can-do - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

can-do

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"can-do" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 8 sonuç

İngilizce Türkçe
Colloquial
can-do i. beceriklilik
can-do i. heveslilik
can-do i. kendine güvenme
can-do s. zorluklar karşısında kendine güvenen, becerikli
can-do s. hevesli
can-do expr. yapabilirim
can-do expr. hallederim
can-do expr. olur, yaparım

"can-do" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 108 sonuç

İngilizce Türkçe
General
a can–do attitude i. bir işi yapmak için gösterilen gayret
a can–do attitude i. bir işi yapmak için gereken heves
do the best one can do f. elinden geleni yapmak
do all one can do f. elinden geleni yapmak
Phrases
the least (one) can do expr. yapması gereken (şudur)
the least (one) can do expr. en azından (şunu) yapabilir
the least (one) can do expr. hiç olmazsa (şunu) yapabilir
the least (one) can do expr. elinden gelen (şu) oldu
it's the least I can do expr. lafı mı olur, rica ederim
could/can do without something expr. bir şey olmasa iyi
could/can do without something expr. bir şeye rastlamam umarım
could/can do without something expr. bir şey olmasın
could/can do without something expr. bir şey almayayım
could/can do without something expr. bir de o eksik kalsın
Proverb
never put off till tomorrow what you can do today bugünün işini yarına bırakma
don't put off for tomorrow what you can do today bugünün işini yarına bırakma
you never know what you can do till you try denemeden bilemezsin
you never know what you can do till you try denemedikçe bilemezsin
those who can, do; those who can't, teach (bernard shaw tarafından öğretmenleri aşağılamak amacıyla söylemiş bir söz) elinden hiçbir iş gelmeyen öğretmen olur
never put off until tomorrow what you can do today. bugünün işini yarına bırakma
everyone can find fault, few can do better herkes hata bulabilir, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır
everyone can find fault, few can do better herkes eleştirir, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır
everyone can find fault, few can do better eleştirmek/hata bulmak kolaydır, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır
Colloquial
tell (one) what (one) can do with (something) f. (bir şeyi) alıp ne yapabileceğini söylemek
tell somebody what they can do with something f. (birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek
tell somebody what they can do with something f. (birine) al bir tarafına sok demek
tell somebody what they can do with something f. (birine) münasip bir yerine sok demek
tell somebody what they can do with something f. (birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek
come on you can do it expr. haydi bunu yapabilirsin
can do expr. hallederim
can do expr. hallederiz
can do expr. yapabilirim
can do expr. olur
can do expr. yapılır
can do expr. yapılabilir
can do with expr. -e ihtiyacı var
can do with expr. olsa iyi olur
can do with expr. olsa/ile hiç fena olmaz
Idioms
the least someone can do i. birinin en azından yapabileceği şey
could/can do without something f. olmamasını/yapmamasını ummak
could/can do without something f. olmasa/yapmasa iyi olmak
can do something on their ear f. kolayca/zorlanmadan yapmak
can do something on one's ear f. kolayca/zorlanmadan yapmak
can do something standing on your head f. kolayca/zorlanmadan/gözü kapalı yapmak
can do something standing on your head f. kolayca yapabilmek
can do something standing on your head f. gözü kapalı yapabilmek
(one) can do worse expr. daha iyisi olamaz
everyone can find fault, few can do better expr. yapılan işi herkes eleştirebilecekken; daha iyisini yapabilecek (olan kişi) pek azdır
Speaking
I can do that expr. bunu yapabilirim
is this the best you can do? expr. bula bula bunu mu buldun?
I don't think i can do that expr. bunu yapabileceğimi sanmıyorum
I can do that for you expr. bunu senin için yapabilirim
we have men who can do this expr. bunu yapabilecek adamlarımız var
there isn't anything they can do about it expr. bu konuda yapabilecekleri hiçbir şey yok
that is all I can do expr. bütün yapabileceğim bu
I don't know what i can do about it expr. bunun hakkında ne yapabileceğimi bilmiyorum
is this the best you can do? expr. bulabileceğinin en iyisi bu muydu?
there's really nothing that you can do about it expr. bu konuda gerçekten yapabileceğin hiçbir şey yok
you can do better than that expr. bundan iyisini yapabilirsin
it is all I can do expr. bütün yapabileceğim bu
you can do something good with this money expr. bu parayla iyi bir şey yapabilirsin
this is all I can do expr. bütün yapabileceğim bu
only one that can do it expr. bunu yapabilecek tek kişi
I can do this expr. bunu yapabilirim
you can do better than that expr. bundan daha iyisini yapabilirsin
I can do this trick in reverse expr. bu numarayı tersten yapabiliyorum
let's see what we can do expr. bakalım ne yapabiliriz
you can do better expr. daha iyisini yapabilirsin
I don't know what I can do to help expr. elimden ne gelir bilmiyorum
it's the least I can do expr. elimden gelen bu kadar
no can do expr. hayatta olmaz
the least you can do is listen expr. en azından dinle
no can do expr. hiç yolu yok
İf you can dream it you can do it expr. eğer hayal edebiliyorsan yapabilirsin
İf you can dream it you can do it expr. hayal edebiliyorsan yapabilirsin
there's nothing I can do expr. elimden bir şey gelmez
anyone can do that expr. herhangi biri bunu yapabilir
you can do whatever you want expr. istediğini yapabilirsin
no can do expr. imkansız
you can do what you want expr. istediğini yapabilirsin
you can do it whenever you want expr. istediğin zaman yapabilirsin
let me see what i can do expr. neler yapabileceğime bir bakayım
there's nothing i can do about that expr. o konuda yapabileceğim bir şey yok
no can do expr. olmaz
what makes you think he can do this job? expr. onun bu işi yapabileceğini nereden düşündün ki?
what makes you think he can do this job? expr. onun bu işi yapabileceğini nereden çıkardın ki?
let's see what you can do expr. ne yapabileceğinizi görelim
there's nothing we can do for them expr. onlar için yapabileceğimiz hiçbir şey yok
there's nothing I can do for you expr. senin için yapabileceğim bir şey yok
is there anything I can do for you? expr. sizin için yapabileceğim bir şey var mı?
this is the best price we can do expr. yapabileceğimiz en iyi fiyat bu
I can do that expr. yapabilirim
is that the best you can do? expr. yapabileceğinin en iyisi bu mu?
that is the best that I can do expr. yapabileceğimin en iyisi bu
there is nothing i can do expr. yapabileceğim hiçbir şey yok
you don't think I can do it? expr. yapamayacağımı mı sanıyorsun?
anything I can do to help? expr. yapabileceğim bir şey var mı?
it's all I can do expr. yapabileceğimin hepsi bu
what a lot of things there are that you can do expr. yapabileceğin ne de çok şey var
there's so much you can do expr. yapabileceğin ne de çok şey var
there's nothing you can do expr. yapabileceğin hiçbir şey yok
there's not much you can do expr. yapabileceğiniz pek bir şey yok
no can do expr. yapamam
there's nothing I can do expr. yapabileceğim bir şey yok
there's not much i can do expr. yapabileceğim çok bir şey yok
Slang
tell (one) what (one) can do with (something) f. (bir şeyi) alıp bir yerine sokabileceğini söylemek
tell (one) what (one) can do with (something) f. (bir şeyi) alıp neresine sokabileceğini söylemek
Star Wars
we can do it! expr. yapabiliriz!