ediyor.
- He gets lost wherever he goes.
- Nereye giderse gitsin kaybolur.
- Wherever Mary goes, the sheep follows her.
- Mary nereye giderse, koyunlar da onu takip eder.
- Wherever you may go, you will not find a better place than your home.
- Nereye gidersen git, evinden daha güzel bir yer bulamazsın.
- I want to go wherever you go.
- Sen nereye gidersen ben de oraya gitmek istiyorum.
- His wife goes with him wherever he goes.
- O nereye gitse karısı onunla birlikte gider.
- Wherever you may go, you can't succeed without perseverance.
- Nereye gidersen git, azimli olmadan başaramazsın.
- Tom always carries a camera with him wherever he goes.
- Tom nereye giderse gitsin her zaman yanında bir kamera taşır.
- My dog follows me wherever I go.
- Nereye gitsem köpeğim beni izler.
- I want to go wherever you're going.
- Nereye gidiyorsan oraya gitmek istiyorum.
- His wife goes with him wherever he goes.
- Nereye giderse gitsin karısı da onunla gelir.
- Wherever he arrived, he was accepted as a friend.
- O, nereye giderse gitsin bir arkadaş olarak kabul edildi.
Show More (62)
|
|
- It will emphasise our common resolve to fight terrorism, wherever it occurs and whatever its motives.
- Nerede olursa olsun ve amacı ne olursa olsun terörizmle mücadele konusundaki ortak kararlılığımızı vurgulayacaktır.
- There is a need for really vigorous efforts to combat this abomination, this terrible act, wherever it occurs.
- Bu iğrençlikle bu korkunç eylemle nerede olursa olsun mücadele etmek için gerçekten güçlü çabalara ihtiyaç vardır.
- Let us leave high level foreign policy to the High Representative, wherever he or she has her home in the future.
- Üst düzey dış politikayı, gelecekte evi nerede olursa olsun, Yüksek Temsilciye bırakalım.
- Defence industrial link-ups and collaborations should be with the most advantageous partners, wherever they might be.
- Savunma sanayii bağlantıları ve işbirlikleri, nerede olurlarsa olsunlar, en avantajlı ortaklarla yapılmalıdır.
- We have an important role to play in supporting the voices of moderation wherever they exist.
- Nerede olursa olsun ılımlı seslerin desteklenmesinde önemli bir rol oynamalıyız.
- Human life is precious and the death of innocent civilians, wherever it occurs, is simply not acceptable.
- İnsan hayatı değerlidir ve nerede olursa olsun masum sivillerin ölümü kabul edilemez.
- Let us leave high level foreign policy to the High Representative, wherever he or she has her home in the future.
- Üst düzey dış politikayı, gelecekte evi nerede olursa olsun Yüksek Temsilci'ye bırakalım.
- Our citizens have a right to receive equal legal protection wherever they are in the European Union.
- Vatandaşlarımız Avrupa Birliği'nin neresinde olurlarsa olsunlar eşit yasal koruma alma hakkına sahiptir.
- Therefore to do nothing is to condone human rights abuses wherever they occur.
- Dolayısıyla hiçbir şey yapmamak, nerede olursa olsun insan hakları ihlallerine göz yummak demektir.
- We must do everything we can to fight oppression wherever it occurs.
- Nerede olursa olsun baskıyla mücadele etmek için elimizden geleni yapmamız lazım.
- I'll be wherever you need me to be.
- Nerede olmamı istersen orada olacağım.
- Can you tell me where's the nearest payphone?
- Bana en yakın ankesörlü telefonun nerede olduğunu söyleyebilir misiniz?
- We must do everything we can to fight oppression wherever it occurs.
- Nerede olursa olsun baskıyla mücadele etmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.
- We shall have the ability to respond rapidly and decisively to terrorism directed against us wherever it occurs.
- Nerede olursa olsun bize karşı yöneltilen terörizme hızlı ve kararlı bir şekilde karşılık verme yeteneğine sahip olmalıyız.
- We must do everything we can to fight oppression wherever it occurs.
- Nerede olursa olsun baskıyla mücadele etmek için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız.
- We must do everything we can to fight oppression wherever it occurs.
- Şiddetle nerede olursa olsun savaşmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.
- We'll go wherever the action is.
- Aksiyon nerede olursa olsun gideceğiz.
- I can always sleep wherever I am.
- Nerede olursam olayım her zaman uyuyabilirim.
- Wherever he is, we shall find him.
- Nerede olursa olsun, onu bulacağız.
- Can you tell me where's the nearest payphone?
- En yakın ankesörlü telefonun nerede olduğunu söyleyebilir misin?
Show More (17)
|
|
- We cannot and will not live with a system which condones stoning fellow human beings, wherever this may be.
- Her nerede olursa olsun, insan kardeşlerimizin taşlanmasına göz yuman bir sistemle yaşayamayız ve yaşamayacağız.
- No one is unaware of the loathing felt in this house for the death penalty, wherever it may occur.
- Her nerede olursa olsun, bu evde ölüm cezasına karşı duyulan nefretin farkında olmayan kimse yoktur.
- You can go wherever you want to go.
- Her nereye istersen gidebilirsin.
- Wherever she goes, she is well liked.
- Her nereye gitse, oldukça sevilir.
- The dog follows me wherever I go.
- Her nereye gitsem, köpek beni izler.
- The dog followed him wherever he went.
- O her nereye gitse, köpek onu izledi.
- She follows her brother wherever he goes.
- Erkek kardeşi her nereye gitse onu izler.
Show More (4)
|
