|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
| General |
|
| 1 |
Genel |
be to blame for something f.
|
sorumlusu olmak |
|
| 2 |
Genel |
be of use for something f.
|
bir şeye yaramak |
|
| 3 |
Genel |
be anxious for someone to do something f.
|
birinin bir şeyi yapmasını çok istemek |
|
| 4 |
Genel |
be answerable for something f.
|
bir şeyden sorumlu olmak |
|
| 5 |
Genel |
be to blame for something f.
|
suçlusu olmak |
|
| 6 |
Genel |
be pressed for something f.
|
sıkışık olmak |
|
| 7 |
Genel |
be pushed for something f.
|
sıkışmak |
|
| 8 |
Genel |
be frantic while waiting for something f.
|
dokuz doğurmak |
|
| 9 |
Genel |
(for something) be pleasing (somebody) f.
|
hoşuna gitmek |
|
| 10 |
Genel |
(for something) be pleasing (somebody) f.
|
hoşa gitmek |
|
| 11 |
Genel |
be outmoded (for something) expire f.
|
zamanı geçmek |
|
| 12 |
Genel |
be for (something/someone) f.
|
yönelik olmak |
|
| 13 |
Genel |
be accountable to someone for something f.
|
birine karşı sorumlu olmak |
|
| 14 |
Genel |
be on the alert (for someone or something) f.
|
tetikte olmak |
|
| 15 |
Genel |
be known for one's something f.
|
...ile meşhur/tanınmış/meşhur olmak |
|
| 16 |
Genel |
be angry with someone for something f.
|
bir şey için birine sinirli olmak |
|
| 17 |
Genel |
be concerned for something f.
|
bir şey için endişe duymak |
|
| 18 |
Genel |
be remembered as/for something f.
|
(bir şey) olarak hatırlanmak |
|
| 19 |
Genel |
be remembered as/for something f.
|
(bir şey) olarak anımsanmak |
|
| 20 |
Genel |
be remembered as/for something f.
|
(bir şeyleriyle) anılmak |
|
|
|
| Colloquial |
|
| 21 |
Konuşma Dili |
be tickets (for someone or something) [south africa] f.
|
biletini kesmek |
|
| 22 |
Konuşma Dili |
be tickets (for someone or something) [south africa] f.
|
bileti kesilmiş olmak |
|
| 23 |
Konuşma Dili |
be tickets (for someone or something) [south africa] f.
|
işini bitirmek |
|
| 24 |
Konuşma Dili |
be tickets (for someone or something) [south africa] f.
|
işi bitmiş olmak |
|
| 25 |
Konuşma Dili |
be out for (something) f.
|
(terfi, intikam gibi bir şey) peşinde olmak/peşinden koşmak |
|
| 26 |
Konuşma Dili |
be out for (something) f.
|
(bir şey) elde etmek/almak için çok uğraşmak/çalışmak |
|
| 27 |
Konuşma Dili |
be out for (something) f.
|
(bir şey) için dışarıda olmak |
|
| 28 |
Konuşma Dili |
be out for (something) f.
|
(bir şey) için dışarıya çıkmak |
|
| 29 |
Konuşma Dili |
be out for (something) f.
|
bir süreliğine işte/okulda olmamak |
|
| 30 |
Konuşma Dili |
be out for (something) f.
|
bir süre için işe/okula gelememek |
|
| 31 |
Konuşma Dili |
be all for something/for doing something f.
|
(bir şeyi) yapacağına canı gönülden inanmak |
|
| 32 |
Konuşma Dili |
be all for something/for doing something f.
|
(bir şeyi) yapmak için tüm gücüyle çabalamak |
|
| 33 |
Konuşma Dili |
be done for something/for doing something f.
|
(hız yaptığı için) cezayı yemek |
|
| 34 |
Konuşma Dili |
be off for (something) f.
|
(bir şeyden) belli bir miktara sahip olmak |
|
| 35 |
Konuşma Dili |
be off for (something) f.
|
(bir şeyi) yeterince var olmak |
|
| 36 |
Konuşma Dili |
be had up (for something) f.
|
hakkında (bir şey için) soruşturma açılmak |
|
| 37 |
Konuşma Dili |
be hurting for (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) çok arzulamak |
|
| 38 |
Konuşma Dili |
be hurting for (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) hasretini çekmek |
|
| 39 |
Konuşma Dili |
be hurting for (someone or something) f.
|
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
|
| 40 |
Konuşma Dili |
be hurting for (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yokluğunu çekmek |
|
|
|
| 41 |
Konuşma Dili |
be hurting for (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) eksikliğini çekmek |
|
| 42 |
Konuşma Dili |
be into (someone) for (something) f.
|
(birine bir miktar) borcu olmak |
|
| 43 |
Konuşma Dili |
be into (someone) for (something) f.
|
(birinden bir miktar) ödeme beklemek |
|
| 44 |
Konuşma Dili |
be into (someone) for (something) f.
|
(birinden bir miktar) alacağı olmak |
|
| 45 |
Konuşma Dili |
be into somebody for something [us] f.
|
birine bir miktar borçlu olmak |
|
| 46 |
Konuşma Dili |
be into somebody for something [us] f.
|
birinden bir miktar alacağı olmak |
|
| 47 |
Konuşma Dili |
be (all) for (someone or something) f.
|
(birini ya da bir şeyi) desteklemek |
|
| 48 |
Konuşma Dili |
be (all) for (someone or something) f.
|
(birine veya bir şeye tam) destek vermek |
|
| 49 |
Konuşma Dili |
be for someone or something f.
|
birini ya da bir şeyi desteklemek |
|
| 50 |
Konuşma Dili |
be for someone or something f.
|
birine veya bir şeye destek vermek |
|
| 51 |
Konuşma Dili |
be for doing something f.
|
birini ya da bir şeyi desteklemek |
|
| 52 |
Konuşma Dili |
be for doing something f.
|
birine veya bir şeye destek vermek |
|
| 53 |
Konuşma Dili |
be (all) out for something f.
|
bir şeyi yapmayı istemek ya da tasarlamak |
|
| 54 |
Konuşma Dili |
be (all) out for something f.
|
bir şeyi yapmayı çok istemek |
|
| 55 |
Konuşma Dili |
be (all) out for something f.
|
bir amaç uğruna çalışmak |
|
| 56 |
Konuşma Dili |
be up for (something) f.
|
(bir şey) için planda olmak |
|
| 57 |
Konuşma Dili |
be up for (something) f.
|
(bir şey) için sırada olmak |
|
| 58 |
Konuşma Dili |
be up for (something) f.
|
(bir şeye) aday olmak |
|
| 59 |
Konuşma Dili |
be up for (something) f.
|
bir pozisyon için düşünülmek |
|
| 60 |
Konuşma Dili |
be up for something f.
|
bir şeye hazır olmak |
|
| 61 |
Konuşma Dili |
be up for something f.
|
zihnen/kafa olarak hazır olmak |
|
| 62 |
Konuşma Dili |
be up for something f.
|
bir şey için uygun olmak |
|
| 63 |
Konuşma Dili |
be up for something f.
|
bir şeye gönüllü/istekli olmak |
|
| 64 |
Konuşma Dili |
be up for something f.
|
bir şeye hevesli olmak |
|
| 65 |
Konuşma Dili |
be up for something f.
|
uygun olmak |
|
| 66 |
Konuşma Dili |
be up for something f.
|
bir şeye (satışa, pazara) sunulmak |
|
| 67 |
Konuşma Dili |
be up for something f.
|
aday olarak düşünülmek |
|
| 68 |
Konuşma Dili |
be up for something f.
|
katılmaya istekli olmak |
|
| 69 |
Konuşma Dili |
be a great one for something/for doing something f.
|
bir konuda/bir şeyi yapmada çok iyi olmak |
|
| 70 |
Konuşma Dili |
be a great one for something/for doing something f.
|
bir şeye/bir şeyi yapmaya yatkın olmak |
|
| 71 |
Konuşma Dili |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi, ideal, daha iyi konumda olmak |
|
| 72 |
Konuşma Dili |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi bir fırsatı/şansı olmak |
|
| 73 |
Konuşma Dili |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
bir şey için/bir şeyi yapmak için uygun konumda/yerde olmak |
|
| 74 |
Konuşma Dili |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
yeri güzel, uygun, iyi olmak |
|
| 75 |
Konuşma Dili |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
yeri rahat, elverişli, yakın olmak |
|
| 76 |
Konuşma Dili |
be headed for (something) f.
|
(bir şeye/yere) doğru gidiyor olmak |
|
| 77 |
Konuşma Dili |
be headed for (something) f.
|
(bir sona) doğru gidiyor/ilerliyor olmak |
|
| 78 |
Konuşma Dili |
be headed for (something) f.
|
(bir şeye/yere) doğru gitmek |
|
| 79 |
Konuşma Dili |
be headed for (something) f.
|
(bir sona) doğru gitmek/ilerlemek |
|
| 80 |
Konuşma Dili |
be in no mood for (something) f.
|
(bir şey) modunda olmamak |
|
|
|
| 81 |
Konuşma Dili |
be in no mood for (something) f.
|
(bir şey) havasında olmamak |
|
| 82 |
Konuşma Dili |
be in no mood for (something) f.
|
(bir şeyi) çekemeyecek olmak |
|
| 83 |
Konuşma Dili |
be in no mood for (something) f.
|
(bir şeye) katlanamayacak olmak |
|
| 84 |
Konuşma Dili |
be in no mood for something/for doing something f.
|
bir şey modunda/bir şey yapacak modda olmamak |
|
| 85 |
Konuşma Dili |
be in no mood for something/for doing something f.
|
bir şey havasında/bir şey yapacak havada olmamak |
|
| 86 |
Konuşma Dili |
be in no mood for something/for doing something f.
|
bir şeye katlanabilir/katlanamayacak olmak |
|
| 87 |
Konuşma Dili |
be stuck for (something) f.
|
(bir şey) bulmakta zorlanmak |
|
| 88 |
Konuşma Dili |
be stuck for (something) f.
|
(bir şeyde) zorlanmak/tıkanmak |
|
| 89 |
Konuşma Dili |
be stuck for (something) f.
|
(bir şey) bulamakta sıkıntı çekmek |
|
| 90 |
Konuşma Dili |
be stuck for (something) f.
|
(bir şey) aklına gelmemek |
|
| 91 |
Konuşma Dili |
be stuck for (something) f.
|
(bir şeye) sıkışmak |
|
| 92 |
Konuşma Dili |
be stuck for (something) f.
|
(bir şeyi) olmamak |
|
| 93 |
Konuşma Dili |
be stuck for (something) f.
|
(bir şeyden) yoksun olmak |
|
| 94 |
Konuşma Dili |
be stuck for (something) f.
|
(bir şeyi) kalmamak |
|
| 95 |
Konuşma Dili |
be well off for something f.
|
bir şeyden yeterince olmak |
|
| 96 |
Konuşma Dili |
be well off for something f.
|
bir şeyden gerektiği kadar olmak |
|
| 97 |
Konuşma Dili |
be well off for something f.
|
bir şeyden istendiği kadar olmak |
|
| 98 |
Konuşma Dili |
be well off for something f.
|
bir şeyden yeterli sayıda/miktarda olmak |
|
| 99 |
Konuşma Dili |
be for someone or something f.
|
birini/bir şeyi desteklemek |
|
| 100 |
Konuşma Dili |
be for someone or something f.
|
birine/bir şeye destek vermek |
|
| 101 |
Konuşma Dili |
be for someone or something f.
|
birinden/bir şeyden yana olmak |
|
| 102 |
Konuşma Dili |
be for doing something f.
|
birini/bir şeyi desteklemek |
|
| 103 |
Konuşma Dili |
be for doing something f.
|
birine/bir şeye destek vermek |
|
| 104 |
Konuşma Dili |
be for doing something f.
|
birinden/bir şeyden yana olmak |
|
| 105 |
Konuşma Dili |
be dying for (something) f.
|
(bir şey) için can atmak |
|
| 106 |
Konuşma Dili |
be dying for (something) f.
|
(bir şey) için ölmek |
|
| 107 |
Konuşma Dili |
be dying for (something) f.
|
(bir şey) için yanıp tutuşmak |
|
| 108 |
Konuşma Dili |
be dying for something/to do something f.
|
bir şey/bir şey yapmak için can atmak |
|
| 109 |
Konuşma Dili |
be dying for something/to do something f.
|
bir şey/bir şey yapmak için ölmek |
|
| 110 |
Konuşma Dili |
be dying for something/to do something f.
|
bir şey/bir şey yapmak için yanıp tutuşmak |
|
| 111 |
Konuşma Dili |
be for someone or something f.
|
birinden/bir şeyden yana olmak |
|
| 112 |
Konuşma Dili |
be for someone or something f.
|
birine/bir şeye taraftar olmak |
|
| 113 |
Konuşma Dili |
be for doing something f.
|
birinden/bir şeyden yana olmak |
|
| 114 |
Konuşma Dili |
be for doing something f.
|
birine/bir şeye taraftar olmak |
|
| 115 |
Konuşma Dili |
be going on (for) (something) [uk] f.
|
(bir şeye) yaklaşmak |
|
| 116 |
Konuşma Dili |
be going on (for) (something) [uk] f.
|
(bir yaşa, zamana) doğru gelmek |
|
| 117 |
Konuşma Dili |
be going on (for) (something) [uk] f.
|
neredeyse (bir yaşa, zamana) gelmek |
|
| 118 |
Konuşma Dili |
be going on (for) something [uk] f.
|
bir şeye, yaşa, zamana, sayıya yaklaşmak |
|
| 119 |
Konuşma Dili |
be going on (for) something [uk] f.
|
bir yaşa, zamana, sayıya doğru gelmek |
|
| 120 |
Konuşma Dili |
be going on (for) something [uk] f.
|
neredeyse bir yaşa, zamana, belli bir sayıya gelmek |
|
| 121 |
Konuşma Dili |
be good for (someone or something) f.
|
(biri/bir şey) için iyi olmak |
|
| 122 |
Konuşma Dili |
be good for (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) iyi gelmek |
|
| 123 |
Konuşma Dili |
be good for (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) yaramak |
|
| 124 |
Konuşma Dili |
be good for something f.
|
bir şey verebilecek/sağlayabilecek durumda olmak |
|
| 125 |
Konuşma Dili |
be good for something f.
|
bir şey vermek/sağlamak için müsait olmak |
|
| 126 |
Konuşma Dili |
be good for something f.
|
bir şey verebilecek/sağlayabilecek durumu olmak |
|
| 127 |
Konuşma Dili |
be good for something f.
|
bir süre (daha) yaşamak |
|
| 128 |
Konuşma Dili |
be good for something f.
|
bir süre (daha) dayanmak |
|
| 129 |
Konuşma Dili |
be good for something f.
|
bir süre (daha) gitmek |
|
| 130 |
Konuşma Dili |
be here for (something) f.
|
(bir şeyden) çok eğlenmek |
|
| 131 |
Konuşma Dili |
be here for (something) f.
|
(bir şeyden) çok keyif almak |
|
| 132 |
Konuşma Dili |
be in for something f.
|
kötü bir şey geçirmek üzere olmak |
|
| 133 |
Konuşma Dili |
be in for something f.
|
başına kötü şeyler gelecek olmak |
|
| 134 |
Konuşma Dili |
be in for something f.
|
yarışmaya katılmak |
|
| 135 |
Konuşma Dili |
be in for something f.
|
yarışa girmek |
|
| 136 |
Konuşma Dili |
be in for something f.
|
bir şey için katılmak |
|
| 137 |
Konuşma Dili |
be in for something f.
|
bir işi almaya çalışmak |
|
| 138 |
Konuşma Dili |
be made for (someone or something) f.
|
tam (birine/bir şeye) göre olmak |
|
| 139 |
Konuşma Dili |
be made for (someone or something) f.
|
(biri/bir şey) için yaratılmış olmak |
|
| 140 |
Konuşma Dili |
be made for (someone or something) f.
|
(biri/bir şey) için biçilmiş kaftan olmak |
|
| 141 |
Konuşma Dili |
be off for something f.
|
belli bir miktarda bir şeye sahip olmak |
|
| 142 |
Konuşma Dili |
be one for something/for doing something f.
|
bir şeyde/bir şeyi yapmada iyi olmak |
|
| 143 |
Konuşma Dili |
be one for something/for doing something f.
|
bir şeye/bir şeyi yapmaya yatkın olmak |
|
| 144 |
Konuşma Dili |
be remembered for (something) f.
|
(bir şeyiyle) hatırlanmak |
|
| 145 |
Konuşma Dili |
be remembered for (something) f.
|
(bir şeyiyle) anılmak |
|
| 146 |
Konuşma Dili |
be remembered for (something) f.
|
(bir şey) olarak hatırlanmak/anımsanmak |
|
| 147 |
Konuşma Dili |
be getting on for (something) f.
|
(bir şeye) yaklaşmak |
|
| 148 |
Konuşma Dili |
be getting on for (something) f.
|
neredeyse (bir şey) olmak |
|
| 149 |
Konuşma Dili |
be getting on for (something) f.
|
(bir yaşa) merdiven dayamak |
|
| Idioms |
|
| 150 |
Deyim |
be a great one for (doing something) f.
|
bir konuda çok iyi olmak |
|
| 151 |
Deyim |
be a great one for (doing something) f.
|
bir şeye yatkın olmak |
|
| 152 |
Deyim |
be had up (for something) f.
|
suçlanmak |
|
| 153 |
Deyim |
be had up (for something) f.
|
yakalanmak |
|
| 154 |
Deyim |
be had up (for something) f.
|
tutuklanmak |
|
| 155 |
Deyim |
be had up (for something) f.
|
mahkemeye verilmek |
|
| 156 |
Deyim |
be had up (for something) f.
|
hakkında dava açılmak |
|
| 157 |
Deyim |
be(all) set (for something) f.
|
olacak/yapacak gibi görünmek |
|
| 158 |
Deyim |
be(all) set (for something) f.
|
olmaya/yapmaya (tamamen/tümüyle/hepsi) hazır/aday olmak |
|
| 159 |
Deyim |
be(all) set (for something) f.
|
olmak/yapmak üzere olmak |
|
| 160 |
Deyim |
be (a) one for (something) f.
|
(bir şeyde) uzman/ biri olmak |
|
| 161 |
Deyim |
be (a) one for (something) f.
|
(bir şeyden) hoşlanan biri olmak |
|
| 162 |
Deyim |
be (a) one for (something) f.
|
(bir şeyi) seven/yapan biri olmak |
|
| 163 |
Deyim |
be (a) one for (something) f.
|
(bir şeyi) yapmaktan hoşlanmak |
|
| 164 |
Deyim |
be hungry for something f.
|
bir şeye aç olmak |
|
| 165 |
Deyim |
be on course for something f.
|
bir işi başarmaya/yapmaya doğru gitmek |
|
| 166 |
Deyim |
be no match for something or somebody f.
|
dengi olmamak |
|
| 167 |
Deyim |
be up for something f.
|
hevesli olmak |
|
| 168 |
Deyim |
be an apology for something f.
|
kötü bir örnek olmak |
|
| 169 |
Deyim |
be no match for something or somebody f.
|
üstesinden gelebilecek durumda olmamak |
|
| 170 |
Deyim |
be on course for something f.
|
(bir şeyi) gerçekleştirme/yapma yolunda olmak |
|
| 171 |
Deyim |
be a recipe for (something) f.
|
(bir şeyin) reçetesi olmak |
|
| 172 |
Deyim |
be a recipe for (something) f.
|
(bir şeyin olmasına) neden olabilmek |
|
| 173 |
Deyim |
be a recipe for (something) f.
|
(bir şeyin) sırrı olmak |
|
| 174 |
Deyim |
be a recipe for (something) f.
|
(bir şey için) birebir olmak/gelmek |
|
| 175 |
Deyim |
be a recipe for (something) f.
|
(bir şeyin) reçetesi olmak |
|
| 176 |
Deyim |
be a recipe for (something) f.
|
(bir şeyin) ilacı olmak |
|
| 177 |
Deyim |
be a recipe for (something) f.
|
(felakete vs.) davetiye çıkarmak |
|
| 178 |
Deyim |
be named for (someone or something) f.
|
(birinin veya bir şeyin) adını almak |
|
| 179 |
Deyim |
be named for (someone or something) f.
|
(birinin veya bir şeyin) ismi verilmek |
|
| 180 |
Deyim |
be (a) one for something/for doing something f.
|
bir şeyde/bir şeyi yapmakta uzman biri olmak |
|
| 181 |
Deyim |
be (a) one for something/for doing something f.
|
bir şeyden/bir şeyi yapmaktan hoşlanan biri olmak |
|
| 182 |
Deyim |
be (a) one for something/for doing something f.
|
bir şeyi seven/yapmayı seven biri olmak |
|
| 183 |
Deyim |
be badly off for something [uk] f.
|
yeterince bir şeye sahip olmamak |
|
| 184 |
Deyim |
be badly off for something [uk] f.
|
bir şeyin eksikliğini çekmek/duymak |
|
| 185 |
Deyim |
be badly off for something [uk] f.
|
gerekli olan bir şeyden yeterince olmamak/kalmamak |
|
| 186 |
Deyim |
be grounds for (something) f.
|
(bir şeyin) nedeni olmak |
|
| 187 |
Deyim |
be grounds for (something) f.
|
(bir şeyin) sebebi olmak |
|
| 188 |
Deyim |
be grounds for (something) f.
|
(bir şeyin) gerekçesi olmak (bir şeye) yol açmak |
|
| 189 |
Deyim |
be in something for the long haul f.
|
kendini uzun süre bir şeye adamak |
|
| 190 |
Deyim |
be in something for the long haul f.
|
uzun süre bir şeyi sürdürmeye istekli olmak |
|
| 191 |
Deyim |
be in something for the long haul f.
|
sonuna kadar bir şeyde var olmak |
|
| 192 |
Deyim |
be in something for the long haul f.
|
bir şeye uzun vadeli olarak girmek |
|
| 193 |
Deyim |
be in something for the long haul f.
|
uzun soluklu bir sürece girmek/kendini adamak |
|
| 194 |
Deyim |
be (all) set (for something/to do something) f.
|
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) hazır olmak |
|
| 195 |
Deyim |
be (all) set (for something/to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) üzere olmak |
|
| 196 |
Deyim |
be a soft touch for (someone or something) f.
|
(biri/bir şey) için kolaylıkla ikna edilebilir olmak |
|
| 197 |
Deyim |
be a soft touch for (someone or something) f.
|
(biri/bir şey) için kolay lokma olmak |
|
| 198 |
Deyim |
be a soft touch for (someone or something) f.
|
(biri/bir şey) için kolayca kandırılabilir olmak |
|
| 199 |
Deyim |
be bad news (for somebody/something) f.
|
(biri/bir şey) için kötü olmak |
|
| 200 |
Deyim |
be bad news (for somebody/something) f.
|
(biri/bir şey) için hiç iyi olmamak |
|
| 201 |
Deyim |
be bad news (for somebody/something) f.
|
(biri/bir şey) için sorun olmak |
|
| 202 |
Deyim |
be beating the bushes (for someone or something) f.
|
didik didik (birini/bir şey) aramak |
|
| 203 |
Deyim |
be beating the bushes (for someone or something) f.
|
fellik fellik (birini/bir şey) aramak |
|
| 204 |
Deyim |
be beating the bushes (for someone or something) f.
|
(birini/bir şey) bulmak için her yerin altını üstüne getirmek |
|
| 205 |
Deyim |
be curtains for (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) sonu olmak |
|
| 206 |
Deyim |
be curtains for (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) ölümü olmak |
|
| 207 |
Deyim |
be curtains for someone/something f.
|
birinin/bir şeyin sonu olmak |
|
| 208 |
Deyim |
be curtains for someone/something f.
|
birinin/bir şeyin ölümü olmak |
|
| 209 |
Deyim |
be cut out for (something) f.
|
(bir şey) için uygun olmak |
|
| 210 |
Deyim |
be cut out for (something) f.
|
(bir şey) için biçilmiş kaftan olmak |
|
| 211 |
Deyim |
be cut out for somebody/something f.
|
biri/bir şey için uygun olmak |
|
| 212 |
Deyim |
be cut out for somebody/something f.
|
biri/bir şey için biçilmiş kaftan olmak |
|
| 213 |
Deyim |
be gagging for something [uk] f.
|
bir şeyi çok istiyor olmak |
|
| 214 |
Deyim |
be gagging for something [uk] f.
|
bir şeye susamış olmak |
|
| 215 |
Deyim |
be good news (for somebody/something) f.
|
(biri/bir şey) için iyi olmak |
|
| 216 |
Deyim |
be good news (for somebody/something) f.
|
(biri/bir şey) için iyi haber olmak |
|
| 217 |
Deyim |
be good news (for somebody/something) f.
|
(biri/bir şey) için faydalı/yararlı olmak |
|
| 218 |
Deyim |
be hard up for something f.
|
bir şeyin yokluğunu çekmek |
|
| 219 |
Deyim |
be hard up for something f.
|
bir şeyin sıkıntısına düşmek |
|
| 220 |
Deyim |
be hard up for something f.
|
bir şeye çok sıkışmak |
|
| 221 |
Deyim |
be in line for something f.
|
bir şey için sırada olmak |
|
| 222 |
Deyim |
be in line for something f.
|
bir şey için aday olmak |
|
| 223 |
Deyim |
be in the mood for (something) f.
|
canı (bir şey) istemek |
|
| 224 |
Deyim |
be in the mood for (something) f.
|
(bir şey) havasında olmak |
|
| 225 |
Deyim |
be in the mood for (something) f.
|
canı (bir şey) çekmek |
|
| 226 |
Deyim |
be in the mood for something/for doing something f.
|
canı bir şey/bir şey yapmak istemek |
|
| 227 |
Deyim |
be in the mood for something/for doing something f.
|
bir şey/bir şey yapma havasında olmak |
|
| 228 |
Deyim |
be in the mood for something/for doing something f.
|
canı bir şey/bir şey yapmayı çekmek |
|
| 229 |
Deyim |
be man enough (to do something/for something) f.
|
(bir şeyi yapabilecek) kadar delikanlı olmak |
|
| 230 |
Deyim |
be man enough (to do something/for something) f.
|
(bir şeyi yapabilecek) kadar erkek olmak |
|
| 231 |
Deyim |
be man enough (to do something/for something) f.
|
(bir şeyi yapabilecek) kadar kendine güvenmek |
|
| 232 |
Deyim |
be man enough (to do something/for something) f.
|
(bir şey için) yeterince cesareti olmak |
|
| 233 |
Deyim |
be man enough (to do something/for something) f.
|
(bir şey için) yeterince cesur olmak |
|
| 234 |
Deyim |
be man enough (to do something/for something) f.
|
(bir şeyi yapabilecek kadar) babayiğit olmak |
|
| 235 |
Deyim |
be man enough (to do something/for something) f.
|
(bir şeyi yapabilecek) kadar yürekli/taşaklı olmak |
|
| 236 |
Deyim |
be no match for somebody/something f.
|
birinin/bir şeyin dengi olmamak |
|
| 237 |
Deyim |
be no match for somebody/something f.
|
birinin/bir şeyin altında kalmak |
|
| 238 |
Deyim |
be no match for somebody/something f.
|
birinden/bir şeyden düşük kalmak |
|
| 239 |
Deyim |
be no match for somebody/something f.
|
birinin/bir şeyin seviyesinde olmamak |
|
| 240 |
Deyim |
be no match for somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle kıyas götürmemek |
|
| 241 |
Deyim |
be no match for somebody/something f.
|
birinin/bir şeyin yanından bile geçmemek |
|
| 242 |
Deyim |
be no match for somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle alakası bile olmamak |
|
| 243 |
Deyim |
be no match for somebody/something f.
|
birine/bir şeye yetişememek |
|
| 244 |
Deyim |
be no match for somebody/something f.
|
biri/bir şey kadar iyi olmamak |
|
| 245 |
Deyim |
be no match for somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle aşık atamamak |
|
| 246 |
Deyim |
be not cut out for something f.
|
bir şey için uygun olmamak |
|
| 247 |
Deyim |
be not cut out for something f.
|
bir şey için biçilmiş kaftan olmamak |
|
| 248 |
Deyim |
be not cut out for something f.
|
bir şey yapmaya uygun olmamak |
|
| 249 |
Deyim |
be on the scrounge (for something) [uk] f.
|
karşılıksız (bir şey) istemek |
|
| 250 |
Deyim |
be on the scrounge (for something) [uk] f.
|
karşılıksız (bir şey) arayışında olmak |
|
| 251 |
Deyim |
be on the scrounge (for something) [uk] f.
|
(bir şey) otlanmak |
|
| 252 |
Deyim |
be on the scrounge (for something) [uk] f.
|
(bir şeye) ortakçılık yapmak |
|
| 253 |
Deyim |
be on the scrounge (for something) f.
|
karşılıksız (bir şey) istemek |
|
| 254 |
Deyim |
be on the scrounge (for something) f.
|
karşılıksız (bir şey) arayışında olmak |
|
| 255 |
Deyim |
be on the scrounge (for something) f.
|
karşılıksız para, yiyecek istemek |
|
| 256 |
Deyim |
be on the scrounge (for something) f.
|
(bir şey) otlanmak |
|
| 257 |
Deyim |
be on the scrounge (for something) f.
|
(bir şeye) ortakçılık yapmak |
|
| 258 |
Deyim |
be on the watch (for someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı tetikte olmak |
|
| 259 |
Deyim |
be on the watch (for someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı nöbette olmak |
|
| 260 |
Deyim |
be on the watch (for someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) kollamak |
|
| 261 |
Deyim |
be on the watch (for someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) iyi kontrol etmek/denetlemek |
|
| 262 |
Deyim |
be on the watch (for someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak |
|
| 263 |
Deyim |
be on the watch (for someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı gözünü açık tutmak |
|
| 264 |
Deyim |
be slated for (something) f.
|
(bir şey) için planda olmak |
|
| 265 |
Deyim |
be slated for (something) f.
|
(bir şey) için düşünülmek |
|
| 266 |
Deyim |
be slated for (something) f.
|
(bir şey) için planlanmak |
|
| 267 |
Deyim |
be slated for (something) f.
|
(bir şey) için şiddetle eleştirilmek |
|
| 268 |
Deyim |
be slated for (something) f.
|
(bir şey) için kınanmak |
|
| 269 |
Deyim |
be slated for (something) f.
|
(bir şey) için yerden yere vurulmak |
|
| 270 |
Deyim |
be slated for (something) f.
|
(bir şey) için azarlanmak |
|
| 271 |
Deyim |
be spoiling for (something) f.
|
(bir şey) aranmak |
|
| 272 |
Deyim |
be spoiling for (something) f.
|
(bir şey) istemek |
|
| 273 |
Deyim |
be spoiling for (something) f.
|
(bir şeye) susamak |
|
| 274 |
Deyim |
be starving (for something) f.
|
(bir şeye) aç olmak |
|
| 275 |
Deyim |
be starving (for something) f.
|
karnı zil çalmak |
|
| 276 |
Deyim |
be starving (for something) f.
|
açlıktan ölmek |
|
| 277 |
Deyim |
be starving (for something) f.
|
çok acıkmak |
|
| 278 |
Deyim |
be starving (for something) f.
|
midesi kazınmak |
|
| 279 |
Deyim |
be starved (for something) f.
|
(bir şeye) aç olmak |
|
| 280 |
Deyim |
be starved (for something) f.
|
karnı zil çalmak |
|
| 281 |
Deyim |
be starved (for something) f.
|
açlıktan ölmek |
|
| 282 |
Deyim |
be starved (for something) f.
|
çok acıkmak |
|
| 283 |
Deyim |
be starved (for something) f.
|
midesi kazınmak |
|
| 284 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
avantajlı, iyi bir konumda olmak |
|
| 285 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
ideal, elverişli bir konumda olmak |
|
| 286 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
konumu iyi, uygun olmak |
|
| 287 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
yeri iyi, uygun olmak |
|
| 288 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
iyi, uygun yerde olmak |
|
| 289 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
iyi, uygun bir konumda olmak |
|
| 290 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
iyi, uygun konumlandırılmış olmak |
|
| 291 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
iyi yere dükkan açmış olmak |
|
| 292 |
Deyim |
be (all) set (for something/to do something) f.
|
(bir şeye/bir şeyi yapmaya) hazır olmak |
|
| 293 |
Deyim |
be (all) set (for something/to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) üzere olmak |
|
| 294 |
Deyim |
be done for something/for doing something [uk] f.
|
bir şeyden/bir şey yapmaktan yakalanıp ceza yemek |
|
| 295 |
Deyim |
be done for something/for doing something [uk] f.
|
bir şeyden/bir şey yapmaktan dolayı cezayı yemek |
|
| 296 |
Deyim |
be in contention (for something) f.
|
(bir şeyi) kazanma şansı olmak |
|
| 297 |
Deyim |
be in contention (for something) f.
|
(bir şey için) yarışmak |
|
| 298 |
Deyim |
be out of contention (for something) f.
|
(bir şeyi) kazanma şansı olmamak |
|
| 299 |
Deyim |
be hurting for (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) çok istemek/arzulamak |
|
| 300 |
Deyim |
be hurting for (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) özlemini/hasretini çekmek |
|
| 301 |
Deyim |
be hurting for (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yokluğunu/eksikliğini çekmek |
|
| 302 |
Deyim |
not be able to do something for toffee f.
|
bir işte çok kötü/beceriksiz olmak |
|
| 303 |
Deyim |
not be able to do something for toffee f.
|
bir şeyi becerememek/yapamamak |
|
| 304 |
Deyim |
not be able to do something for toffee f.
|
bir şeyi yapmak konusunda yeteneksiz/beceriksiz olmak |
|
| 305 |
Deyim |
not be able to do something for toffee f.
|
bir şeyi hiç mi hiç becerememek |
|
| 306 |
Deyim |
not be able to do something for toffee f.
|
bir şeyi hayatta yapamamak |
|
| 307 |
Deyim |
not be cut out for something f.
|
bir şey için uygun olmamak |
|
| 308 |
Deyim |
not be cut out for something f.
|
bir şey için biçilmiş kaftan olmamak |
|
| 309 |
Deyim |
not be cut out for something f.
|
bir şey yapmaya uygun olmamak |
|
| 310 |
Deyim |
(one) could be forgiven for (doing something) expr.
|
yanlış/hatalı olsa da tamamen normal/anlaşılır bir durum |
|
| 311 |
Deyim |
(one) might be forgiven for (doing something) expr.
|
yanlış/hatalı olsa da tamamen normal/anlaşılır bir durum |
|
| 312 |
Deyim |
(one) will be forgiven for (doing something) expr.
|
yanlış/hatalı olsa da tamamen normal/anlaşılır bir durum |
|
| 313 |
Deyim |
(do/be something) for your sins expr.
|
ceza olarak (bir şey yapmak/olmak) |
|
| 314 |
Deyim |
(do/be something) for your sins expr.
|
kabahatlerinin/günahlarının cezası olarak (bir şey yapmak/olmak) |
|
| Speaking |
|
| 315 |
Konuşma |
there's much to be said for something expr.
|
için söylenecek çok şey var |
|
| 316 |
Konuşma |
there's a lot to be said for something expr.
|
için söylenecek çok şey var |
|
| 317 |
Konuşma |
(one) would be forgiven for (doing something) expr.
|
yanlış/hatalı olsa da tamamen normal/anlaşılır bir durum |
|
| 318 |
Konuşma |
there is something to be said for expr.
|
yararına çok şey söylenebilir |
|
| Slang |
|
| 319 |
Argo |
be jonesing for (something) f.
|
(bir şey) burnunda tütmek |
|
| 320 |
Argo |
be jonesing for (something) f.
|
(bir şeyi) çok canı çekmek |
|
| 321 |
Argo |
be jonesing for (something) f.
|
(bir şey) aşermek |
|
| 322 |
Argo |
be jonesing for (something) f.
|
(bir şeye) can atmak |
|
| 323 |
Argo |
be jonesing for (something) f.
|
(bir şeyi) çok istemek/arzulamak |
|
| 324 |
Argo |
be jonesing for (something) f.
|
(bir şeye) içi gitmek |
|
| 325 |
Argo |
be jonesing for (something) f.
|
(bir şeye) karşı aşırı özlem/istek duymak |
|
| British Slang |
|
| 326 |
İngiliz Argosu |
be gagging (for something) f.
|
bir şeyi çok istiyor olmak |
|
