İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Genel | ||||
Genel | all the people i. | bütün insanlar | ||
Tom talked to all the people there. Tom oradaki bütün insanlarla konuştu. More Sentences |
||||
Genel | all the people i. | tüm insanlar | ||
All the people who feature in today's headlines are flooding into Sangatte. Bugün manşetlerde yer alan tüm insanlar Sangatte'ye akın ediyor. More Sentences |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
Genel | ||
Genel | make friends with all the people he/she work with f. | (birlikte) çalıştığı herkesle/bütün insanlara arkadaş olmak istemek |
Konuşma Dili | ||
Konuşma Dili | all people are equal in the eyes of the law expr. | kanunun önünde/gözünde tüm insanlar eşittir |
Konuşma Dili | some people have all the luck expr. | bazıları çok şanslı |
Konuşma Dili | some people have all the luck expr. | bazı insanlar çok şanslı |
Konuşma Dili | some people have all the luck expr. | bazı insanlar ne kadar şanslı |
Konuşma | ||
Konuşma | people come from all over the world to see this expr. | insanlar dünyanın dört bir yanından bunu görmek için geliyor |