(bir şeyle) aynı - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

(bir şeyle) aynı



"(bir şeyle) aynı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Idioms
(bir şeyle) aynı (all) of a piece (with something) s.

"(bir şeyle) aynı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 134 sonuç

Türkçe İngilizce
General
neredeyse/yaklaşık (bir şeyle) aynı/benzer olmak come close f.
(bir şeyi) aynı veya benzer bir şeyle başlatıp bitirmek bookend f.
başka bir şeyle aynı yönde dönen homotropal s.
Phrasals
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde/hemfikir olmak fall in with (someone or something) f.
bir şeyle aynı yöne sürüklenmek run with f.
birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle aynı hizaya sokmak line someone or something up with someone or something f.
birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle aynı hizada sıralamak line someone or something up with someone or something f.
birini/bir şeyi bir şeyle aynı hizaya sokmak line someone or something up with something f.
(birini /bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı kefeye koymak lump (someone or something) (in) with (someone or something) f.
(birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı tutmak lump (someone or something) (in) with (someone or something) f.
(birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı gruba koymak lump (someone or something) (in) with (someone or something) f.
(birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı grupta/türde sınıflandırmak lump (someone or something) (in) with (someone or something) f.
(birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı sınıfta değerlendirmek lump (someone or something) (in) with (someone or something) f.
birine/bir şeye biriyle/bir şeyle aynı ismi vermek name someone or something for someone or something f.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmak swing with (someone or something) f.
(bir şeyle) aynı hizaya getirmek square up with (something) f.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle aynı yere koymak keep someone or something in with someone or something f.
tadı bir şeyle aynı olmak taste of something f.
bir şeyle aynı tatta olmak taste of something f.
bir şeyle aynı tadı vermek taste of something f.
(bir şeyle) aynı yönde yüzmek swim with (something) f.
biriyle/bir şeyle aynı fikirde olmak align oneself with someone or something f.
biriyle/bir şeyle aynı fikirde olmak align oneself with someone or something f.
(bir şeyle) aynı olmak check with (something) f.
(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) aynı kefeye koymak class (someone or something) with (someone or something) f.
(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) aynı gruba koymak class (someone or something) with (someone or something) f.
(bir şeyle) aynı zamana rastlamak/denk gelmek coincide with (something) f.
(bir şeyle) aynı zamana tesadüf etmek coincide with (something) f.
(bir şeyle) aynı olmak coincide with (something) f.
(bir şeyle) aynı olmak correspond to (something) f.
(bir şeyle) aynı olmak correspond with (something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmamak disagree with (someone or something) f.
bir şeyde biriyle/bir şeyle aynı seviyede olmak equal someone or something in something f.
bir şeyde biriyle/bir şeyle aynı olmak equal someone or something in something f.
(biriyle/bir şeyle) aynı equal to (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede equal to (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde/görüşte olmak get down with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/hızda ilerlemek keep up with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/düzeyde olmak measure up (to someone or something) f.
(birine/bir şeye biriyle/bir şeyle) aynı ismi vermek name (someone or something) after (someone or something) f.
(bir şeyi başka bir şeyle) aynı modelde yapmak pattern (something) after (something else) f.
(bir şeyi başka bir şeyle) aynı modelde yapmak pattern (something) on (something else) f.
(bir şeyle) aynı fikirde olmamak quarrel with (something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı düzeyde olmak rank with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı düzeyde saymak rank with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı derecede önemli/değerli sayılmak/görülmek rate with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı derecede önemli/değerli saymak/görmek rate with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı anda okumak read along (with someone or something) f.
Phrases
(bir şeyle) eşit/aynı derecede every bit as (something) expr.
biriyle/bir şeyle aynı fikirde değil out of sympathy with somebody/something expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı surette after the fashion of (someone or something) expr.
biriyle/bir şeyle aynı surette after the fashion of somebody/something expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı surette after the fashion of (someone or something) expr.
biriyle/bir şeyle aynı surette after the fashion of somebody/something expr.
(bir şeyle) aynı doğrultuda in accordance with (something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı görüşte in agreement (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı anda in company with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede in company with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı platformda in company with (someone or something) expr.
biriyle/bir şeyle aynı anda in company with somebody/something expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde in phase (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı/benzer amaçları, idealleri paylaşan in phase (with someone or something) [uk] expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı/benzer zevkleri paylaşan in phase (with someone or something) [uk] expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde in step with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde in sync (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı/benzer amaçları, idealleri paylaşan in sync (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı/benzer zevkleri paylaşan in sync (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde in time (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı zamanlamada in time (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı tonda in tune with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı düşünceleri paylaşan in tune with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı telden çalan in tune with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı değerde on par (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı düzeyde on par (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı kulvarda on par (with someone or something) expr.
Proverb
(biriyle/bir şeyle) aynı surette after the style of (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı surette after the style of (someone or something) expr.
Colloquial
bir şeyle aynı all of a piece with something expr.
bir şeyle aynı all of a piece with something expr.
biriyle/bir şeyle aynı derecede/şekilde as well as someone or something expr.
(biriyle/bir şeyle) tamamen aynı fikirde (olmak) (be) at one (with somebody/something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde at one with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı şeyleri düşünen at one with (someone or something) expr.
Idioms
bir şeyle aynı işlevi görebilecek şey the next best thing i.
(bir şeyle) aynı oranda olmak keep in step f.
biriyle/bir şeyle aynı fikirde olmamak take a dim/poor view of somebody/something f.
(biriyle veya bir şeyle) aynı derecede olmak be (right) up there with (someone or something) f.
(biriyle veya bir şeyle) aynı şey demek be (right) up there with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde yürümek march in time (with someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı zamanlamada yürümek march in time (with someone or something) f.
(bir şeyle) aynı çizgide olmak be along the lines of (something) f.
(bir şeyle) aynı tarzda olmak be along the lines of (something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı çizgide olmak be in line with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde olmak be in sync (with someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde olmak be in time (with someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı düşünceleri paylaşmak be in tune with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı telden çalmak be in tune with (someone or something) f.
biriyle/bir şeyle aynı düzeyde olmak be on a par with somebody/something f.
biriyle/bir şeyle aynı kulvarda olmak be on a par with somebody/something f.
(biriyle/bir şeyle) aynı düşünceleri paylaşmak be in tune (with somebody/something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı telden çalmak be in tune (with somebody/something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmak be in tune (with somebody/something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı düşünceleri paylaşmamak be out of tune (with somebody/something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmamak be out of tune (with somebody/something) f.
birini/bir şeyi (biriyle/bir şeyle) aynı çizgiye getirmek bring somebody/something into line (with somebody/something) f.
birini/bir şeyi (biriyle/bir şeyle) aynı çizgiye getirmek bring someone or something into line f.
(biriyle/bir şeyle) aynı anda hareket etmek get in sync (with someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı amaçlara, beğenilere, görüşlere sahip olmak get in sync (with someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı/benzer bakış açısına/fikirlere sahip olmak get in sync (with someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı telden çalmak get in tune with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı anda/senkronize hareket etmemek get out of sync (with someone or something) f.
(bir şeyle) aynı kaderi paylaşmak go the way of (something) f.
(bir şeyle) aynı sonu paylaşmak go the way of (something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmamak join issue with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde hareket etmek keep in step (with someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde yürümek march in step (with someone or something) f.
(birileriyle/bir şeyle) aynı ortamda bulunmayı reddetmek not give (someone or something) houseroom [old-fashioned] f.
biriyle/bir şeyle aynı ortamda bulunmayı reddetmek not give somebody/something houseroom [uk] f.
(bir şeyle) aynı özelliklere sahip (all) of a piece (with something) s.
(bir şeyle) aynı özellikleri taşıyan (all) of a piece (with something) s.
(biriyle/bir şeyle) aynı anda hareket eden in lockstep (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı şekilde hareket eden in lockstep (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı derecede iyi every bit as good (as somebody/something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/düzeyde/kulvarda değil not in the same league as (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı kalitede/sınıfta değil not in the same league as (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/düzeyde/kulvarda değil not in the same league with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı kalitede/sınıfta değil not in the same league with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı değerde on a par with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı düzeyde on a par with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı kulvarda on a par with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmayan out of sync (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı tempoda/ritimde ilerleyemeyen out of time (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı düşünceleri paylaşmayan out of tune with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı the same as (someone or something) expr.