Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
(bir şey) sağlamak
"(bir şey) sağlamak"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Slang
1
Argo
(bir şey) sağlamak
kick down with (something)
f.
"(bir şey) sağlamak"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 68 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
önüne bir şey koyarak gözükmemesini sağlamak
screen off
f.
2
Genel
bir kimsenin bir şey için hazır veya uygun olmasını sağlamak
fit for
f.
3
Genel
birine bir şey yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak
enable someone to do something
f.
Phrasals
4
Öbek Fiiller
(bir şey) yaparak kazanç sağlamak
gain (something) by (doing something)
f.
5
Öbek Fiiller
(bir şey) yaparak kazanç sağlamak
gain something by doing something
f.
6
Öbek Fiiller
(birine bir şey) sağlamak/tedarik etmek
administer (something) to (one)
f.
7
Öbek Fiiller
bir kimsenin bir şey için gereken şeyleri karşılamasını sağlamak
qualify someone for something
f.
8
Öbek Fiiller
bir deneyimden (bir şey) sağlamak
gain from (something)
f.
9
Öbek Fiiller
(bir şeye/birine bir şey) sağlamak
furnish (someone or something) with (something)
f.
10
Öbek Fiiller
(bir şey) yoluyla para sağlamak
pump through (something)
f.
11
Öbek Fiiller
(bir şey arasından araçla) yolunu bulmasını sağlamak
steer through (something)
f.
12
Öbek Fiiller
(birini) sıkıştırıp (bir şey) yapmasını sağlamak
wring (something) out of (someone)
f.
13
Öbek Fiiller
birinin/bir şeyin bir şey olarak çalışmasını sağlamak
set someone or something up as something
f.
14
Öbek Fiiller
(bir şeye/yere) boruyla (bir şey) sağlamak
pipe (something) into (something or some place)
f.
15
Öbek Fiiller
(birine bir şey) sağlamak
accommodate (one) with (something)
f.
16
Öbek Fiiller
(birinin) ihtiyacına yönelik (bir şey) sağlamak/tahsis etmek
accommodate (one) with (something)
f.
17
Öbek Fiiller
birine özel olarak bir şey sağlamak
accommodate someone with something
f.
18
Öbek Fiiller
birinin ihtiyacına yönelik bir şey sağlamak/tahsis etmek
accommodate someone with something
f.
19
Öbek Fiiller
birinin (bir şey) boyunca dayanmasını sağlamak
carry someone through (something)
f.
20
Öbek Fiiller
(bir şey için) oluşturulan bir fona (bir miktar) katkı sağlamak
chip in with (something) for (something)
f.
21
Öbek Fiiller
birinin bir şey hakkında bilgi edinmesini/bilgi sahibi olmasını sağlamak
familiarize someone with something
f.
22
Öbek Fiiller
(birinin/kendinin bir şey) hakkında bilgi edinmesini/bilgi sahibi olmasını sağlamak
familiarize (someone or oneself) with (something)
f.
23
Öbek Fiiller
birine/bir şeye bir şey sağlamak
favor someone or something with something
f.
24
Öbek Fiiller
birine/bir şeye (bir şey) sağlamak/temin etmek
fit someone or something out (with something)
f.
25
Öbek Fiiller
birine/bir şeye (bir şey) sağlamak/temin etmek
fit someone or something out
f.
26
Öbek Fiiller
birine (bir şey) sağlamak
fix someone up (with something)
f.
27
Öbek Fiiller
bir şey için bir şey sağlamak
furnish something for something
f.
28
Öbek Fiiller
(biri/bir şey) için (bir şey) sağlamak
furnish (something) for (someone or something)
f.
29
Öbek Fiiller
(biri/bir şey) sağlamak
help out with (someone or something)
f.
30
Öbek Fiiller
(biri/bir şey) sağlamak
help with (someone or something)
f.
31
Öbek Fiiller
(bir şeyin bir şey yapmamasını) sağlamak
inhibit (something) from (doing something)
f.
32
Öbek Fiiller
için (bir şey) sağlamak
procure (something) for
f.
33
Öbek Fiiller
(birine bir şey) sağlamak
provide (one) with (something)
f.
34
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye bir şey) sağlamak
provide (something) for (someone or something)
f.
35
Öbek Fiiller
(biri/bir şey için bir şey) sağlamak
provide (something) for (someone or something)
f.
36
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye bir şey) sağlamak
render (something) to (someone or something)
f.
37
Öbek Fiiller
(bir şeyin bir şey) içerisinde kök salmasını sağlamak
root (something) in (something)
f.
38
Öbek Fiiller
(bir şey) üzerinde tam kontrol sağlamak
sew (something) up
f.
39
Öbek Fiiller
(birine bir şey) sağlamak
stand (one) to (something)
f.
40
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) bol miktarda (bir şey) sağlamak
stock (someone or something) up with (something)
f.
41
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye biri/bir şey) sağlamak
supply (someone or something) with (someone or something)
f.
42
Öbek Fiiller
(bir şey) yapmaya, kullanmaya, tüketmeye aşlamasını sağlamak
switch to (something)
f.
43
Öbek Fiiller
sıkıştırıp (bir şey) yapmasını sağlamak
wring out of
f.
Colloquial
44
Konuşma Dili
(bir şey yapmak birine) yarar/fayda sağlamak
behoove (one) to (do something)
f.
45
Konuşma Dili
bir şey vermek/sağlamak için müsait olmak
be good for something
f.
Idioms
46
Deyim
(avantaj sağlamak için bir şey) ayrımcılığı meselesini ortaya sürmek
play the (something) card
f.
47
Deyim
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak
get one over on somebody/something
f.
48
Deyim
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak
get one over on somebody/something
f.
49
Deyim
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak
put one over on somebody/something
f.
50
Deyim
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak
put one over on somebody/something
f.
51
Deyim
(birinin bir şey) düşünmesini sağlamak
put (something) in (one's) head
f.
52
Deyim
(biri/bir şey) üzerinde tam kontrol sağlamak
have a tight grip on (someone or something)
f.
53
Deyim
geçimini (bir şeyden/bir şey yaparak) sağlamak
make a living out of (doing) (something)
f.
54
Deyim
(birine bir şey yapması) için olanak tanımak/imkan sağlamak
enable (one) to (do something)
f.
55
Deyim
(biri/bir şey) üzerinde kontrolü sağlamak
get (someone or something) under (one's) control
f.
56
Deyim
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak
get/put one over on somebody/something
f.
57
Deyim
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak
get/put one over on somebody/something
f.
58
Deyim
(birini) suçlayan (bir şey) sunmak/sağlamak
give (something) against (one)
f.
59
Deyim
(birinin bir şey) yapmasını sağlamak
lead (one) to (do something)
f.
60
Deyim
(bir şey) yapmasını sağlamak
lead one to
f.
61
Deyim
geçimini (bir şeyden/bir şey yaparak) sağlamak
make a living from (doing) (something)
f.
62
Deyim
(birinin biri/bir şey) hakkındaki gerçeği/doğruları görmesini sağlamak
open (one's) eyes to (someone or something)
f.
63
Deyim
(bir şey için) gereken finansmanı sağlamak
put the money up (for something)
f.
64
Deyim
(bir şey için) gereken finansmanı sağlamak
put up the money (for something)
f.
65
Deyim
(biri/bir şey) için uygun zemin/kolaylık sağlamak
smooth the path for (someone or something)
f.
66
Deyim
(biri/bir şey) için uygun zemin/kolaylık sağlamak
smooth the way for (someone or something)
f.
Biology
67
Biyoloji
bir şey boyunca potansiyel farkta artışa maruz kalmak veya artış sağlamak
hyperpolarize
f.
68
Biyoloji
bir şey boyunca potansiyel farkta artışa maruz kalmak veya artış sağlamak
hyperpolarise
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of (bir şey) sağlamak
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy