(bir şeye) yaklaşmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

(bir şeye) yaklaşmak



"(bir şeye) yaklaşmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 5 sonuç

Türkçe İngilizce
General
(bir şeye) yaklaşmak gather f.
Phrasals
(bir şeye) yaklaşmak belly up to (something) f.
(bir şeye) yaklaşmak get on for (something) f.
Colloquial
(bir şeye) yaklaşmak be going on (for) (something) [uk] f.
(bir şeye) yaklaşmak be getting on for (something) f.

"(bir şeye) yaklaşmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 86 sonuç

Türkçe İngilizce
Phrasals
(birine veya bir şeye) doğru yıldırım gibi yaklaşmak charge down on (someone or something) f.
(birine veya bir şeye) doğru hızla yaklaşmak charge down on (someone or something) f.
birine veya bir şeye doğru hızla yaklaşmak charge down on someone or something f.
birine veya bir şeye zincirden boşanmış gibi yaklaşmak/koşmak/saldırmak charge down on someone or something f.
(birine veya bir şeye) negatif yaklaşmak get down on (someone or something) f.
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gibi yaklaşmak treat (someone or something) as (someone or something else) f.
birine/bir şeye, başka bir şey gibi yaklaşmak treat someone or something as something f.
birine/bir şeye yaklaşmak go near (to) someone or something f.
(bir şeye, sonuca) çok yaklaşmak flirt with (something) f.
(bir şeye) iyice yaklaşmak zero in on (something) f.
(bir şeye) çok yaklaşmak zero in on (something) f.
(bir şeye) adım adım yaklaşmak zero in on (something) f.
(bir şeye/sayıya) yaklaşmak run into (something) f.
(birine/bir şeye) yaklaşmak bear down on (someone or something) f.
(bir şeye/bir şey yapmaya) çok yaklaşmak come close (to something/to doing something) f.
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak creep up on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak creep up on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) yaklaşmak draw upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) doğru yaklaşmak drift toward (someone or something) f.
birine/bir şeye yaklaşmak go up to someone or something f.
birine/bir şeye doğru gitmek/yaklaşmak go up to someone or something f.
(birine/bir şeye) doğru yaklaşmak move in on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak roll up on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) doğru hızla yaklaşmak run up on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) doğru kaçınılmaz bir şekilde yaklaşmak run up on (someone or something) f.
dikkat çekmeden (birine/bir şeye doğru) ilerlemek/yaklaşmak sidle up (from someone or something) f.
sinsi sinsi (birine/bir şeye doğru) ilerlemek/yaklaşmak sidle up (from someone or something) f.
(birine/bir şeye doğru) çaktırmadan ilerlemek/yaklaşmak sidle up (from someone or something) f.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak slip up on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) çaktırmadan/fark ettirmeden yaklaşmak slip up on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) gizlice yaklaşmak slip up on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak sneak up (on someone or something) f.
(birine/bir şeye) fark ettirmeden/çaktırmadan yaklaşmak sneak up (on someone or something) f.
(birine/bir şeye) doğru sinsi sinsi yaklaşmak sneak up (on someone or something) f.
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak sneak up to (someone or something) f.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak steal up on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak steal up on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) yaklaşmak step up to (someone or something) f.
(birine/bir şeye) bir tavırla yaklaşmak treat with (someone or something) f.
kendinden emin bir şekilde (birine/bir şeye) yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek waltz up (to someone or something) f.
(bir şeye) endişeli yaklaşmak worry through (something) f.
(bir şeye) kaygılı yaklaşmak worry through (something) f.
(bir şeye) hızlıca yaklaşmak bear down upon f.
Colloquial
(birine/bir şeye) eleştirel yaklaşmak be down on (someone or something) f.
bir şeye, yaşa zamana yaklaşmak be going on something f.
bir şeye, yaşa, zamana, sayıya yaklaşmak be going on (for) something [uk] f.
(birine/bir şeye) yaklaşmak go near (someone or something) f.
Idioms
(bir şeye) kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak move within earshot f.
bir şeye mantıklı yaklaşmak keep something in proportion f.
(birine/bir şeye) anlayışlı yaklaşmak/bakmak look kindly upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) onaylayıcı bir tavırla yaklaşmak/bakmak look kindly upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) memnuniyetle bakmak/yaklaşmak look kindly upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) hoşgörülü bakmak/yaklaşmak look kindly upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) hoşnut olarak yaklaşmak look kindly upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak look kindly upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) olumlu bakmak/yaklaşmak look kindly upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) merhametli yaklaşmak look kindly upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) iyi/yumuşak yaklaşmak look kindly upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) nezaketle/kibarca yaklaşmak look kindly upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) anlayışlı yaklaşmak/bakmak look kindly on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) onaylayıcı bir tavırla yaklaşmak/bakmak look kindly on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) memnuniyetle bakmak/yaklaşmak look kindly on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) hoşgörülü bakmak/yaklaşmak look kindly on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) hoşnut olarak yaklaşmak look kindly on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak look kindly on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) olumlu bakmak/yaklaşmak look kindly on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) merhametli yaklaşmak look kindly on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) iyi/yumuşak yaklaşmak look kindly on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) nezaketle/kibarca yaklaşmak look kindly on (someone or something) f.
(birinin) söylediği bir şeye ihtiyatla yaklaşmak take what (one) says with a pinch of salt f.
(birinin) söylediği bir şeye kuşkuyla yaklaşmak take what (one) says with a pinch of salt f.
(birinin) söylediği bir şeye şüpheyle yaklaşmak take what (one) says with a pinch of salt f.
(birinin) söylediği bir şeye temkinli yaklaşmak take what (one) says with a pinch of salt f.
(bir şeye) çok yaklaşmak be staring (something) in the face f.
bir şeye çok yaklaşmak be staring something in the face f.
(birine/bir şeye) çok yaklaşmak come within a hair of (someone or something) f.
(bir şeye) çok yaklaşmak come short of (something) f.
birine/bir şeye çok yaklaşmak come within an inch of someone or something f.
birine/bir şeye çok yaklaşmak come within a hair of someone or something f.
birine/bir şeye çok yaklaşmak come within a hair's breadth of someone or something f.
(birine/bir şeye) hüsnü zanla yaklaşmak give (someone or something) the benefit of the doubt f.
(bir şeye) yüzeysel yaklaşmak gloss over (something) f.
(ciddi bir şeye) alaycı bir şekilde yaklaşmak make (a) nonsense of (something) f.
(birine/bir şeye) çok yaklaşmak run (someone or something) close f.
(birine/bir şeye) yaklaşmak step right up to (someone or something) f.
(birine/bir şeye) ciddiyetle yaklaşmak take (someone or something) seriously f.