|
- This is an important point and I agree whole-heartedly with the rapporteur.
- Bu önemli bir nokta ve raportöre tüm kalbimle katılıyorum.
- I wholeheartedly support this report which addresses the need to tackle the growing mountain of waste in the EU.
- AB'de giderek büyüyen atık dağıyla mücadele etme ihtiyacını ele alan bu raporu tüm kalbimle destekliyorum.
- The EU supports Russia wholeheartedly in its legitimate fight against terrorism, in Chechnya and elsewhere.
- AB, Çeçenistan'da ve diğer yerlerde terörizme karşı yürüttüğü meşru mücadelede Rusya'yı tüm kalbiyle desteklemektedir.
- We wholeheartedly support the exclusion of economic operators that have been convicted of offences.
- Suçlardan hüküm giymiş müteşebbislerin kapsam dışında bırakılmasını tüm kalbimizle destekliyoruz.
- Taking the constitutional debate first, I would like to wholeheartedly endorse what President Prodi had to say.
- İlk olarak anayasa tartışmasını ele alacak olursak, Başkan Prodi'nin söylediklerini tüm kalbimle destekliyorum.
- This is a report which I can wholeheartedly support.
- Bu, tüm kalbimle destekleyebileceğim bir rapordur.
- I wholeheartedly support this motion for a resolution which will act as a considerable deterrent to racist offenders.
- Irkçı suçlular için önemli ölçüde caydırıcı olacak bu karar önergesini tüm kalbimle destekliyorum.
- The Group for a Europe of Democracies and Diversities supports that decision wholeheartedly.
- Demokrasiler ve Farklılıklar Avrupası Grubu bu kararı tüm kalbiyle desteklemektedir.
- I wholeheartedly support measures to allow public access to environmental information.
- Halkın çevresel bilgilere erişimini sağlayacak tedbirleri tüm kalbimle destekliyorum.
- I agree with you wholeheartedly here.
- Burada size tüm kalbimle katılıyorum.
- Her approach and hence her report is one we can wholeheartedly support.
- Yaklaşımını ve dolayısıyla raporunu tüm kalbimizle destekliyoruz.
- I therefore wholeheartedly support the rapporteur's political courage and his observations.
- Bu nedenle raportörün siyasi cesaretini ve gözlemlerini tüm kalbimle destekliyorum.
- I congratulate you on that, and we shall support you wholeheartedly.
- Bu konuda sizi tebrik ediyorum ve sizi tüm kalbimizle destekleyeceğiz.
- I wholeheartedly support this report which focuses its attention on the importance of local employment markets.
- Dikkatini yerel istihdam piyasalarının önemine odaklayan bu raporu tüm kalbimle destekliyorum.
- I therefore wholeheartedly endorse this compromise.
- Bu nedenle bu uzlaşmayı tüm kalbimle destekliyorum.
- We therefore support it wholeheartedly.
- Bu nedenle tüm kalbimizle destekliyoruz.
- I agree with you wholeheartedly there.
- Bu konuda size tüm kalbimle katılıyorum.
- The PPE-DE Group wholeheartedly and fully endorses the compromises that have been made.
- PPE-DE Grubu, yapılan uzlaşmaları tüm kalbiyle ve tamamen desteklemektedir.
- We wholeheartedly support this report too.
- Bu raporu da tüm kalbimizle destekliyoruz.
- That is the principle I wholeheartedly support.
- Tüm kalbimle desteklediğim ilke budur.
- Let me turn, though, to the Cunha report, which I wholeheartedly endorse.
- Yine de tüm kalbimle desteklediğim Cunha raporuna dönmeme izin verin.
- We wholeheartedly endorse the concept of the Food Box.
- Gıda Kutusu kavramını tüm kalbimizle destekliyoruz.
- I support your positions on this issue wholeheartedly, for this is a matter of historical significance.
- Bu konudaki tutumunuzu tüm kalbimle destekliyorum, çünkü bu tarihi öneme sahip bir konudur.
- I wholeheartedly support a more dynamic approach.
- Daha dinamik bir yaklaşımı tüm kalbimle destekliyorum.
- The EU supports wholeheartedly the UN Secretary-General's endeavours to find a solution.
- AB, BM Genel Sekreteri'nin çözüm bulma çabalarını tüm kalbiyle desteklemektedir.
- We wholeheartedly support and encourage the process of reform in Iran.
- İran'daki reform sürecini tüm kalbimizle destekliyor ve teşvik ediyoruz.
- I wholeheartedly support this report by Ms Weiler which welcomes the 2002 employment guidelines.
- Bayan Weiler'in 2002 istihdam kılavuzunu memnuniyetle karşılayan bu raporunu tüm kalbimle destekliyorum.
- These are objectives our group wholeheartedly supports.
- Bunlar grubumuzun tüm kalbiyle desteklediği hedeflerdir.
- Such is the EU's position, and it is one with whose substance I agree wholeheartedly.
- AB'nin tutumu budur ve ben de bu tutumun özüne tüm kalbimle katılıyorum.
- We wholeheartedly support the amendment for a substantial contribution to the rebuilding of Iraq.
- Irak'ın yeniden inşasına önemli bir katkı sağlanmasını öngören değişikliği tüm kalbimizle destekliyoruz.
- The EU wholeheartedly supports the court and gives it its full backing.
- AB mahkemeyi tüm kalbiyle desteklemekte ve tam destek vermektedir.
- This has been an excellent cross-party endeavour and on behalf of the ELDR Group I wholeheartedly support the result.
- Bu, partiler arası mükemmel bir çaba olmuştur ve ELDR Grubu adına sonucu tüm kalbimle destekliyorum.
- So I wholeheartedly support the principle of phasing out.
- Bu yüzden aşamalı olarak durdurma ilkesini tüm kalbimle destekliyorum.
- There again the Commission wholeheartedly agrees.
- Komisyon bu konuda da tüm kalbiyle hemfikirdir.
- On the basis of the Christian idea of charity, I wholeheartedly support enlargement of the European Union.
- Hıristiyanlığın hayırseverlik fikri temelinde Avrupa Birliği'nin genişlemesini tüm kalbimle destekliyorum.
- It is one that I support wholeheartedly and has been much heralded as a main EU priority.
- Bu benim tüm kalbimle desteklediğim ve AB'nin temel önceliği olarak müjdelenen bir konu.
- Taking the constitutional debate first, I would like to wholeheartedly endorse what President Prodi had to say.
- İlk olarak anayasa tartışmasını ele alacak olursak Başkan Prodi'nin söylediklerini tüm kalbimle destekliyorum.
- Although I wholeheartedly support this aim, I would much rather see such aid eliminated altogether.
- Bu amacı tüm kalbimle desteklesem de, bu tür yardımların tamamen ortadan kaldırılmasını görmeyi tercih ederim.
- We support this clinical trials project wholeheartedly.
- Bu klinik deneyler projesini tüm kalbimizle destekliyoruz.
- Tom supported the proposal wholeheartedly.
- Tom öneriyi tüm kalbiyle destekledi.
- I agree with this wholeheartedly.
- Buna tüm kalbimle katılıyorum.
- Tom laughed wholeheartedly.
- Tom tüm kalbiyle güldü.
- Tom wholeheartedly agreed.
- Tom tüm kalbiyle kabul etti.
- I would wholeheartedly agree.
- Tüm kalbimle katılıyorum.
- I support your comments wholeheartedly.
- Yorumlarınızı tüm kalbimle destekliyorum.
- I agree wholeheartedly with that.
- Ona tüm kalbimle katılıyorum.
- I would agree wholeheartedly.
- Tüm kalbimle katılıyorum.
- I wholeheartedly endorse this decision.
- Bu kararı tüm kalbimle destekliyorum.
- I'm not doing it wholeheartedly.
- Bunu tüm kalbimle yapmıyorum.
- I agree wholeheartedly with that.
- Buna tüm kalbimle katılıyorum.
- I wish it wholeheartedly.
- Bunu tüm kalbimle istiyorum.
- I wholeheartedly agree.
- Tüm kalbimle katılıyorum.
- I wholeheartedly admire your understanding of Chinese.
- Çince anlayışınıza tüm kalbimle hayranım.
Show More (50)
|
