1 |
whole time |
bunca zaman |
n. |
|
- And I find it hard to believe that you didn't know about it the whole time.
- Ve bunca zamandır bunu bilmediğine inanmakta zorluk çekiyorum.
- And I find it hard to believe that you didn't know about it the whole time.
- Ve bunca zamandır bunu bilmediğine inanmakta zorlanıyorum.
- It means that Percy was planning on ripping off the Russians this whole time.
- Demek ki Percy bunca zamandır Rusları kazıklamayı planlıyormuş.
- We could've been together this whole time Instead of alone.
- Bunca zaman yalnız olmak yerine birlikte olabilirdik.
- It means that Percy was planning on ripping off the Russians this whole time.
- Bu da demektir ki Percy bunca zamandır Ruslara kazık atmayı planlıyormuş.
- He's been so strange to me the whole time.
- Bunca zamandır bana çok garip davranıyordu.
- Have you been in here this whole time?
- Bunca zamandır burada mıydın?
- I was lying to you the whole time.
- Bunca zamandır sana yalan söylüyordum.
- Have you been here the whole time?
- Bunca zaman burada mıydın?
- Have you been in here this whole time?
- Bunca zaman burada bulundun mu?
- Have you been standing there the whole time?
- Bunca zaman orada ayakta mı duruyordun?
Show More (8)
|
2 |
whole time |
bütün zaman |
n. |
|
- I was awake the whole time.
- Bütün zaman boyunca uyanıktım.
- He stayed there the whole time.
- Bütün zaman orada kaldı.
- Tom and Mary talked the whole time.
- Tom ve Mary bütün zaman boyunca konuştular.
- I was awake the whole time.
- Bütün zaman uyanıktım.
- He remained silent the whole time.
- Bütün zaman boyunca sessiz kaldı.
- Tom was in his truck the whole time.
- Tom bütün zaman boyunca kamyonundaydı.
- Tom and Mary talked the whole time.
- Tom ve Mary bütün zaman konuştu.
Show More (4)
|
3 |
whole time |
tüm zaman |
n. |
|
- That really has to be the sharp focus the whole time.
- Bu gerçekten de tüm zaman boyunca odak noktası olmalıdır.
- We nearly starved to death, since the whole time he caught only two seals.
- Neredeyse açlıktan ölüyorduk, çünkü tüm zaman boyunca sadece iki fok yakaladı.
- Once I retire, I will dedicate my whole time to Tatoeba.
- Emekli olduğumda, tüm zamanımı Tatoeba'ya ayıracağım.
- Tom wasn't here the whole time.
- Tom tüm zaman boyunca burada değildi.
Show More (1)
|