Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
bir şeye karşı olmak
"bir şeye karşı olmak"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
bir şeye karşı olmak
be opposed to something
f.
Idioms
2
Deyim
bir şeye karşı olmak
fly in the face of something
f.
"bir şeye karşı olmak"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 107 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
dayanıklı olmak (bir şeye karşı)
stand up to
f.
2
Genel
(bir şeye karşı) sorumluluk sahibi olmak
hold
f.
3
Genel
(bir kimseye veya şeye) karşı güçlü bir etken olmak
mitigate against
f.
Phrasals
4
Öbek Fiiller
(bir şeye) alenen karşı olmak
clamor against (something)
f.
5
Öbek Fiiller
(birine veya bir şeye karşı) negatif düşüncelere sahip olmak
get down on (someone or something)
f.
6
Öbek Fiiller
birine/bir şeye karşı olmak
have something against someone or something
f.
7
Öbek Fiiller
birine/bir şeye karşı bir şeyi/bir sorunu olmak
have something against someone or something
f.
8
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) karşı duyarlı olmak
tune into (someone or something)
f.
9
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) karşı bir hazırlık içinde olmak
mount against (someone or something)
f.
10
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) karşı önyargılı olmak
slant against (someone or something)
f.
11
Öbek Fiiller
birine/bir şeye karşı sorumlu olmak
report to someone or something
f.
12
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak
ally (oneself) (with someone) (against someone or something)
f.
13
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak
ally (oneself) (with someone) (against someone or something)
f.
14
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak
ally (oneself) (with someone) (against someone or something)
f.
15
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak
ally (oneself) (with someone) (against someone or something)
f.
16
Öbek Fiiller
birine/bir şeye karşı olmak
argue against someone or something
f.
17
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye karşı) tek yürek olmak
band together (against someone or something)
f.
18
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak/çıkmak
come down on (someone or something)
f.
19
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye karşı) birlik olmak
conspire against (something or someone)
f.
20
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlik olmak
conspire with (someone) against (something or someone)
f.
21
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak
gang up against (someone or something)
f.
22
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak
let up (on someone or something)
f.
23
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak
let up (on someone or something)
f.
24
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak
mutiny against (someone or something)
f.
25
Öbek Fiiller
(birinin birine/bir şeye) karşı önyargılı olmasına neden olmak
prejudice (one) against (someone or something)
f.
26
Öbek Fiiller
(bir şeye) karşı hazırlıklı olmak
provide against (something)
f.
27
Öbek Fiiller
(bir şeye) karşı hazırlıklı olmak
provide for (something)
f.
28
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) karşı olmak
stand up against (someone or something)
f.
29
Öbek Fiiller
(bir şeye) karşı uyanık olmak
tune in (to something)
f.
30
Öbek Fiiller
(bir şeye) karşı tetikte olmak
tune in (to something)
f.
31
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) karşı ayık olmak
wise up to (someone or something)
f.
32
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
wise up to (someone or something)
f.
33
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
wise up to (someone or something)
f.
34
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) karşı etkili olmak
work against (someone or something)
f.
Phrases
35
İfadeler
(birine/bir şeye) karşı çok hassas olmak
yearn over (someone or something)
f.
36
İfadeler
(birine/bir şeye) karşı dürüst olmak gerekirse
to be fair (to someone or something)
expr.
Colloquial
37
Konuşma Dili
(birine/bir şeye) karşı olmak
be down on (someone or something)
f.
38
Konuşma Dili
(birine/bir şeye) karşı olumsuz hisleri olmak
be down on (someone or something)
f.
39
Konuşma Dili
(birine/bir şeye karşı) sert olmak
be tough on (someone or something)
f.
40
Konuşma Dili
(birine/bir şeye karşı) müsamahasız olmak/davranmak
be tough on (someone or something)
f.
41
Konuşma Dili
(birine/bir şeye karşı) acımasız olmak/davranmak
be tough on (someone or something)
f.
Idioms
42
Deyim
bir şeye karşı zayıflığı olmak
have a weakness for
f.
43
Deyim
bir şeye tamamen karşı olmak
one's heart is dead set against something
f.
44
Deyim
bir şeye tamamen karşı olmak
one's heart is set against something
f.
45
Deyim
(birine ya da bir şeye) karşı tek yumruk olmak
take up (the) cudgels against (someone or something)
f.
46
Deyim
(bir şeye) çok karşı olmak
be death on (someone or something)
f.
47
Deyim
(bir şeye/birine) karşı avantajlı konumda olmak
get the weather gage of (someone or something)
f.
48
Deyim
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get the weather gage of (someone or something)
f.
49
Deyim
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak
harden (one's) heart against (someone or something)
f.
50
Deyim
(birine/bir şeye) karşı kalbinin taşlaşmasına sebep olmak
harden (one's) heart against (someone or something)
f.
51
Deyim
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmasına sebep olmak
harden (one's) heart against (someone or something)
f.
52
Deyim
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak
harbor ill will toward (someone or something)
f.
53
Deyim
bir şeye karşı isteksiz olmak
have no stomach for something
f.
54
Deyim
(bir şeye) çok karşı olmak
be death on (something)
f.
55
Deyim
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
f.
56
Deyim
(birine/bir şeye) karşı merhametsiz olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
f.
57
Deyim
(birine/bir şeye) karşı şefkatsiz olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
f.
58
Deyim
(birine/bir şeye) karşı sevgisiz olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
f.
59
Deyim
(birine/bir şeye) karşı kalpsiz olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
f.
60
Deyim
(birine/bir şeye) karşı acımasız olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
f.
61
Deyim
(birine/bir şeye) karşı olmak
be against (someone or something)
f.
62
Deyim
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak
be dead set against (someone or something)
f.
63
Deyim
bir şeye tamamen karşı olmak
be dead set against something
f.
64
Deyim
(birine/bir şeye) karşı tetikte olmak
be on the watch (for someone or something)
f.
65
Deyim
(birine/bir şeye) karşı nöbette olmak
be on the watch (for someone or something)
f.
66
Deyim
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
be on the watch (for someone or something)
f.
67
Deyim
(bir şeye) tamamen/kesinlikle karşı olmak
be set against (something)
f.
68
Deyim
bir şeye/bir şey yapmaya tamamen/kesinlikle karşı olmak
be set against something/against doing something
f.
69
Deyim
bir şeye/bir şey yapmaya tamamen/kesinlikle karşı olmak
be (dead) set against something/against doing something
f.
70
Deyim
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
be wise to (someone or something)
f.
71
Deyim
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
be/get wise to somebody/something
f.
72
Deyim
bir şeye karşı hazırlıklı olmak
brace oneself for something
f.
73
Deyim
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get an edge on (someone or something)
f.
74
Deyim
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get the edge on (someone or something)
f.
75
Deyim
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get an edge over (someone or something)
f.
76
Deyim
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get the edge over (someone or something)
f.
77
Deyim
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
get hip to (someone or somebody)
f.
78
Deyim
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak
harbor ill will against (someone or something)
f.
79
Deyim
(birine/bir şeye karşı) yeterli kanıta/delile sahip olmak
have a case (against someone or something)
f.
80
Deyim
(birine/bir şeye) karşı olmak
have a down on (someone or something)
f.
81
Deyim
(birine/bir şeye) karşı çekimser olmak
have a down on (someone or something)
f.
82
Deyim
birine/bir şeye karşı olmak
have a down on someone/something
f.
83
Deyim
birine/bir şeye karşı çekimser olmak
have a down on someone/something
f.
84
Deyim
birine/bir şeye karşı olmak
have a downer on someone/something [uk]
f.
85
Deyim
birine/bir şeye karşı çekimser olmak
have a downer on someone/something [uk]
f.
86
Deyim
birine/bir şeye karşı zaafı olmak
have a soft spot for someone/something
f.
87
Deyim
birine/bir şeye karşı zaafı olmak
have a soft spot for somebody/something
f.
88
Deyim
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak
have a weak spot for (someone or something)
f.
89
Deyim
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak
have a weakness for someone or something
f.
90
Deyim
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak
have an edge over (someone or something)
f.
91
Deyim
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
have an edge over (someone or something)
f.
92
Deyim
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak
have the edge over (someone or something)
f.
93
Deyim
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
have the edge over (someone or something)
f.
94
Deyim
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eye out for (someone or something)
f.
95
Deyim
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eyes out (for someone or something)
f.
96
Deyim
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eyes skinned (for someone or something)
f.
97
Deyim
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eye skinned (for someone or something)
f.
98
Deyim
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep a sharp lookout (for something or someone)
f.
99
Deyim
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak
keep an eye out for (someone or something)
f.
100
Deyim
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
keep an eye out for (someone or something)
f.
101
Deyim
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
keep an eye out for (someone or something)
f.
102
Deyim
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak
keep an eye peeled (for something or someone)
f.
103
Deyim
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
keep an eye peeled (for something or someone)
f.
104
Deyim
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
keep an eye peeled (for something or someone)
f.
105
Deyim
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
pay attention (to someone or something)
f.
106
Deyim
(bir şeye) karşı mücadeleye destek olmak
strike a blow against (something)
f.
107
Deyim
(bir şeye) karşı mücadeleye destek olmak
strike a blow at (something)
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bir şeye karşı olmak
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy