(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak



"(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 6 sonuç

Türkçe İngilizce
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak have the wood on (someone or something) [australia/new zealand] f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak get an edge on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak get the edge on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak get an edge over (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak get the edge over (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak have the edge on (someone or something) f.

"(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 14 sonuç

Türkçe İngilizce
Idioms
(birine) (bir şeye/birine) karşı avantaj sağlamak give (one) the inside track f.
erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak steal a march over (someone or something) f.
erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak steal a march upon (someone or something) f.
erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak steal the march over (someone or something) f.
erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak steal the march upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye karşı) büyük avantaj sağlamak get the upper hand on (someone or something) f.
birine/bir şeye karşı avantaj sağlamak have an edge on/over somebody/something f.
birine/bir şeye karşı avantaj sağlamak have the edge on/over somebody/something f.
(birine/bir şeye karşı) haksız avantaj sağlamak stack the deck (against) (someone or something) f.
hile yaparak (birine/bir şeye karşı) avantaj sağlamak stack the deck (against) (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı haksız avantaj sağlamak stack the odds against (someone or something) f.
hile yaparak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak stack the odds against (someone or something) f.
erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak steal a march on (someone or something) f.
erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak steal the march on (someone or something) f.