| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | suggest f. | önermek | ||
|
We suggested Bob for the directorship. Müdürlük için Bob'u önerdik. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | suggest f. | tavsiye etmek | ||
|
The taxi driver suggested we visit the botanic gardens. Taksi şoförü botanik bahçelerini ziyaret etmemizi tavsiye etti. More Sentences |
||||
| Genel | suggest f. | öne sürmek | ||
|
The report suggests that any emergency Community measure would need additional funding up to 2006. Rapor, herhangi bir acil Topluluk önleminin 2006 yılına kadar ek finansmana ihtiyaç duyacağını öne sürmektedir. More Sentences |
||||
| Genel | suggest f. | ileri sürmek | ||
|
It is factually incorrect to suggest that ratification of the Treaty of Nice facilitates the enlargement process. Nice Antlaşması'nın onaylanmasının genişleme sürecini kolaylaştıracağını ileri sürmek gerçeklere aykırıdır. More Sentences |
||||
| Genel | suggest f. | iddia etmek | ||
|
Nor does anyone suggest that he might be inviting crime. Kimse onun suça davetiye çıkardığını da iddia etmiyor. More Sentences |
||||
| Genel | suggest f. | ima etmek | ||
|
Are you suggesting I am lying about my age? Yaşım hakkında yalan söylediğimi mi ima ediyorsunuz? More Sentences |
||||
| Genel | suggest f. | göstermek | ||
|
The latest polls suggest that education is the top issue with voters. Son anketler, seçmenlerin en önemli sorununun eğitim olduğunu gösteriyor. More Sentences |
||||
| Genel | suggest f. | belirtmek | ||
|
We have, as General Morrillon suggests, to 'share the burden' also. General Morrillon'un da belirttiği gibi 'yükü paylaşmamız' gerekiyor. More Sentences |
||||
| Genel | suggest f. | ortaya koymak | ||
|
The background to this proposal suggests additional reasons for having this legislation. Bu teklifin arka planı, bu mevzuatın çıkarılması için ilave nedenler ortaya koymaktadır. More Sentences |
||||
| Genel | suggest f. | düşündürmek | ||
|
Less favorable results were found for a dose of 300 mg, suggesting that lemon balm has a dose-dependent effect. Melisa otunun doza bağlı bir etkisi olduğunu düşündüren 300 mg'lık bir doz için daha az olumlu sonuçlar bulunmuştur. More Sentences |
||||
| Genel | suggest f. | çağrıştırmak | ||
|
Green lighting was used to suggest a forest scene. Orman sahnesini çağrıştırmak için yeşil ışık kullanılmıştır. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | ||||
| Ticaret/Ekonomi | suggest f. | teklif etmek | ||
|
I suggested it, because someday you'll have to. Onu ben teklif ettim, çünkü bir gün zorunda kalacaksın. More Sentences |
||||
| Politics | ||||
| Siyasal | suggest f. | teklif etmek | ||
|
I should never even have suggested such a thing. Böyle bir şeyi asla teklif etmemeliydim. More Sentences |
||||
| Technical | ||||
| Teknik | suggest f. | önermek | ||
|
That is why the Committee on Agriculture and Rural Development suggests partial decoupling. Bu nedenle Tarım ve Kırsal Kalkınma Komitesi kısmi ayrıştırma önermektedir. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | suggest f. | meydana atmak | ||
| Genel | suggest f. | telkin etmek | ||
| Genel | suggest f. | sezdirmek | ||
| Genel | suggest f. | hissini vermek | ||
| Genel | suggest f. | ortaya atmak | ||
| Genel | suggest f. | belirli bir izlenim bırakmak | ||
| Genel | suggest f. | izlenimini uyandırmak | ||
| Genel | suggest f. | (fikir) ileri sürmek | ||
| Genel | suggest f. | fikir vermek | ||
| Genel | suggest f. | akla getirmek | ||
| Genel | suggest f. | aşılamak | ||
| Genel | suggest f. | akla getirmek (bir başka şeyi) | ||
| Computer | ||||
| Bilgisayar | suggest expr. | öner | ||
