birinin başına - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

birinin başına



"birinin başına" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Idioms
birinin başına over one's head expr.

"birinin başına" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 113 sonuç

Türkçe İngilizce
General
birinin kendi başına monte edebileceği (şey) do-it-yourself i.
birinin kendi başına yapabileceği şey (şey) do-it-yourself i.
birinin aklını başına getirmek bring someone to reason f.
birinin başına iş açmak make things lively for someone f.
bir işi birinin başına yıkmak foist f.
birinin aklını başına getirmek make someone see reason f.
birinin yanı başına oturmak sit right next to someone f.
birinin yanı başına gömülmek be buried alongside someone f.
(birinin) aklını başına getirmek pluck f.
(birinin) başına vurmak skull f.
(derdi birinin) başına açmak put through f.
Phrasals
(birinin ya da bir şeyin) başına (kötü bir şey) getirmek wreak (something) on (someone or something) f.
(birinin bir şeyin) başına geçmesine izin vermek let (one) at (someone or something) f.
birinin/bir şeyin başına adam dikmek stake someone or something out f.
bir yere/birinin başına adam dikmek stake out f.
birini/bir şeyi birinin başına sarmak stick (one) with (someone or something) f.
birini/bir şeyi birinin başına sarmak stick someone with someone or something f.
bir şeyi birinin başına sarmak stick someone with something f.
birinin başına kutsal yağ sürmek anoint someone with something f.
birini/bir şeyi birinin başına atmak unload someone or something on (to) someone f.
birini birinin başına sarmak afflict someone with someone f.
(birini birinin) başına sarmak afflict (one) with (someone) f.
(birini birinin) başına dert/bela etmek afflict (one) with (someone) f.
birini birinin başına sarmak afflict someone with someone f.
(birini birinin) başına sarmak afflict (one) with (someone) f.
(birini birinin) başına dert/bela etmek afflict (one) with (someone) f.
birinin/bir şeyin başına (ne) gelmek become of someone or something f.
(birinin) başına (ne) gelmek become of (one) f.
(birinin/bir şeyin) başına bir şey getirmek bring (something) upon (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) başına dert açmak bring (something) upon (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) başına bir şey getirmek bring (something) on (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) başına dert açmak bring (something) on (someone or something) f.
birinin başına bir şey getirmek bring something on someone f.
birinin başına dert açmak bring something on someone f.
(birinin) sonradan başına bela olmak catch up with (someone) f.
(birinin/bir şeyin) başına üşüşmek crowd in (on someone or something) f.
birinin/bir şeyin başına (bir bela) sarmak enmesh someone or something in something f.
(birinin/bir şeyin) başına (bir bela) sarmak ensnare (someone or something) in (something) f.
(birinin/bir şeyin) başına (bir bela) sarmak entangle (someone or something) in (something) f.
(birini/bir şeyi birinin) başına yıkmak fob (someone or something) off on (someone) f.
birini/bir şeyi (birinin/bir şeyin) başına yıkmak foist someone or something off (on someone or something) f.
(birini/bir şeyi birinin) başına yıkmak foist (someone something) (up)on (one) f.
birinin/bir şeyin başına gelmek happen to someone or something f.
(birini/bir şeyi birinin) başına bela etmek/sarmak saddle (one) with (someone or something) f.
birinin/bir şeyin başına adam dikmek stake someone/something out f.
(birinin/bir şeyin) başına üşüşmek swarm around (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) başına üşüşmek swarm over (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) etrafına/başına üşüşmek throng around (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) başına kötü (bir şey) gelmesine neden olmak wreak (something) upon (someone or something) f.
Phrases
(birinin veya bir şeyin) başına neler gelecek what will become of (someone or something) expr.
(birinin veya bir şeyin) başına neler geldi what has become of (someone or something)? expr.
(birinin veya bir şeyin) başına neler geldi what became of (someone or something)? expr.
(birinin) başına gelebileceklerden kendisi sorumlu olarak at (one's) own peril expr.
Colloquial
birinin başına iş açmak drop somebody in it f.
allah (bir şeyi birinin) başına vermesin I wouldn't wish (something) on (someone) expr.
(bir şey birinin) bile başına gelmesin I wouldn't wish (something) on (someone) expr.
Idioms
(birinin) başına koyulan ödül a price on (one's) head i.
birinin başına koyulan ödül a price on someone's head i.
birinin tek başına göğüslemesi/üstlenmesi/altından kalkması gereken sorumluluk one's cross to bear i.
birinin yalnız başına yüklenmesi gereken sorumluluk/yük one's cross to bear i.
(birinin) aklını başına getirmek bring (one) low f.
(birinin) dünyasını başına/tepesine yıkmak bring (something) crashing down (around) (one) f.
dünyayı (birinin) başına dar etmek bring (something) crashing down (around) (one) f.
(birinin) dünyasını başına/tepesine yıkmak bring something crashing down (around one) f.
dünyayı (birinin) başına dar etmek bring something crashing down (around one) f.
(birinin) üstüne/başına düşürmek bring (something) down on (one's) head f.
birinin başına üşüşmek swarm around someone f.
birinin başına bitmek get in someone's hair f.
birinin başına (gelmek) be on someone's head f.
bir şeyi birinin başına kakmak rub someone's nose in it f.
birinin başına dolamak rope someone into f.
birinin başına ödül koymak put a price on someone's head f.
birinin başına ödül koymak set a price on someone's head f.
birinin aklını başına getirmek talk some sense into somebody f.
birinin aklını başına getirmek come down hard on someone f.
bir işi birinin başına yıkmak/sırtına yüklemek drop (something) in (someone's) lap f.
(birinin) başına dikilmek be on (one's) shoulder f.
(birinin) başına çorap örmek have (one's) knife into (someone) [uk/australia] f.
(kazara veya bilerek birinin) başına çarpmak knock (someone) on the head f.
(kazara veya bilerek birinin) başına vurmak knock (someone) on the head f.
(birinin) aklını başına toplamasını sağlamak talk some sense into (someone's) head f.
(birinin) aklını başına getirmek make (one) see sense f.
(birinin) aklını başına getirmek (make somebody) see sense/reason f.
(bir şeyi birinin) başına yıkmak dump (something) in (someone's) lap f.
bir şeyi birinin başına yıkmak dump something in somebody's lap f.
bir şeyi birinin başına yıkmak drop something in somebody's lap f.
(birinin) başına bela olmak be a thorn in (one's) flesh f.
(birinin) başına bela olmak be a thorn in (one's) side f.
birinin başına dikilmek be on someone's shoulder f.
(birinin) başına gelmek become of (one) f.
(birinin) başına bela olmak become a thorn in (one's) flesh f.
(birinin) başına bela olmak become a thorn in (one's) side f.
birinin aklını başına getirmek bring someone to their senses f.
birinin bir konuda aklını başına getirmek bring something home to somebody f.
birinin başına çorap örmek get your knife into somebody f.
birinin başına çorap örmek have your knife in somebody f.
birinin başına bela olmak give someone grief f.
(birinin) aklını başına getirmek knock (some) sense into (one) f.
(birinin) aklını başına getirmek make (one) see reason f.
(bir şeyi birinin) yüzüne vurmak/başına kakmak rub (one's) nose in (something) f.
bir şeyi birinin başına kakmak rub someone's nose in something f.
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi if (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi if (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi when (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi when (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi when a sneezes, b catches a cold expr.
(birinin) bütün dünyası başına yıkılmış (one's) whole world came crashing down around (one) expr.
(birinin) her şeyi başına yıkılmış (one's) whole world came crashing down around (one) expr.
(birinin) başına on head expr.
Slang
(abd'deki okullarda) acı vermeyi amaçlayan bir şekilde, elin yumruk yapılarak birinin başına sertçe sürülmesi noogie i.
(birinin) başına ekşiyen in (one's) face s.
(birinin) başına üşüşen in (one's) face s.