Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
birinin başına
"birinin başına"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Idioms
1
Deyim
birinin başına
over one's head
expr.
"birinin başına"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 113 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
birinin kendi başına monte edebileceği (şey)
do-it-yourself
i.
2
Genel
birinin kendi başına yapabileceği şey (şey)
do-it-yourself
i.
3
Genel
birinin aklını başına getirmek
bring someone to reason
f.
4
Genel
birinin başına iş açmak
make things lively for someone
f.
5
Genel
bir işi birinin başına yıkmak
foist
f.
6
Genel
birinin aklını başına getirmek
make someone see reason
f.
7
Genel
birinin yanı başına oturmak
sit right next to someone
f.
8
Genel
birinin yanı başına gömülmek
be buried alongside someone
f.
9
Genel
(birinin) aklını başına getirmek
pluck
f.
10
Genel
(birinin) başına vurmak
skull
f.
11
Genel
(derdi birinin) başına açmak
put through
f.
Phrasals
12
Öbek Fiiller
(birinin ya da bir şeyin) başına (kötü bir şey) getirmek
wreak (something) on (someone or something)
f.
13
Öbek Fiiller
(birinin bir şeyin) başına geçmesine izin vermek
let (one) at (someone or something)
f.
14
Öbek Fiiller
birinin/bir şeyin başına adam dikmek
stake someone or something out
f.
15
Öbek Fiiller
bir yere/birinin başına adam dikmek
stake out
f.
16
Öbek Fiiller
birini/bir şeyi birinin başına sarmak
stick (one) with (someone or something)
f.
17
Öbek Fiiller
birini/bir şeyi birinin başına sarmak
stick someone with someone or something
f.
18
Öbek Fiiller
bir şeyi birinin başına sarmak
stick someone with something
f.
19
Öbek Fiiller
birinin başına kutsal yağ sürmek
anoint someone with something
f.
20
Öbek Fiiller
birini/bir şeyi birinin başına atmak
unload someone or something on (to) someone
f.
21
Öbek Fiiller
birini birinin başına sarmak
afflict someone with someone
f.
22
Öbek Fiiller
(birini birinin) başına sarmak
afflict (one) with (someone)
f.
23
Öbek Fiiller
(birini birinin) başına dert/bela etmek
afflict (one) with (someone)
f.
24
Öbek Fiiller
birini birinin başına sarmak
afflict someone with someone
f.
25
Öbek Fiiller
(birini birinin) başına sarmak
afflict (one) with (someone)
f.
26
Öbek Fiiller
(birini birinin) başına dert/bela etmek
afflict (one) with (someone)
f.
27
Öbek Fiiller
birinin/bir şeyin başına (ne) gelmek
become of someone or something
f.
28
Öbek Fiiller
(birinin) başına (ne) gelmek
become of (one)
f.
29
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) başına bir şey getirmek
bring (something) upon (someone or something)
f.
30
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) başına dert açmak
bring (something) upon (someone or something)
f.
31
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) başına bir şey getirmek
bring (something) on (someone or something)
f.
32
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) başına dert açmak
bring (something) on (someone or something)
f.
33
Öbek Fiiller
birinin başına bir şey getirmek
bring something on someone
f.
34
Öbek Fiiller
birinin başına dert açmak
bring something on someone
f.
35
Öbek Fiiller
(birinin) sonradan başına bela olmak
catch up with (someone)
f.
36
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) başına üşüşmek
crowd in (on someone or something)
f.
37
Öbek Fiiller
birinin/bir şeyin başına (bir bela) sarmak
enmesh someone or something in something
f.
38
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) başına (bir bela) sarmak
ensnare (someone or something) in (something)
f.
39
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) başına (bir bela) sarmak
entangle (someone or something) in (something)
f.
40
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi birinin) başına yıkmak
fob (someone or something) off on (someone)
f.
41
Öbek Fiiller
birini/bir şeyi (birinin/bir şeyin) başına yıkmak
foist someone or something off (on someone or something)
f.
42
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi birinin) başına yıkmak
foist (someone something) (up)on (one)
f.
43
Öbek Fiiller
birinin/bir şeyin başına gelmek
happen to someone or something
f.
44
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi birinin) başına bela etmek/sarmak
saddle (one) with (someone or something)
f.
45
Öbek Fiiller
birinin/bir şeyin başına adam dikmek
stake someone/something out
f.
46
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) başına üşüşmek
swarm around (someone or something)
f.
47
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) başına üşüşmek
swarm over (someone or something)
f.
48
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) etrafına/başına üşüşmek
throng around (someone or something)
f.
49
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) başına kötü (bir şey) gelmesine neden olmak
wreak (something) upon (someone or something)
f.
Phrases
50
İfadeler
(birinin veya bir şeyin) başına neler gelecek
what will become of (someone or something)
expr.
51
İfadeler
(birinin veya bir şeyin) başına neler geldi
what has become of (someone or something)?
expr.
52
İfadeler
(birinin veya bir şeyin) başına neler geldi
what became of (someone or something)?
expr.
53
İfadeler
(birinin) başına gelebileceklerden kendisi sorumlu olarak
at (one's) own peril
expr.
Colloquial
54
Konuşma Dili
birinin başına iş açmak
drop somebody in it
f.
55
Konuşma Dili
allah (bir şeyi birinin) başına vermesin
I wouldn't wish (something) on (someone)
expr.
56
Konuşma Dili
(bir şey birinin) bile başına gelmesin
I wouldn't wish (something) on (someone)
expr.
Idioms
57
Deyim
(birinin) başına koyulan ödül
a price on (one's) head
i.
58
Deyim
birinin başına koyulan ödül
a price on someone's head
i.
59
Deyim
birinin tek başına göğüslemesi/üstlenmesi/altından kalkması gereken sorumluluk
one's cross to bear
i.
60
Deyim
birinin yalnız başına yüklenmesi gereken sorumluluk/yük
one's cross to bear
i.
61
Deyim
(birinin) aklını başına getirmek
bring (one) low
f.
62
Deyim
(birinin) dünyasını başına/tepesine yıkmak
bring (something) crashing down (around) (one)
f.
63
Deyim
dünyayı (birinin) başına dar etmek
bring (something) crashing down (around) (one)
f.
64
Deyim
(birinin) dünyasını başına/tepesine yıkmak
bring something crashing down (around one)
f.
65
Deyim
dünyayı (birinin) başına dar etmek
bring something crashing down (around one)
f.
66
Deyim
(birinin) üstüne/başına düşürmek
bring (something) down on (one's) head
f.
67
Deyim
birinin başına üşüşmek
swarm around someone
f.
68
Deyim
birinin başına bitmek
get in someone's hair
f.
69
Deyim
birinin başına (gelmek)
be on someone's head
f.
70
Deyim
bir şeyi birinin başına kakmak
rub someone's nose in it
f.
71
Deyim
birinin başına dolamak
rope someone into
f.
72
Deyim
birinin başına ödül koymak
put a price on someone's head
f.
73
Deyim
birinin başına ödül koymak
set a price on someone's head
f.
74
Deyim
birinin aklını başına getirmek
talk some sense into somebody
f.
75
Deyim
birinin aklını başına getirmek
come down hard on someone
f.
76
Deyim
bir işi birinin başına yıkmak/sırtına yüklemek
drop (something) in (someone's) lap
f.
77
Deyim
(birinin) başına dikilmek
be on (one's) shoulder
f.
78
Deyim
(birinin) başına çorap örmek
have (one's) knife into (someone) [uk/australia]
f.
79
Deyim
(kazara veya bilerek birinin) başına çarpmak
knock (someone) on the head
f.
80
Deyim
(kazara veya bilerek birinin) başına vurmak
knock (someone) on the head
f.
81
Deyim
(birinin) aklını başına toplamasını sağlamak
talk some sense into (someone's) head
f.
82
Deyim
(birinin) aklını başına getirmek
make (one) see sense
f.
83
Deyim
(birinin) aklını başına getirmek
(make somebody) see sense/reason
f.
84
Deyim
(bir şeyi birinin) başına yıkmak
dump (something) in (someone's) lap
f.
85
Deyim
bir şeyi birinin başına yıkmak
dump something in somebody's lap
f.
86
Deyim
bir şeyi birinin başına yıkmak
drop something in somebody's lap
f.
87
Deyim
(birinin) başına bela olmak
be a thorn in (one's) flesh
f.
88
Deyim
(birinin) başına bela olmak
be a thorn in (one's) side
f.
89
Deyim
birinin başına dikilmek
be on someone's shoulder
f.
90
Deyim
(birinin) başına gelmek
become of (one)
f.
91
Deyim
(birinin) başına bela olmak
become a thorn in (one's) flesh
f.
92
Deyim
(birinin) başına bela olmak
become a thorn in (one's) side
f.
93
Deyim
birinin aklını başına getirmek
bring someone to their senses
f.
94
Deyim
birinin bir konuda aklını başına getirmek
bring something home to somebody
f.
95
Deyim
birinin başına çorap örmek
get your knife into somebody
f.
96
Deyim
birinin başına çorap örmek
have your knife in somebody
f.
97
Deyim
birinin başına bela olmak
give someone grief
f.
98
Deyim
(birinin) aklını başına getirmek
knock (some) sense into (one)
f.
99
Deyim
(birinin) aklını başına getirmek
make (one) see reason
f.
100
Deyim
(bir şeyi birinin) yüzüne vurmak/başına kakmak
rub (one's) nose in (something)
f.
101
Deyim
bir şeyi birinin başına kakmak
rub someone's nose in something
f.
102
Deyim
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi
if (something) sneezes, (something else) catches a cold
expr.
103
Deyim
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi
if (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia
expr.
104
Deyim
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi
when (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia
expr.
105
Deyim
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi
when (something) sneezes, (something else) catches a cold
expr.
106
Deyim
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi
when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold
expr.
107
Deyim
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi
when a sneezes, b catches a cold
expr.
108
Deyim
(birinin) bütün dünyası başına yıkılmış
(one's) whole world came crashing down around (one)
expr.
109
Deyim
(birinin) her şeyi başına yıkılmış
(one's) whole world came crashing down around (one)
expr.
110
Deyim
(birinin) başına
on head
expr.
Slang
111
Argo
(abd'deki okullarda) acı vermeyi amaçlayan bir şekilde, elin yumruk yapılarak birinin başına sertçe sürülmesi
noogie
i.
112
Argo
(birinin) başına ekşiyen
in (one's) face
s.
113
Argo
(birinin) başına üşüşen
in (one's) face
s.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of birinin başına
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy