|
- There are very few film libraries in Europe which are worthy of that name and genuinely properly equipped and efficient.
- Avrupa'da bu isme layık, gerçekten donanımlı ve verimli çok az film kütüphanesi vardır.
- The referendum project, the Varela project, is worthy of all our support.
- Referandum projesi, Varela projesi, hepimizin desteğine layıktır.
- Turkey has improved its human rights situation and its legal praxis in a way that is worthy of our respect.
- Türkiye, insan hakları durumunu ve yasal uygulamalarını saygımıza layık bir şekilde geliştirmiştir.
- He is worthy of our praise.
- O bizim övgümüze layık.
- Mary was not worthy of your trust.
- Mary, senin güvenine layık değildi.
- His brave action is worthy of a medal.
- Onun cesur eylemi bir madalyaya layık.
- I want to be worthy of your friendship.
- Ben senin dostluğuna layık olmak istiyorum.
- Aota was not worthy of your trust.
- Aota güveninize layık değildi.
- Mary was not worthy of your trust.
- Mary, güveninize layık değildi.
- Tom isn't worthy of you.
- Tom sana layık değil.
- His courage is worthy of high praise.
- Onun cesareti yüksek övgüye layıktır.
- A person who does not accept bribes is worthy of the kingdom of God.
- Rüşvet almayan bir kişi Tanrı'nın Egemenliği'ne layıktır.
- He's not worthy of you.
- O sana layık değil.
- A person who does not accept bribes is worthy of the kingdom of God.
- Rüşvet kabul etmeyen bir kişi Tanrı'nın krallığına layıktır.
- The statesman is worthy of respect.
- Devlet adamı saygıya layıktır.
- He wasn't worthy of suspicion.
- O şüpheye layık değildi.
- I want to be worthy of your friendship.
- Arkadaşlığınıza layık olmak istiyorum.
- He wasn't worthy of suspicion.
- O kuşkuya layık değildi.
- His brave actions are worthy of a medal.
- Onun cesur eylemleri bir madalyaya layıktır.
Show More (16)
|
