birinin/bir şeyin olmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

birinin/bir şeyin olmak



"birinin/bir şeyin olmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Phrasals
birinin/bir şeyin olmak belong to someone or something f.

"birinin/bir şeyin olmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 217 sonuç

Türkçe İngilizce
General
(birinin/bir şeyin) hayranı olmak become a fan of (someone or something) f.
Phrasals
(birinin/bir şeyin) arkasındaki itici güç olmak serve as the driving force (behind someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) arkasındaki itici güç olmak serve as the driving force f.
(birinin/bir şeyin) alternatifi olmak sub for (someone or something) f.
birinin/bir şeyin alternatifi/yedeği olmak sub for someone or something f.
(bir şeyi) çitle çevirerek (birinin/bir şeyin) ulaşmasına engel olmak fence (someone or something) off from (something) f.
(birinin/bir şeyin) yaklaşmasına engel olmak için (bir şeyi) çitle çevirmek fence (someone or something) off from (something) f.
(birinin/bir şeyin) sağladığı bir şeye/malzemeye ihtiyacı olmak require (something) from (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) peşinde olmak gun for (someone or something) f.
birinin/bir şeyin üzerine boca olmak gush over someone or something f.
birinin/bir şeyin arkasında olmak lie behind someone or something f.
birinin/bir şeyin gerisinde olmak lie behind someone or something f.
birinin/bir şeyin geçmişinde olmak lie behind someone or something f.
birinin/bir şeyin başarısız olmasına neden olmak pull someone or something under f.
(birinin/bir şeyin) biri veya bir şey önünde avukatı, vekili olarak temsilcisi olmak represent to (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) içinde olmak rest in (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak stick with (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin bir şeye) takılıp kalmasına neden olmak strand (someone or something) on (something) f.
(birinin/bir şeyin) üzerinde ziyan olmak waste on (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) içinde olmak repose in (someone or something) f.
(bir şeyde birinin/bir şeyin) göstergesi olmak represent (someone or something) in (something) f.
(bir şeyde birinin/bir şeyin) temsilcisi olmak represent (someone or something) in (something) f.
(bir şeyde birinin/bir şeyin) avukatı olmak represent (someone or something) in (something) f.
(bir şeyde birinin/bir şeyin) savunucusu olmak represent (someone or something) in (something) f.
(bir şeyde birinin/bir şeyin) vekili olmak represent (someone or something) in (something) f.
birinin/bir şeyin özelliği olmak reside in someone or something f.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak tune into (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) yerine getirmesi gereken bazı gereklilikler/zorunluluklar olmak require (something) of (someone or something) f.
birinin/bir şeyin yanında sıra olmak line up alongside someone or something f.
birinin/bir şeyin yanına sıra olmak line up alongside someone or something f.
birinin/bir şeyin yanında sıra olmak line up alongside someone or something f.
birinin/bir şeyin yanına sıra olmak line up alongside someone or something f.
birinin/bir şeyin akıbeti (ne) olmak become of someone or something f.
birinin/bir şeyin kaderi (ne) olmak become of someone or something f.
(birinin/bir şeyin) emrine amade olmak cater to (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) tamamen karşısında olmak come down on (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) sorumluluğu altında olmak come under (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) sorumluluğunda olmak come under (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) egemenliği altında olmak come under (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) nüfuzu altında olmak come under (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) hakimiyetinde olmak come under (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin bir şeyi) yapmasına mani olmak deter (someone or something) from (something) f.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde olmak go against (someone or something) f.
birinin/bir şeyin üstünde/tepesinde asılı olmak hang over someone or something f.
birinin/bir şeyin ne yaptığına/durumuna bağlı olmak hinge upon someone or something f.
birinin/bir şeyin ne yaptığına/durumuna bağlı olmak hinge on someone or something f.
(birinin/bir şeyin bir şeyden/yerden/durumdan) hızla/hemen çıkmasına neden olmak/çıkmasını sağlamak jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
(birinin/bir şeyin bir şeyi/yeri) hemen/derhal terk etmesine sebep olmak/terk etmesini sağlamak jerk (someone or something) out of (something or some place) f.
(birinin/bir şeyin) önünde olmak keep ahead (of someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak know about (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) hakkında bilgisi olmak know of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) geçmişinde olmak/kalmak lay behind (someone or something) f.
(biri/bir şey) karşısında (birinin/bir şeyin) lideri olmak lead (someone or something) against (someone or something else) f.
(birinin/bir şeyin) geleceğinde olmak/beklemek lie ahead of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) geleceğinde olmak/beklemek lie before (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin bir şey) olduğunun göstergesi olmak mark (someone or something) as (something) f.
(birinin/bir şeyin bir şey) olduğunun kanıtı olmak mark (someone or something) as (something) f.
(birinin/bir şeyin bir şey) olduğunun göstergesi olmak mark (someone or something) down as (something) f.
(birinin/bir şeyin bir şey) olduğunun kanıtı olmak mark (someone or something) down as (something) f.
(birinin/bir şeyin) seviyesinde olmak match up to (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) dengi olmak match up to (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) beklediği standartta/seviyede olmak measure up (to someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) beklediği/istediği düzeyde olmak measure up (to someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) istediği niteliklere uygun olmak measure up (to someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) dezavantajına olmak operate against (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin bir şeyini) ödemek zorunda olmak owe (something) to (someone or something) f.
(bir şey birinin/bir şeyin) sayesinde olmak owe (something) to (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasına) mani/engel olmak prevent (someone or something) from (doing something) f.
(birinin/bir şeyin) arkasında olmak pull for (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin bir seviyeyi) aşmasına neden olmak push (someone or something) over f.
(birinin/bir şeyin) göstergesi olmak refer to (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) önünde olmak/kalmak remain ahead of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) yanında olmak/durmak remain with (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) elinde olmak rest with (someone or something) f.
(bir şeyde birinin/bir şeyin) dengi olmak rival (someone or something) in (something) f.
(birinin/bir şeyin) açık ara önünde olmak romp all over (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) açık ara önünde olmak romp on (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) peşinde olmak run after (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde olmak run against (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak/olmak stand (in) back of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak stand (in) back of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) yanında olmak stay by (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde olmak tell against (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) gerisinde olmak trail after (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) sırtında yük olmak weigh on (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) başına kötü (bir şey) gelmesine neden olmak wreak (something) upon (someone or something) f.
Phrases
(birinin/bir şeyin) tarafına meyilli olmak slant in favor of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) tarafında olmak slant in favor of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) tarafına meyilli olmak slant toward (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) tarafında olmak slant toward (someone or something) f.
Colloquial
(birinin/bir şeyin) hayranı olmak be a fan of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak be a fan of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) tutkunu olmak be crazy about (someone or something) f.
birinin/bir şeyin gitmesine memnun olmak be glad to see the back of someone or something [uk] f.
(birinin/bir şeyin) yokluğunda bir hiç olmak be lost without (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) meselesi olmak be the matter (with someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) sorunu olmak be the matter (with someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) derdi olmak be the matter (with someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak get wise (to someone or something) f.
Idioms
birinin/bir şeyin üzerinde kara bulutlar olmak a cloud hangs over somebody/something i.
(birinin/bir şeyin) tıpatıp aynısı olmak the living image of (someone or something) i.
(birinin/bir şeyin arkasında) kışkırtıcı güç/unsur olmak serve as the driving force (behind someone or something) f.
(birinin/bir şeyin arkasında) motive eden/motivasyon veren güç olmak serve as the driving force (behind someone or something) f.
(birinin/bir şeyin arkasında) yüreklendirici güç/unsur olmak serve as the driving force (behind someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) ipleri/dizginleri elinde olmak have (someone or something) by the ears f.
(birinin/bir şeyin) hakkında kötü bir fikre/izlenime sahip olmak have a bad opinion of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) hakkında olumsuz bir fikre/izlenime sahip olmak have a bad opinion of (someone or something) f.
birinin/bir şeyin hakkında iyi bir izlenime sahip olmak have a good opinion of somebody/something f.
birinin/bir şeyin hakkında iyi bir fikre sahip olmak have a good opinion of somebody/something f.
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak keep a beady eye on (someone or something) f.
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak keep one's beady eye on (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) desteği biriyle olmak have (someone or something) on (one's) side f.
birinin/bir şeyin kontrolü birinin ellerinde olmak have someone or something in one's hands f.
birinin/bir şeyin sorumluluğu birinin ellerinde olmak have someone or something in one's hands f.
sıralamada (birinin/bir şeyin) çok yakınında/hemen arkasında olmak nip on (someone's or something's) heels f.
sıralamada, puanlamada, beceride (birinin/bir şeyin) çok yakınında/hemen arkasında olmak nip on (someone's or something's) toes f.
(birinin/bir şeyin) vekili olmak serve as one's replacement f.
(birinin/bir şeyin) zararına olacak şekilde başarılı olmak gain ground on (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) mükemmel bir örneği olmak be a shining example (of someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) ideal bir örneği olmak be a shining example (of someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak be a shining example (of someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) kusursuz bir örneği olmak be a shining example (of someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) nezdinde değeri/önemi olmak carry (a lot of) weight (with someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) arka planında olmak take a backseat (to someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) şakşakçısı olmak beat the drum (for somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak beat the drum (for somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) şakşakçısı olmak bang the drum (for somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak bang the drum (for somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) şakşakçısı olmak bang the drum for (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak bang the drum for (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) mükemmel bir örneği olmak be a shining example (of somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) ideal bir örneği olmak be a shining example (of somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak be a shining example (of somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) kusursuz bir örneği olmak be a shining example (of somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) kötü bir kopyası olmak be a poor man's (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) ucuz bir kopyası olmak be a poor man's (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) kötü bir kopyası olmak be the poor man's (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) ucuz bir kopyası olmak be the poor man's (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) karşısında olmak be against (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) çağının/zamanının ötesinde olmak be ahead of (someone's or something's) time f.
(birinin/bir şeyin) çağının/zamanının ilerisinde olmak be ahead of (someone's or something's) time f.
(birinin/bir şeyin) sonu olmak be curtains for (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) ölümü olmak be curtains for (someone or something) f.
birinin/bir şeyin sonu olmak be curtains for someone/something f.
birinin/bir şeyin ölümü olmak be curtains for someone/something f.
(birinin/bir şeyin) tamamen karşısında olmak be dead set against (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) hastası olmak be fond of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) peşinde olmak be in pursuit of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) peşinde olmak be on the scent (of someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak be one jump ahead (of somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak be one jump ahead (of somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak stay one jump ahead (of somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak stay one jump ahead (of somebody/something) f.
birinin/bir şeyin hık demiş burnundan düşmüş olmak be the image of somebody/something f.
birinin/bir şeyin tıpatıp aynısı olmak be the image of somebody/something f.
birinin/bir şeyin hık demiş burnundan düşmüş olmak be the living image of somebody/something f.
birinin/bir şeyin tıpatıp aynısı olmak be the living image of somebody/something f.
birinin/bir şeyin hık demiş burnundan düşmüş olmak be the spitting image of somebody/something f.
birinin/bir şeyin tıpatıp aynısı olmak be the spitting image of somebody/something f.
birinin/bir şeyin hık demiş burnundan düşmüş olmak be the very image of somebody/something f.
birinin/bir şeyin tıpatıp aynısı olmak be the very image of somebody/something f.
(birinin/bir şeyin) iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak be the making of (someone or something) f.
birinin/bir şeyin iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak be the making of somebody/something f.
birinin/bir şeyin iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak be the making of someone/something f.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak/farkına varmak be wise to (someone or something) f.
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak be wise to (someone or something) f.
birinin/bir şeyin yokluğunda bir hiç olmak be lost without somebody/something f.
birinin/bir şeyin yokluğunda savunmasız olmak be lost without somebody/something f.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak/farkına varmak be/get wise to somebody/something f.
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak be/get wise to somebody/something f.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak be one jump ahead (of somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak be one jump ahead (of somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) hep bir basamak üstünde olmak be one jump ahead (of somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak stay one jump ahead (of somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak stay one jump ahead (of somebody/something) f.
(birinin/bir şeyin) hep bir basamak üstünde olmak stay one jump ahead (of somebody/something) f.
gözü birinin/bir şeyin üstünde olmak keep a beady eye on somebody/something f.
gözü birinin/bir şeyin üstünde olmak have your beady eye on somebody/something f.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak become hip to (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) sorgulanmasına neden olmak call (someone or something) into question f.
(birinin/bir şeyin) nezdinde önemi/değeri olmak carry weight with (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) kaderine ortak olmak cast (one's) lot with (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) iyi gününde kötü gününde destekçisi olmak/arkasında olmak cast (one's) lot with (someone or something) f.
birinin/bir şeyin donarak ölmesine sebep olmak freeze someone or something to death f.
(birinin/bir şeyin) farkında olmak get hip to (someone or somebody) f.
(birinin/bir şeyin) hakkında fikir sahibi olmak get the measure of (someone or something) f.
gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak have (got) an eye on (someone or something) f.
gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak have (got) (one's) eye on (someone or something) f.
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak have (one's) beady eye on (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) önceliği olmak have first call (on somebody/something) f.
gözü birinin/bir şeyin üstünde olmak have your eye on somebody/something f.
(birinin/bir şeyin) meraklısı olmak hold (someone or something) dear f.
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak keep (one's) eyes on (someone or something) f.
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak keep one's an eye on (someone or something) f.
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak keep an eye on (someone or something) f.
bir gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak keep an eye out for (someone or something) f.
bir gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak keep an eye peeled (for something or someone) f.
gözü birinin/bir şeyin üzerinde olmak keep an eye on somebody/something f.
gözü birinin/bir şeyin üzerinde olmak keep your eye on somebody/something f.
(birinin/bir şeyin sürekli) bir adım ilerisinde/önünde olmak keep one step ahead (of someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) tıpatıp aynısı olmak look for all the world like (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) sanki bir kopyası olmak look for all the world like (someone or something) f.
birinin/bir şeyin arada kaynayıp gitmesine neden olmak lose somebody/something in the shuffle f.
gözü sürekli (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak not take (one's) eyes off (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) kesesine yük olmak put a strain on (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) sırtına yük olmak put a strain on (someone or something) f.
birinin bir şey yapacağından/bir şeyin olacağından emin olmak put (your) money on somebody/something f.
(birinin/bir şeyin) başarısız olmasına neden olmak put the skids under (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) düşüşüne/gerilemesine neden olmak put the skids under (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) göstergesi olmak reflect on (someone or something) f.
birinin/bir şeyin merhametinde (olmak) (be) at the mercy of somebody/something expr.
birinin/bir şeyin insafında (olmak) (be) at the mercy of somebody/something expr.
birinin/bir şeyin elinde (olmak) (be) at the mercy of somebody/something expr.
birinin/bir şeyin kontrolünde (olmak) (be) at the mercy of somebody/something expr.
şartlar (birinin/bir şeyin) aleyhine olmak the deck is stacked against (someone or something) expr.
Slang
(birinin/bir şeyin) hayranı olmak stan for (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) sıkı takipçisi olmak stan for (someone or something) f.